11. Yargı Paketi’nde neler var?

Meclis’e sunulması beklenen 11. Yargı Paketi, LGBTİ+ bireylerin varoluşunu suç kapsamına alırken cinsiyet geçişine yeni yasaklar getiriyor, çocukların ceza sorumluluğunu ağırlaştırıyor ve dijital alanı tam denetime açıyor ​

30 Ekim 2025 - 13:50

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması beklenen 11. Yargı Paketi, resmi olarak henüz açıklanmadan kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Çünkü tasarı LGBTİ+ bireylerin temel haklarından ifade özgürlüğüne, dijital yargılamadan çocuk adaletine, trafik düzenlemelerinden infaz rejimine kadar geniş bir yelpazede bireylerin yaşamına doğrudan dokunan hükümler içeriyor.

Taslağın “Genel Gerekçe” bölümünde paketin, “Aile kurumunun korunması, toplumun genel ahlak ve değerlerine yapılan saldırıların önlenmesi ve cinsiyetsizleştirme akımlarıyla mücadele edilmesi” amacıyla hazırlandığı belirtiliyor. Hukukçular ve insan hakları savunucuları, bu gerekçenin “yargı reformu” söylemiyle sunulan düzenlemeyi, aslında bireysel hak ve özgürlükleri daraltan ideolojik bir dönüşüm aracına dönüştürdüğünü belirtiyor. Eleştirilere göre paket, özellikle LGBTİ+ bireylerin yaşam hakkı ve kimlik haklarına, ifade özgürlüğüne ve demokratik katılım mekanizmalarına doğrudan müdahale anlamına geliyor. 

Taslakta yer alan ve temel haklar açısından ciddi endişelere yol açan kilit düzenlemeler şöyle:

“BİYOLOJİK CİNSİYETE AYKIRI DAVRANIŞ” 

Pakette yer alan ve kamuoyunda en fazla gündeme gelen düzenleme, Türk Ceza Kanunu’na eklenecek yeni bir suç tanımı. Buna göre, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı davranmak, buna teşvik etmek, övmek veya özendirmek” fiilleri hapis cezası kapsamına alınıyor. Düzenlemeye göre bu fiilleri işleyenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Aynı maddede, aynı cinsiyetten iki kişinin nişan veya evlilik töreni yapması durumunda cezanın bir yıl altı aydan dört yıla kadar çıkarılacağı hüküm altına alınıyor.

Taslak gerekçesinde bu düzenlemenin, “toplumun değerlerine yönelik saldırıların önlenmesi” ve “cinsiyetsizleştirme akımlarına karşı mücadele” amacı taşıdığı belirtiliyor.
Hukukçular bu maddeyi, “doğrudan varoluş özgürlüğünü hedef alan, modern hukuk tarihinde ilk kez bir kimliğin suç haline getirildiği” bir düzenleme olarak değerlendiriyor.

CİNSİYET GEÇİŞİNDE YENİ ENGELLER

Yapılacak değişiklikle cinsiyet geçişi başvuru yaşı 18’den 25’e çıkarılıyor ve kişinin üreme yeteneğinden “sürekli yoksun” olduğunu ispatlaması şartı getiriliyor. Bu süreç, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü hastanelerde en az üçer ay aralıklarla yapılacak dört değerlendirme sonucunda karara bağlanacak.

Tasarı yasalaşırsa mahkeme kararı olmaksızın yapılan hormon tedavisi, cerrahi müdahale ve estetik operasyonlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gerektirecek. Müdahalenin bir sağlık kuruluşunda yapılması halinde ceza daha da artırılacak. Bunun yanı sıra tasarı yasalaştığında yalnızca ameliyatlar değil, hormon tedavisi gibi süreçler de suç kapsamına alınabilecek. Düzenlemenin bir diğer sonucu ise devlet izni olmadan trans bireylerin tıbbi tedaviye erişiminin engellenebilecek olması.

