Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2021 yılında başlatılan restorasyon çalışması kapsamında iç bölümü, dış cephesi, iskelesi ve çevresi düzenlenen Kız Kulesi 11 Mayıs Perşembe günü düzenlenen ışık ve lazer gösterilerinin ardından ziyarete açıldı.Anıt müze olarak kullanılmasına karar verilen Kız Kulesi’nin açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy restorasyon çalışmaları hakkında açıklama yaptı.
Ersoy, İstanbul'un simge yapılarından Kız Kulesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, kulenin tarihinin milattan önce 410 yılına kadar uzandığını belirterek, "Yaklaşık 2 bin 400 yıllık tarihi yapıdan bahsediyoruz. Çok eski bir yapı. Bu süreçte birçok kez yıkılıp tekrar yapıldı. Cumhuriyet tarihindeki restorasyonları 1944 ve 1960'lı yıllarda yapılmıştı. Son olarak 1999-2000 döneminde gerçekleştirilmiş. Bugün de en son restorasyonu tamamlanmış oldu." diye konuştu.
MÜZE KART İLE GİRİLECEK
Yapının depreme karşı güçlendirildiğini ve çevresindeki platformun da yenilendiğini söyleyen Ersoy, tarihi yapının kullanımıyla ilgili şunları paylaştı "Bir anıt müze şeklinde olacak. Vatandaşlarımızın rahat seyredebilmesi için mayıs ayı sonuna kadar ücretsiz yaptık. Buraya ulaşım da ücretsiz olacak. 1 Haziran'dan itibaren de müzekart geçerli olacak.”
“TARİHİ DENEYİM KAZANDIK”
Restorasyon projesinin bilim kurulanda yer alan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, restorasyon sürecinde yapıyı daha iyi tanıma fırsatı bulduklarını belirterek, "Üstü kapalı olan avlu açıldı. Seğirdimlerde dolaşma, tarihi yarımadayı izleme imkânı doğdu. Katlara daha iyi bir şekilde çıkılabiliyor. Üst seviyeden şehre rahatlıkla bakılabilecek. Restorasyonun amacı, var olan tarihi bilgileri pekiştirmek ve bilinmeyenleri açığa çıkarmaktı. Bu süreçte de böyle bir tarihi deneyim kazandık. Özellikle doğu tarafında kapalı olan Fatih dönemi kapısı ortaya çıkarıldı. Bu da bizim için bir kazanç oldu." dedi.
Haftanın her günü 09.00-20.00 saatleri arasında açık olan Kız Kulesi, 31 Mayıs tarihine kadar ücretsiz şekilde ziyaret edilebilecek.
KALE, HASTANE, FENER…
M.Ö 5. yüzyılda bugün kalenin bulunduğu adacıkta bir gümrük noktası oluşturuldu ve Karadeniz’den gelen gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bir kule inşa edildi. 12. Yüzyılda Doğu Roma İmparatoru I. Manuel Kommenos tarafından adada bir savunma kalesi inşa ettirildi. Bu kule ile Sarayburnu’nda Mangana Manastırı’nın yanında bulunan bir kule arasında bir zincir gerilerek gemilerin boğaza giriş ve çıkışı kontrol altına alındı. 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmet buraya yeni bir kale inşa ettirdi. Kaleye ayrıca bir nöbetçi birliği yerleştirildi.
1660-1730 yılları arasında ise ahşap kulenin kuzey bölümünde Sultan III. Ahmed’in sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından Karadeniz ve Marmara’dan gelen gemilere geceleri yollarını göstermesi için fener konuldu. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet vermeye başladı.1830-1837 yılları arasında kolera salgının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürüldü. 1836-1837 yılları arasında 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edildi ve salgının yayılması önlendi.
1926’da İstanbul Liman İdaresi’ne alınan Kız Kulesi, fener işlevinin yanı sıra gaz deposu olarak da kullanıldı. 1959 yılında bir süre radar istasyonu olarak kullanılan tarihi yapı aynı zamanda boğazdan geçen gemilerin kontrolü için de kullanıldı. 1964 yılında Millî Savunma Bakanlığına bağlı gözetleme ve radar istasyonu olarak kullanılan yapı 1983 yılından itibaren Türkiye Deniz ve Liman İşletmeciliği’ne devredildi. İlerleyen yıllarda siyanür deposu olarak kullanılan Kız Kulesi, 1994 yılında Ulaştırma Bakanlığı tarafından Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredildi. Restorasyon edildikten sonra 1995-2000 yılları arasında turistik amaçlı olarak özel bir tesise kiraya verildi.