İstanbul, 2010 yılını ‘Avrupa Kültür Başkenti’ unvanıyla geçirdi. İstanbullular bir kültür başkentinde yaşamanın farkına ne kadar vardılar bilinmez ama televizyonlarda yayınlanan tanıtım filmleri ‘İstanbul böylesine kültür ve sanat dolu bir yıl geçirmemişti’ diye sesleniyor. Birkaç etkinlik dışında Kadıköy’e hatta Anadolu Yakası’na uğramayan Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarının İstanbul için ne kadar etkili olduğu ise uzun bir süre tartışılacağa benziyor. Kadıköy Belediye Başkanı Öztürk de, Kadıköy’ün ihmal edildiğini vurgulayarak, ‘Bugün Anadolu Yakası'nda kültür başkenti adına bana bir tek eser göstersinler. En azından 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer alan Gazhane projesi hayata geçirilseydi bugün Kadıköy'de veya Anadolu Yakası'nda kültür başkentinin izini görmüş olacaktık’ dedi.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na göre “İstanbul her anlamda Avrupa’nın kültür başkenti oldu”. Ancak 2010 yılı biterken ajansın televizyonlara verdiği tanıtım filminde Haydarpaşa’nın henüz yanmamış görüntüsü üzerinden evlerimize yayılan bu ses “Acaba gerçekten İstanbul her anlamda bir kültür başkenti oldu mu?” sorusunu gündeme getiriyor. Bu çok ciddi bir iddia çünkü böyle olmadığını düşünen oldukça büyük bir kesim var. Başvuru sürecinden İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olarak kabul edilmesine, Meclis’te kabul edilen AKB özel yasasından bütçenin kullanımına dek her aşamasında tartışmalara neden olan süreç şimdi de sonuçlarıyla tartışılıyor.
13 Kasım 2006 tarihinde, Avrupa Parlamentosu'nun görüşü ve Avrupa Birliği Kültür Bakanları Konseyi'nin onayıyla İstanbul'un, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olduğu ilân edildi. Başta sivil inisiyatifin sahiplendiği proje daha sonra kurulan Avrupa 2010 Kültür Başkenti Ajansı ile resmi bir kimlik kazandı. Bu süreçte de tartışmalar, kavgalar eksik olmadı. Ajans; projelerinin yetersiz, yanlış ve yavaş yürüdüğü aynı zamanda bir kesime el altından destek verdiği gerekçesiyle sürekli eleştirildi. Ve tarihler daha 2010'u bile göstermeden İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında pek çok projeyi hayata geçiren ajansın başkanlığını yapan Nuri Çolakoğlu, ekibiyle birlikte görevinden istifa etti. Bu istifalara yol açan nedenin, Başbakanlık Denetleme Kurulu'ndan ajansın Genel Sekreterliği'ne atanan Eyüp Özgüç ile olan anlaşmazlık olduğu söylendi. Daha sonra ise İstanbul Ticaret Odası (İTO) temsilcisi Şekip Avdagiç, İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın Yürütme Kurulu Başkanlığı’na getirildi.
380 MİLYON TL’LİK BÜTÇE
Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri için ayrılan bütçe de en çok tartışılan konular arasındaydı.
İstanbul 2010 AKB Ajansı’nın çalışmaları için 2008 yılında yapılan toplam harcama 44 milyon 900 bin 802 TL, 2009 yılında ise 96 milyon 930 bin 029 TL oldu. 2010 yılında kabul edilen 610 projenin gerçekleştirilmesine yönelik öngörülen bütçe ise 380 milyon 240 bin 685 TL olarak ajansın internet sitesinde yayınlanıyor. Yine sitede yayınlanan yüzdelik dilime göre Yönetim Kurulunca kabul edilen bütçenin yüzde 52’si Artistik Komite’ye ayrılırken sadece yüzde 9’u Kültürel Miras ve Müzeler Projeleri’ne ayrılıyor. Yüzde 42 ise Kentsel Uygulamalara ayrılmış durumda ki bu da sivil toplum ve mimarlar tarafından “Kentsel Dönüşüm Projeleri”nin hayata geçirilmesi olarak yorumlanıyor.
‘KÜLTÜREL YIKIM’
Suriçi bölgesi ve tarihi yarımadaya odaklanan restorasyon çalışmaları için özellikle mimarlar oldukça tepkili. İstanbul Mimarlar Odası, Sulukule’deki yanlışlar nedeniyle UNESCO tarafından kent yöneticilerinin uyarıldığını hatırlatıyor, Süleymaniye'deki mimari dokuya aykırı yenilemeleri örnek gösteriyor. Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, bir açıklamasında “İnşaat yapım işleri, daha çok kültürel yıkım niteliğinde” diyor. 2010 ajansının ciddi bir bütçeye sahip olduğunu söyleyen Muhçu “Bu bütçeyle inşaat, altyapı işleri finanse ediliyor. Ancak çalışmaların niteliği ve kültürle ilişkisi sorgulandığında çalışmaların kültür başkenti amaçlarına uygun olmadığı görülüyor. Kültür başkentinin amacı, kültürel etkinliklerin sayısının artırılması ve toplumla buluşması, kültürel ve sayısal anlamda kentte yeni kültür mekânları kazandırılmasıdır. Maalesef inşaat yapım işleri de daha çok kültürel yıkım niteliğinde” görüşünü savunuyor.