ÇOCUK ADALET SİSTEMİ DEĞİŞİYOR

Yargı Paketi’nde yer alan önemli düzenlemelerden biri, suça sürüklenen çocuklara ilişkin cezai sistemde köklü değişiklikler öngörülmesi. Tasarıya göre çocuklara uygulanan ceza indirimleri daraltılıyor; özellikle 15–18 yaş arası gençler “ceza sorumluluğu yüksek çocuk” kategorisine alınarak yetişkin ceza rejimine yakın bir sisteme tabi tutuluyor.

Mevcut yasada, 18 yaşından küçük herkes çocuk kabul edilerek cezalarında önemli ölçüde indirime gidiliyordu. Yeni düzenlemeyle 15–18 yaş grubundaki çocuklara verilen cezaların alt ve üst sınırları yükseltiliyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda mevcut sistemde 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası uygulanırken, tasarıyla bu ceza 18 yıldan 27 yıla çıkarılıyor. Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ise mevcut 12 ila 15 yıl arası olan ceza, 12 ila 18 yıl aralığına yükseltiliyor. Diğer suçlarda çocuklara uygulanan “cezanın üçte biri indirilir ve toplam ceza 12 yılı aşamaz” hükmü daraltılıyor; böylece ceza üst sınırı önemli ölçüde yükseltiliyor.

Tasarıya göre, üst sınırı 10 yıl veya daha az olan suçlarda hüküm giyen çocuklar, infaz hâkiminin onayıyla çocuk eğitimevlerinde barındırılabilecek. Ancak firar riski bulunan, delil karartma ihtimali olan veya kurum güvenliğini tehdit eden çocuklar doğrudan çocuk kapalı cezaevine gönderilecek. Bu maddeyle birlikte, çocukların hangi koşullarda rehabilitasyon kurumuna mı yoksa kapalı cezaevine mi gönderileceği infaz hâkimlerinin takdirine bırakılıyor. Uzmanlara göre bu durum, bazı çocukların “riskli” olarak değerlendirilerek doğrudan hapsedilmesine ve özgürlüklerinin daha sert biçimde kısıtlanmasına yol açabilir.

İNTERNET VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE KISITLAMA

Yargı Paketi’nin kritik başlıklarından biri, internet içeriklerine yönelik denetim mekanizmasını yeniden yapılandıran düzenlemeler. Taslakta 5651 sayılı Kanun’un 24. maddesi değiştirilerek erişim engeli ve içerik kaldırma süreçlerinin hızlandırılması ve hâkimlere platform bazlı engelleme yetkisi tanınması öngörülüyor.

İçerik sağlayıcılar, kendilerine bildirilen içerikleri 24 saat içinde yayından kaldırmak zorunda kalacak. URL bazlı müdahale esas alınsa da hâkim, “ihlalin yaygın olduğu” gerekçesiyle tüm siteyi veya platformu kapatma kararı verebilecek. Türkiye’de günlük erişimi 10 milyondan fazla olan yurt dışı merkezli sosyal ağ sağlayıcıları, mahkeme kararını yerine getirmezse önce bant genişliği yüzde 50 oranında daraltılacak, 30 gün içerisinde karar uygulanmazsa bu oran yüzde 90’a kadar çıkarılabilecek.

TOPLUMSAL ALANLARDA CEZAİ KONTROL

Pakette yer alan bir diğer düzenleme trafik, araç ve toplu alanlarla ilgili. Kara, deniz, hava ya da demiryolu araçlarının durdurulması ağır suç sayılıyor. Ceza, aracın türüne göre 3 yıldan 12 yıla kadar çıkabiliyor. Toplu alanlarda genel güvenliği tehlikeye sokan fiiller de nitelikli hal sayılarak cezalar artırılıyor. Bu düzenleme, düğün konvoyundan protesto yürüyüşlerine kadar uzanan geniş bir alanı doğrudan etkiliyor.

Bir diğer maddede, toplu alanlarda “genel güvenliği tehlikeye sokan fiiller” nitelikli hal sayılarak ağırlaştırılmış cezalar getiriliyor. Böylece bir sokak gösterisinde yolun kısa süreli kapatılması dahi “toplum güvenliğine kast” olarak değerlendirilebilecek. Gerekçede “toplumsal huzurun korunması” ifadesi yer alıyor. Uzmanlara göre “yolu kapatma” ifadesi, barışçıl gösterilerde dahi suç yaratmak için geniş bir takdir alanı bırakıyor.

