İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 31 Mart 2019 belediye başkanlığı seçimin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak istemiyle dava açılmıştı. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 14 Aralık Çarşamba günü görülen davanın karar duruşmasına İmamoğlu katılmadı.
İmamoğlu’nun avukatları tarafından temsil edildiği duruşmayı, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP’li yöneticiler, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda partili izledi.
MURAT ONGUN TANIK OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada ilk olarak İBB Basın Yayın Halkla İlişkiler Başkan Danışmanı Murat Ongun tanık olarak dinlendi. Ongun ifadesinde olay günü Ekrem İmamoğlu ile birlikte olduğunu belirterek, “Bir toplantı esnasında çok sayıda gazeteci arkadaşımız sabah saatlerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamada İmamoğlu’na ‘Ahmak’ dediğini, İmamoğlu’nun Süleyman Soylu’ya yanıt vermek isteyip istemediğini sordular. Başkanımız da verdiği cevapta ‘Lafa bakarım…’ diye devam eden cümleyi kurdu. Açıklamanın ardından toplantılara devam ettik. Binaya girerken ben kendisine, ‘Acaba sayın bakana çok mu ağır konuştunuz?’ dedim. O da az bile konuştum dedi. YSK ile ilgili seçimlerin iptal edildiği gün bile büyük bir hayal kırıklığı olmasına rağmen Ekrem İmamoğlu’ndan YSK üyeleri ile alakalı olumsuz söz duymadım” dedi
‘SOYLU TANIK OLSUN’ TALEBİ REDDEDİLDİ
Savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı beyanda bulunan İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasını (HAGB) kabul etmediklerini belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun duruşmaya çağırılarak tanık olarak ifadesine başvurulmasını talep etti. Mahkeme bu talebi reddetti.
2 YIL 7 AY HAPİS CEZASI
Alınan taleplerin ardından karar için ara veren mahkeme İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, “hakaret” suçundan 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı.
KARAR ONANIRSA SİYASİ YASAKLI OLACAK
Mahkeme ayrıca, İmamoğlu’nun TCK 53/1 maddesi kapsamında siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verdi. Karar, İstinaf ve Yargıtay tarafından onanırsa İmamoğlu, siyasi yasaklı hale geleceği için seçme ve seçilme haklarını kaybedecek.
HALKI SARAÇHANE’YE ÇAĞIRDI
İmamoğlu, mahkemenin kararını beklemeden halkı Saraçhane’ye çağırdı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İmamoğlu’na destek vermek için Ankara’dan İstanbul’a gelerek Saraçhane mitingine katıldı. TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Muharrem Erkek de destek için İBB’ye gitti. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da İmamoğlu’na destek veren isimler arasında yer aldı.
KIÇILDAROĞLU ALMANYA PROGRAMINI YARIDA KESTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya’daki programını yarıda keserek İstanbul’a döndü ve aynı akşam İmamoğlu’nu makamında ziyaret etti. Yine Almanya’da bulunan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da programını yarıda keserek İstanbul’a döndü.
“BÜYÜK HUKUKSUZLUK”
İmamoğlu, karardan sonra destek için Ankara’dan İstanbul’a gelen Akşener ile birlikte Saraçhane’de halka seslendi. Akşener’in konuşmasının ardından söz alan İmamoğlu, “Bu akşam burada buluşmamızın temel sebebi, yaşadığımız büyük hukuksuzluk. Biz, hayatımızda aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkanımız bizimle beraber duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı ve yarın 6’lı Masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde, Saraçhane’de olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet ediyorum. Birlikte dertleşeceğiz, birlikte konuşacağız. Önümüzdeki aydınlık günlere birlikte bakacağız. Bu dava Türkiye'nin düştüğü durumun özetidir.” dedi.
“ADALETİN KALMADIĞININ ISPATI”
Mahkemenin kararı ile halkın verdiği kararın yok sayıldığını kaydeden İmamoğlu, “Sizleri buraya davet etmeyi elbette istemezdim. Ama bu dertleşmeyi, sizin kararınızın yok sayıldığı bir ortamda yapmasaydık, bu şekilde bir alışkanlık haline getirerek, gerçekten bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurduk. Onun için sizi buraya davet ettik ve sizinle dertleşiyorum. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatı. Bu dava, ülkeye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir davadır. Hatta ‘Devlet biziz, millet biziz. Her şeyin sahibi biziz’ diyen insanların aymaz, utanmaz bir biçimde süreci etki altına alıp, karar verdikleri bir davadır. Millet iradesiyle kavga ederek, bu süreci bir avuç insanın istediği yörüngeye oturtmak isteyenlerin ortaya koyduğu bir davadır. Keşke bu dava, bir hukuk davası olsaydı, adalet önünde bir yargılanma süreci olsaydı. Aslında bu dava, var olan süreçte ‘bozuk düzen’ diye tarifleyeceğimiz bir düzenin davasıdır.” diye konuştu.
İmamoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi: “Aldıkları her karar, kendi çıkarları için kıymetli hemşehrilerim. Milletimizin yaşadığı zorluklar, yoksullaşması, eğitimden adalete birçok sorunun üstünü kapatmak için ortaya koydukları çirkin bir irade sürecinin sonucudur. Çocuklarımızın gelecekle ilgili umudunun kalmadığı bir ortamda, ortaya sudan sebeplerle, uydurma gerekçelerle dava üreterek, hukuku da zedeleyerek, hepimizi yaralayan bir süreçtir bugün. Bu bozuk düzeni kuran, bu bozuk düzenin sahibi olan o bir avuç insan, artık mertçe, dürüstçe, cesurca mücadele etmeyi de bırakmışlardır. Kendi düzenlerini korumak için alavereye, dalavereye başvurarak, akla hayale gelmeyen iş ve işlemleri yürürlüğe koyan insanların sürecidir.”
