12 Mart'ın yıldönümünde

12 Mart’ın yıldönümünde Ziverbey Köşkü’nde işkence gören yurtseverler ve 68 kuşağı temsilcileri, işkence köşkü yakınında Kadıköy Belediyesi’nce yaptırılan İnsan Hakları Anıtı’nda buluştular.

19 Mart 2014 - 10:46

Muzaffer Ayhan KARA
 
Geçtiğimiz hafta, 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası’nın 43. yıldönümüydü… 9 Mart’a odaklanan Kemalist restorasyona dönük asker-sivil yönelimin üzerine gelen ve onu ezerek bir döneme damgasını vuran 12 Mart…
Bu süreçte tıpkı AKP’nin sivil darbe girişiminde olduğu gibi siyasetçiler, aydınlar, muvazzaf ve emekli subaylar, gazeteciler, akademisyenler, bürokratlar, üniversite gençliğinin liderleri işkenceli sorgularla tutuklanmıştı.
12 Mart döneminde işkenceli sorguların İstanbul’daki karargahı ise Erenköy’deki MİT kontrolündeki Ziverbey Köşkü’ydü. Asıl adı “Zihni Paşa Köşkü” olan bu işkence köşkü, İlhan Selçuk’un akrostişi ile açığa çıkmıştı. İlhan Selçuk bu süreci şöyle tanımlamıştı: “Erenköy köşkü Sunay-Tağmaç-Türün cuntasının işkence merkeziydi. 12 Mart’ın yapısı içinde özel bir yeri vardı. Çünkü 1. Ordu’nun bulunduğu İstanbul bölgesinde Faik Türün, kendi yetkilerini kullanarak özel operasyonlar yaptırabiliyordu.”

İŞKENCE KÖŞKÜ YAKININDAKİ İNSAN HAKLARI ANITI’NDA
68’liler Birliği Vakfı olarak, Ziverbey Köşkü’nde işkence gören yurtseverlerle ve 68 kuşağından dostlarla  işte bu işkence köşkü yakınında Kadıköy Belediyesi’nce yaptırılan İnsan Hakları Anıtı’nda toplandık. Burada, Vakıf Başkanı Sönmez Targan ile Talat Turhan’la Erol Bilbilik’in açıklamalarıyla 12 Mart döneminde Ziverbey İşkence Köşkü’nde yapılan işkenceler ve insan hakları ihlalleri protesto edildi.
Daha sonra, işkence köşküne gidildi. Kuşluk Parkı önünde konuşlandırılan İnsan Hakları Anıtı’nın hemen altındaki köşk önünde hatıralar canlandı. Burada işkenceli sorgulardan geçen E. Kur. Yrb. Talat Turhan, E. Dz. Bnb. Erol Bilbilik, Tğm. Olcay Özsever’in duyguları bambaşkaydı. Fırtınalıydılar. O günleri adeta yeniden yaşadılar. Fotoğraflar çekildi köşk önünde.

GÖZLERİ BAĞLI ÇIKTILAR PLAKET TÖRENİNE
Sıra, “12 Mart’tan Günümüze” paneli için, sonra da Talat Turhan ve Erol Bilbilik’e Ziverbey’deki yurtsever direnişlerinin hatırasını canlandırmak amacıyla verilecek plaketler için Kozyatağı Kültür Merkezi’ne geçmeye gelmişti.
İstanbul, Berkin için farklı bir gün yaşıyor, AKP Hükümetini protestolarla dolup taşıyordu. Bu noktada, panel yöneticisi olarak salonda bir bölüm izleyici olmasına karşın paneli iptal ettim. Sadece plaket töreni yapmaya karar verdik. Panelist olarak Targan’la birlikte 68 kuşağı Dev-Genç Başkanlarından Atilla Sarp ve yine üsteğmenken Ziverbey Köşkü’nde işkenceli sorgulardan geçen Atilla Özsever’le birlikte Talat Turhan ve Erol Bilbilik’i sahneye davet ettiğimde bir sürprizle karşılaştık. İkisi de dönemin işkenceli sorgularıyla empati yapmak için gözlerini kapatmışlardı! Tören boyunca da açmadılar. Turhan’a Targan, Bilbilik’e de Sarp’ın plaketleri vermesini rica ettim. İkisi de duygu ve onur yüklü konuşmalarıyla törene damgasını vurdu. Kendilerine bu plaketin “işkence mağduru” oldukları için değil, “yurtsever dirençleri” nedeniyle tüm Ziverbey mağdurları adına verildiğini ifade ettim.
Kendisi de Ziverbey’de mağdur olan zamanın üsteğmeni, şimdi gazeteci-yazar ve öğretim görevlisi Atilla Özsever konuşurken, kendisi gibi subay olan ve teğmen olarak 12 Mart’ta Ziverbey İşkence Köşkü’ne yolu düşen Olcay Özsever de karşısında onu dinleyenler arasındaydı. Bir de anekdota yer verdi konuşmasında Özsever.
Plaket töreni sonunda anı fotoğrafları çekildi; fakat en ilginç olanı da töreni baştan sonra dikkatle izleyen salon görevlilerinin sahneye gelerek Ziverbey İşkence Köşkü mağdurları Turhan, Bilbilik ve Özsever’le fotoğraf çektirmek istemeleriydi.

ARŞİV