VATANDAŞI NE BEKLİYOR?

• İnternette yaptığınız paylaşımlar 24 saat içinde kaldırılabilecek, platformlar tamamen kapatılabilecek.
• Cinsiyet geçişi için yaş sınırı 25’e çıkarılacak; mahkeme izni olmadan yapılan tıbbi müdahaleler suç sayılacak.
• Trafikte yolu kesmek, düğün konvoyu yapmak veya protesto eylemine katılmak hapis cezasına yol açabilecek.
• 15-18 yaş arası çocuklara yetişkinlere yakın cezalar verilebilecek.
• Denetimli serbestlik daralacak, cezaevinde kalma süresi artacak.
• Dijital yargılama dönemi yaygınlaşacak; savunma hakkı zayıflayacak.
• Başkasına ait telefon hattı kullanmak bile suç teşkil edecek; dijital gözetim artacak.

KİM NE DİYOR? 

11. Yargı Paketi taslağına pek çok kesimden itiraz var.  İşte farklı kesimlerden gelen açıklamalardan bazıları:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Cinsiyet değiştirme ameliyatlarına siyasetçiler karar vermez, tıp insanları ve kişinin kendisi karar verir. Sen kimin neyine hapis cezası veriyorsun? Kişiyi kendi tercihinden dolayı cezalandırmak istiyorsan hastalıklı bir yerden bakıyorsun."

İnsan Hakları Derneği (İHD): “Yasaların amacı, kimlikleri ve yönelimleri nedeniyle cezalandırmak değil, herkesi eşit biçimde korumaktır. Söz konusu taslak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkına, 10. maddede yer alan ifade özgürlüğüne ve 14. maddede düzenlenen ayrımcılık yasağına açıkça aykırıdır.”

İstanbul Barosu: “İstanbul Barosu olarak, başta LGBTİ+’lar ve çocuklar olmak üzere, toplumun her kesimini hedef alan, Anayasa’yı ve uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal ederek uzun mücadeleler sonucunda elde edilen hakların geriye götürülmesini amaçlayan bu girişimin ve demokratik toplumun gereklerine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına aykırı her türlü girişimin karşısında durmaya devam edeceğimizi, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının yok sayılmadığı ve herkesin eşit ve özgür bir şekilde yaşayabildiği bir hukuk düzeni için mücadele etmeyi sürdüreceğimizi ifade eder, hukuka aykırı düzenlemeler içerdiği açık olan böyle bir kanun taslağının kanunlaşmaması için tüm demokratik kamuoyunu hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya davet ederiz.”

15 LGBTİ+ derneği: “Bu paket, yalnızca biz LGBTİ+’ların varoluşuna değil, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına ve toplumsal barışa yönelik topyekûn bir saldırıdır. (…)Bu mücadele sadece LGBTİ+’ların mücadelesi değildir. Bu, hayatlarımızı tek tipleştirmeye çalışan bir zihniyete karşı, hepimizin özgürlük ve eşitlik mücadelesidir. Bugün bize yapılan, yarın sana, ona, bir başkasına yapılacaktır.”

TMMOB Kadın Çalışma Grubu: “Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken, siyasi iktidarın sorumluluğu, kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam hakkını korumaktır. Ancak iktidar, bu sorumluluğu yerine getirmek yerine; kadınları ve LGBTİ+’ları görünmez kılmayı, susturmayı ve toplumsal varlıklarını bastırmayı tercih etmektedir.”

MLSA, TGS ve DİSK Basın-İş’in de bulunduğu 17 basın ve ifade özgürlüğü kuruluşu: “Teklif yalnızca LGBTİ+’ları değil, onları ilgilendiren konuları, onlara yönelik hak ihlallerini haber yapan basın mensuplarını da ceza tehdidi altına sokacak, haber yapılmasını kriminalize edecektir.”

 


ARŞİV