ERDOĞAN’A ESKİ SÖZLERİNİ HATIRLATTI
“İstanbul; büyük bir irade ortaya koydunuz. İstanbul'da kocaman bir demokrasi tokadı attınız. Seçimi vermek istemediler. Söke söke aldınız. 6 Mayıs'ta seçimi iptal ettiler. Tokatı misli misli attınız. Ama doymadılar, doyamadılar. Değerli hemşehrilerim, bugünkü davada ceza ortaya koydukları irade, çirkin bir sonuçtur. Bakın size bir okuyacağım sözü lütfen dinleyin: ‘Görüyoruz ki yargı, gerçekten bağımsız değil. Böylece yargının işleyişine, adaletin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Siyasi rakiplerimiz güç ve çıkar odakları, seçimde sandıkta karşımızda duramayacaklarını, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Çünkü adalet, gün gelecek yargıyı, siyasallaştıranlara da lazım olacaktır.’ Ne kadar doğru cümleler. Ben de aynen öyle düşünüyorum. Bu sözler, bu belediyenin başkanı iken sizinle ilgili alınan kararla ilgili yaptığınız konuşmadan. Görüyorsunuz değil mi? Nereden nereye…”
“’Millet, millet’ diye yola çıkanlar, bugün ‘Millet bizi istiyor, devlet bizim’ diyorlar. Sonuç alamayacaklar. Size bir şey söyleyeyim mi? Kıymetli hemşerilerim, bu sabahki umudum bir ise, şu anki umudum bin bir. Bugün milletin canı yanmış. On binlerce insan burada. Bir araya gelmek için, ben sizi nereye davet edeceğim? Elbette ki Saraçhane'ye. Milletin evine, milletin yuvasına. Bakın şurada bile bozuk düzen, benim emniyet mensubu kardeşlerimi zor durumda bırakıyor. ‘Müsaade edin’ dememize rağmen, o aklın buradaki yansımaları, ‘yolu kapatma’ diyorlar. Yani ne için biliyor musun? Buraya gelen, zor durumda kalsın diye. Bir örnek vereyim mi size? Burada, sözüm ona kendi ittifaklarının liderleri, 15 gün önce de çağrı yaparak, bir toplantı yapacaklarını dile getirdiler. Ta bu yoldan Fatih Cami'ne kadar, bu caddeyi kapattılar. Ben de herhalde dedim; ‘on binlerce, yüz binlerce demiyorum, on binlerce vatandaş gelecek. Ben de İstanbul halkı adına yine onlar için ikram araçlarımı yüz metrede bir sıraladım. Üç bin kişiyle miting yaptılar; üç bin kişi. Bunu şundan anlatıyorum: Bakın siz, gücünüzü bizi zora sokmak için, bizi sıkıntıya sokmak için mahkemede, orada burada kullanarak, demokrasiyi sıkıntıya uğratarak bulunuyor olabilirsiniz. Ama nafile, nafile, nafile, nafile.”
“SANDIKTA MAHKUM EDECEĞİZ”
“Değerli dostlar; yarın (15 Aralık Perşembe) yine burada olacağız. Sizleri davet edeceğiz ve dertleşeceğiz. Başta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, çok kıymetli İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve altılı masanın diğer siyasi parti liderleriyle birlikte, bir arada olacağız. Demokrasi için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin adalete ihtiyacı var. Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var. Bu ülkenin vicdanına ihtiyacı var. Bu ülkenin umudu, umudunuz eksilmesin. Kıymetli hemşehrilerim, ben buradan sadece İstanbul'a değil; başkentimiz Ankara'ya, İzmir'e, Hakkari'ye, Edirne'ye, Sinop'a, Adana'ya, Diyarbakır'a bütün şehirlere sesleniyorum. Trabzon'a sesleniyorum. Hepsine sesleniyorum. Niye biliyor musunuz? Bugün burada yaşatılan şeyi, ülkemizin her yerinde insanlarımıza yaşatılabilir. Milletçe ayağa kalkacağız. Bizi mahkum etmeye kalkanları pişman edeceğiz. Nerede edeceğiz? Sandıkta edeceğiz, sandıkta. Onlar, bizi germek istiyorlar. Onlar, bizi kızdırmak istiyorlar. Onlar, bizi öfkelendirmek istiyorlar. Ama biz ne yapacağız biliyor musunuz? Bizim ideallerimiz var. Bizim 2023 ideallerimiz var. Hep birlikte, omuz omuza, gece gündüz çalışacağız. Milletimizi aydınlık günlere taşımak adına, 2023 yılında seçimlerde bu ülkenin üstüne çökmeye çalışan zihniyeti, hep birlikte göndereceğiz. İstanbul'da başardık, Türkiye’de başaracağız. Bizi yıldırmak isteyenlere buradan söyleyeyim: Aradan 3,5 sene geçmiş olabilir. Ama benim hala gençliğim var, gençliğim. Hala umudumuz yüksek. Benim gibi, milyonlarca ceketini çıkarıp, kollarını sıvayacak Türk milleti var. Adalete susamış, Türk milleti var. Sizden, söz almak istiyorum. 2023’te her şey çok güzel olacak. Ankara duysun; bugün o mahkemeye müdahale eden akıl duysun. Allah'a emanet olun.”