2012 ve Sosyal Dönüşümün Kilidi: EYLEM

Tüm zamanların en çok satan kitapları arasında sayılan Think and Grow Rich (Düşün ve Zenginleş) kitabının yazarı, kişişel başarı türünde yazıların öncüsü Amerikalı Napoleon Hill...

28 Aralık 2011 - 10:15

Tüm zamanların en çok satan kitapları arasında sayılan Think and Grow Rich (Düşün ve Zenginleş) kitabının yazarı, kişişel başarı türünde yazıların öncüsü Amerikalı Napoleon Hill, zaman için şunu söylemiş: “Bekleme,doğru zaman asla gelmeyecektir. Bulunduğun yerden başla ve senin emrinde olabilecek her türlü araçla çalış. Gideceğin yol üzerinde daha iyi aletler bulunacaktır.”

Hill’ın sözünün ortaya çıkışı bir tesadüf değil, kendisi bundan uzun yıllar önce bu sözü sarf ederken yoluna çıkanlar ve yaşamda kabul ettikleriyle bir dönüşüm geçirmiş. Kitabının ortaya çıkışında bireylerin deneyimlerini dinlemesinin, Hill’ın yaşamında çok büyük bir yer kapladığını görüyoruz. Kendisi dönemin birçok önemli kişiliği ile karşılıklı zaman geçirmiş ve hayatında yaşadığı olaylara, karşısına çıkan deneyimlere saygı duymuş. İşte bu saygı ve farkındalık ona, bu eseri ortaya koyma fırsatını vermiş.
Aradan geçen 100 yıl, insan ve deneyim odaklı algıda nasıl bir değişim yarattı?
2011 yılında bunu gözlemleyerek sosyal etkileşimlerin, sosyal dönüşümlerin ve burada yazdığım sosyal tasarımların hikâyesine bakmak istedim.
 
Günümüzde bilgi veriyoruz, bilgi topluyoruz, bilgiyi derliyoruz, bilgiyi yayıyoruz.
·        Bu yüzyılda bilgi vermek ilk adım oldu, zira bireyler ve kurumlar bir çok bilgisini öncelikle açıklıkla erişebilir hale getirdiler. Şirketler kendileri hakkında; elemanlarının sayısı, teknik yeterlilikleri, finansal durumları ve hatta 10 yıllık planları gibi bir çok veriyi erişilebilir duruma getirdiler. Bu paralelliğe birey de aynı şekilde katıldı, kendisiyle ilgili bilgileri daha talep edilmeden, bloglarda, sosyal sitelerde, videolarda ve görsel medyada paylaştı.
·        Ardından bu açıkta dolanan bilgileri toplama anı ile yüzleştik, bir kişinin geçmişini, güncel durumunu ve hayata dair planlarını çok kısa bir sürede, hatta avucumuzdaki teknolojik cihazlarla, anlık sürelerde elde edebilir hale geldik.
·        Bilgileri ise bu kadar veri arasından, derlemek için eskiye oranla biraz daha fazla uğraş verir olduk. O yıllarda 3-5 bilgi ile, konu hakkında bir kanaat oluştururken, şimdi google sayfaları dolusu bilgileri değerlendirmemiz gerekiyor.
·        Bilgiyi yaydık, büyük bir heyecanla yeni olayları, hayatımızdaki ve kurumlarımızdaki gelişmeleri, artıları ve hatta eksileri hızla elimizin altında olan her alanda paylaşır olduk.
Bu yüzyıllık süreç aslında bizi hızlandırdı, erişimin hızlanması, tüm süreçleri bir koşturmaca içine soktu. Böylelikle daha yoğun bireyler, daha çalışkan olma zorunlulukları, daha zeki, daha sosyal olmak gereklilikleri bireylerin doğalı oldu.
Birey bu yolculuğunda yeni dönemde şunu farketti; sosyal etkileşimlerin en büyük tetikleyicisi sanal ortamlar, paylaşımlar ve veriler olsa da yine de gerçek bir adım gerekliliği hep var olacaktı.
Sayfalarda yayınlanan haberleri, çalışmaları, bilgileri beğenmek ve yorumlamak bir değer değildi, buna hayatın içinde yapılan gerçek bir eylem, ancak katkı yaratacaktı.
Bizler sosyal etkileşimleri 100 yıl öncesi gibi artık algılayamasak da ve artık o dinamiklerin içinde ilerlememizi gerektiren, bir bakış açısı olmasa da yapacağımız eylemler yine de değişmedi. Bir bilgisayarın sanal datası ile dönüşüm yaşanmadı, yine birey okudu, hissetti, ayağa kalktı ve yoluna doğru adımlarını sıraladı.
 
2011 yılında Sosyal Tasarım Güncesi adına 20 yazı yazdığımı gördüğümde bir geriye bakıp bu yazıların etkilerine ve yapılarına dikkat ettim. Bunlardan;
-1 tanesi sanal destek
-1 tanesi dijital ağ sistemi
-1 tanesi hayal
-3 tanesi sosyal medya paylaşım platformu
-14 tanesi ise gerçek anlamda eylem ve bir hareketti…
Zaman ve çağ ne kadar değişir gibi görünse de insanın temelinde değişimi yaratan, eylem.  
Bizler yaptığımız sosyal etkileşimleri, sanal dünya ya da dolaylı etkilerle değerlendiremeyiz. Bunlar ancak bizlerin yaptığı eylemin aracı olur.
2011 yılı buna bir çok örnek sundu, sosyal ve toplumsal dönüşümlerin, farkındalıkların tetikleyicisi dolaylı etkileşimler, sanal alanlar olsa da eylem ile adım atma dönüşümün temeli olmaya devam etti.
Napoleon Hill, yıllar önce yazdığı kitapta neler söylemiş, detayını ben de kitabı okuduğumda keşfedeceğim, ancak şu bir gerçek ki biz dünyada var olduğumuz zaman süresince kendimizde, yaşamımızda, çevremizde, toplumda, ülkemizde ya da dünyada bir değişim yapmak istiyorsak, adımı dolaylı etki ile değil gerçek sosyal etki ile atmalıyız. Bu adımın ardından yolumuzu açıcı bir çok öğe yanımıza gelmeye başlıyacaktır. Biz de o öğelerin herbirini, adımımızda kullanıp ilerlemeye devam etmeliyiz. Bu öğeleri de dolaylı etkilerle karıştırmamak gerekir, parmak uçlarında dolanan beğen tuşları ve sayfalar dolusu linkleme ya da duvarlardaki, gazetelerdeki, televizyonlardaki afişlerinize bakmamayı bilmek. Bu yüzyıl yine sizin yaptığınız eyleme, etkinize bakıyor.
2012 yılında da, yine EYLEM kelimesi hayatın merkezinde olmaya devam edecek. Eylem kelimesi, sosyal etkiye, sosyal dönüşüme, sosyal tasarıma, sosyal girişime dönüştüğü sürece etki yaratacak…

ARŞİV