KADIKÖY ‘HER ANLAMDA’ UNUTULDU
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında Yedikule Surları, İstanbul Üniversitesi tarihi giriş kapıları, Sepetçiler Kasrı, Davutpaşa Medresesi, Şehzade İmareti, Darüşşifa Binası, Kariye Müzesi, Galata Mevlevihanesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı gibi tarihi ve kültürel varlıklarda yenileme çalışmaları yapılırken Anadolu Yakası’nda sadece Küçükyalı Arkeoloji Parkı’nın yapımına destek sağlandı. Muhçu’nun dikkat çektiği noktadan bakılınca bu yerlerdeki resterosyan çalışmalarının ne kadar aslına uygun olduğu tartışmalıyken Kadıköy’deki varlıkların korunması için neredeyse hiç bütçe ayrılmaması ise en büyük eksiklik olarak önümüzde duruyor.
GAZHANE’YE NE OLDU?
İstanbul 2010 AKB projeleri kapsamında Kadıköy’ü ilgilendiren en önemli proje ise Hasanpaşa Gazhanesi Kültür Merkezi projesiydi. Yıl boyunca bu konuda hiçbir çalışma başlatılmazken iki ay önce gazetemizin manşetinden sormuştuk: “Gazhane 2 ayda kurtulur mu?” Bu haberimizin üzerinden iki ay geçti ancak hala konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı adım atılmadı. Oysaki yine ajansın internet sitesini referans aldığımızda projeyle ilgili şu ifadeler karşımıza çıkıyor: “Bu proje ile Hasanpaşa Gazhanesi’nin yeniden işlevlendirilmesi hedefleniyor. Bu endüstriyel tesis içindeki işlevini yitiren mekânların, hazırlanan proje ile bir kültür merkezi olarak yeniden programlanması, kentin Anadolu yakasında ihtiyaç duyulan kültürel etkinliklere hizmet vermesi, proje yönetiminin ve işletme modelinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması amaçlanıyor. 2010’un kalıcılaştıracağı önemli gelişmelerden biri de projenin uygulama aşamasında kurumsal yapısının da tanımlanmış olması. Böylece Hasanpaşa Gazhanesi kentin kültür altyapısındaki gelişmelere bir örnek olacak.”
YANIT BEKLEYEN SORULAR
2010 yılı biterken Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleriyle ilgili bir değerlendirme almak ve sorularımıza yanıt aramak amacıyla başvurduğumuz Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, “çok yoğun oldukları” gerekçesiyle sorularımızı yanıtlamadı. Bir sonraki sayımıza kadar sorularımızı yanıtlayacaklarını umarak haberimiz aracılığıyla bir kez daha soruyoruz:
-Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin tüm İstanbul’a dengeli bir şekilde dağıldığını düşünüyor musunuz?
-Kültür-sanat kenti haline gelmiş, İstanbul’un tek opera sahnesi Süreyya Operası’na sahip Kadıköy neden AKB etkinliklerine bu kadar az ev sahipliği yapabildi. Etkinlikler Kadıköy’ü neden teğet geçti?
-Projeler içinde yer alan Hasanpaşa Gazhanesi’nin restore edilip kültür merkezi haline getirilmesi çalışmalarına ne zaman başlayacaksınız?
-Kadıköy’ün simgesi haline gelmiş Haydarpaşa Garı’nda çıkan yangın sonrası aslına uygun onarım için bir bütçe ayıracak mısınız?
Öztürk: ‘Bütçe reklama harcandı’
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, kültür başkenti için ayrılan bütçenin çoğunun reklam ve tanıtıma ayrıldığı görüşünde: “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın yaptığı en önemli iş gazetelere ilan vermek oldu. Kültür Başkenti için ayrılan bütçenin çoğu reklam ve tanıtıma ayrıldı. Eğer kültür başkenti olmak kavramını İstanbul’u tanıtmak olarak algılıyorlarsa bu çok yanlıştır çünkü İstanbul zaten tüm dünyada kültürü ve tarihiyle bilinen dünya başkentlerinden biridir. 2010 yılında tüm İstanbul'un bir kültür şehri olduğunu söylemek doğru olmaz. 2010 kültür başkenti olduysanız yıllar sonraya kalacak izleri olmalıydı. Bir dolu sergiler, konserler, film gösterimleri oldu. Peki, bunlardan 2011'e ne kaldı?. Hâlbuki bu sergilerin, konserlerin yapılacağı alanlar yapılmış olsaydı, insanlar yıllar sonra diyeceklerdi ki ‘2010 yılında yapılan eserler 20-30 yıla damgasını vurdu’. 2010 kültür başkenti için 3-4 yıl önceden hazırlanmaya başlandıysa sonucu da böyle etkili olmalıydı. Ben bu anlamda İstanbul için önemli bir fırsatın kaçırıldığını düşünüyorum.”
Öztürk, etkinliklerin Kadıköy’e uğramamasıyla ilgili olaraksa şunları söyledi:
“Bugün Anadolu Yakası'nda kültür başkenti adına bana bir tek eser göstersinler. En azından 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer alan Gazhane projesi hayata geçirilseydi bugün Kadıköy'de veya Anadolu Yakası'nda kültür başkentinin izini görmüş olacaktık. Şu an İstanbul'un tek opera binası Süreyya Operası Kadıköy'de, yine bunun yanında birçok kültür sanat merkezi ve galerilerimiz var. Tüm bunlara rağmen Anadolu Yakası İstanbul'un bir parçası değilmiş gibi davranılıyor.”
İncedayı: ‘Çok yüzeysel kaldı’
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı, İstanbul için çok iyi bir fırsatın yanlış uygulamalar nedeniyle kaçırıldığını düşünüyor:
“İstanbul 2010, bizim için önemli bir fırsattı, önce büyük bir coşkuyla karşılandı, kültür mirasıyla kentlinin buluşması açısından fikirler, açılımlar getirilmesi, yaratıcılığın biraz bu anlamda teşvik edilmesi ve en önemlisi de kültür fikrinin topluma yayılması açısından çok önemsedik. Ancak tabi ki uygulama sürecinde çok da bu hedeflere ulaşıldığı söylenemez. Kültür varlıklarının korunması ile ilgili kamuoyu bilgilendirilmeden bir takım projeler yürütüldü. Kültür Başkenti olmanın toplumda kültür konusunda bir farkındalık yarattığı söylenemez. Bu anlamda biz de hayal kırıklığına uğradık. Ajans daha çok belli kesimlerin projelerine destek verdi, bazıları ise rafta kaldı. En önemlisi sivil toplumun yerel yönetimle buluşmasını sağlayamadı. Üniversiteler, sivil toplum kurumları ve yerel yönetimler ortak projeler çıkaramadı. İstanbul gibi çok kültürlü bir kent için bu çok önemliydi. Kültür Başkenti kavramının çok kültürlülük üzerine vurgu yapması gerekirdi ancak bunda da çok başarılı olunamadı. Örneğin Sulukule gibi bir kültür varlığı, roman kültürü, mahalleyle birlikte yok edildi. Yine Tarlabaşı’nda aynı şeyler yaşandı. Haydarpaşa Garı’na sahip çıkılamadı. İstanbul'un en önemli kültür mekânı AKM'den mahrum bırakıldık. Kentin simgesi haline gelmiş bu kültür mekanının yıkılmasını bile gündeme getirdiler. Yani çok büyük çelişkiler yaşadık. Sergiler, konserler, atölye çalışmaları çok güzeldi ama maalesef çok yüzeysel kaldı.”
İncedayı, Kadıköy’ün etkinliklerden mahrum bırakıldığına da dikkat çekiyor:
“Kadıköy etkinliklerden biraz mahrum bırakıldı. Anadolu yakasına da daha çok mekân kazandırılabilirdi, farklı etkinliklerle Kadıköylüler de bu sürecin içine sokulabilirdi. Yaşama geçmeyen birçok proje var. Gazhane de bunlardan biri ve çok önemli bir proje. Mimarlar Odası adına çok üzücü bir süreç yaşadığımızı söyleyebilirim.”
Çil: ‘İstanbullu kimliği oluşturulamadı’
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından projesi kabul edilen ve bu kapsamda “O Bir İstanbullu” afiş çalışmasını yaratan sanatçı Sakine Çil de etkinliklerin İstanbullulara yeterince ulaşmadığı görüşünde. Çil şunları söylüyor: “AKB ajansı İstanbullular üzerinde sinerji oluşturamadı. Her zamanki gibi projeler, sanatçı sorumluluğuyla sanatçılar tarafından üretildi. Bütçenin büyük bir miktarı restorasyon projelerine aktarıldı. Kaynaklar halka kültür bilinci aşılamak, İstanbulluluk kimliği oluşturmak ve geleceğin sanatçılarını yetiştirmek için kullanılmalıydı. Bizim İstanbulluları özne olarak ele alan ‘O Bir İstanbullu’ başlıklı projemiz, görsel sanatlar yönetmenliği tarafından onaylandığı halde maalesef şu ana kadar ön görüldüğü gibi gerçekleştirilemedi.150 billboard çalışması Kadıköy, Üsküdar, Beşiktaş, Bakırköy ve Beşiktaş ilçelerinde billboardlarda yer alacaktı ancak bu gerçekleşemedi.
HABER MERKEZİ