Eğitim Reformu Girişimi’nin hazırladığı “Eğitim İzleme Raporu 2023” yayınlandı. Raporda eğitimin finansmanı, öğrenciler, eğitime erişim, eğitimin içeriği, eğitim ortamları ve öğretmenler olmak üzere farklı konulara ait verilere yer verildi. Rapora göre, Türkiye’de eğitim hizmetlerinin finansmanı ağırlıklı olarak kamu idaresi tarafından karşılansa da hanehalkı eğitim harcamalarının payı ise artıyor. 2021’de kamu harcamalarının payı 2 puan azalarak son 10 yıldaki en düşük seviyeye, yüzde 68,7’ye geriledi. Aynı dönemde özel harcamaların payının ise en yüksek düzeye çıktığı, yüzde 30,9 olduğu görüldü. Eğitim harcamalarının içerisinde hanehalkı eğitim harcamalarının payı yüzde 20,9, özel tüzel kişiliklerin harcamalarının payı ise yüzde 10,0.
NE KADAR BÜTÇE AYRILIYOR?
Raporda, eğitimdeki kamu harcamalarının boyutu da ele alındı. Diğer OECD ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de eğitime ayrılan kaynaklar en fazla kamu kurumlarınca karşılanıyor. 2023 yılı verilerine göre kamu idaresinin toplam eğitim bütçesi 570 milyar 44 milyon 65 bin TL oldu. Bu kaynakların yüzde 76,4’ünü MEB’in bütçesi oluşturdu. MEB’in bütçesinin son 5 yıldır düzenli olarak artığı belirtilen raporda buna rağmen merkezi yönetim bütçesinden eğitime daha az kaynak ayrıldığı ifade edildi. Önceki yılla karşılaştırıldığında en fazla azalma 2023’te görüldü ve MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı 1,1 puan azalarak yüze 9,7’ye, toplam eğitim bütçesininki ise 1,3 puan azalarak yüzde 12,8’e geriledi.
BİNLERCE ÇOCUK EĞİTİMİN DIŞINDA
Raporda okullulaşma verilerine de yer verildi. Rapora göre, 2022-23 eğitim-öğretim yılında zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 442 bin 643 çocuk eğitimin dışında. Bu çocukların yüzde 49,9’u erkek, yüzde 50,1’i ise kız. Raporda okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının düzenli olarak arttığı belirtilirken, değerlendirmelerin yalnızca artış üzerinden yapılmasının doğru olmayacağı kaydedildi. Okul öncesi eğitimin 5 yaşta hâlâ zorunlu eğitim kapsamında olmadığı da vurgulandı. Raporda, son 30 yıldır dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalarla kız çocukların eğitime erişimi noktasında önemli adımlar atılmasına rağmen 2022-23 eğitim-öğretim yılında zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 221 bin 739 kız çocuğun eğitim dışında olduğu kaydedildi. Rapora göre eğitim dışına çıkan kız çocuk sayısının 14 yaş itibariyle 20 binin, 15-16 yaş itibariyle ise 30 binin üzerine çıktığı görülüyor. 17 yaşta ise eğitim dışına çıkan kız çocuk sayısı 50 binin üzerine çıkıyor.
DEPREMLER EĞİTİMİ NASIL ETKİLEDİ?
Raporda, Kahramanmaraş merkezli depremlerin çocuklar ve eğitim üzerinde etkilerinin devam ettiği; deprem bölgesinde 936 okul, 11 bin 738 dersliğin kullanılamaz hâle geldiği kaydedildi. Öğrenciler, veliler ve öğretmenlerin barınma ve ulaşım sorununun devam ettiği bilgisinin paylaşıldığı raporda, krizlerin eğitim hakkına ve çocuk haklarına olan olumsuz etkilerinin artacağı bilgisine yer verildi. Konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Türkiye, giderek artan olağanüstü hava olayları, şiddetli yağışlar, seller ve orman yangınlarının yol açtığı krizlerin etkilerini yoğun bir şekilde hissediyor. Yaşanan krizlerin, başka krizleri de tetikliyor olması ise afetlere karşı insan hakları temelli bir bakışı gerekli kılıyor. Gerekli önlemlerin zamanında alınarak risk faktörlerinin ortadan kaldırılması bir insan hakkıdır. Bu noktada, iklim değişikliği ve afetler konusunda eğitim sistemini güçlendirmek ve daha kapsayıcı hâle getirmek, bu sorunlarla başa çıkmak için önemli bir adım olacaktır.”
YILLARIN FARKI YÜZDE 20
Raporda öğretmenlerin çalışma koşullarına ait veriler de paylaşıldı. Türkiye’de öğretmenlerin mesleğe başlama maaşlarıyla alabilecekleri en yüksek maaş arasında çok az fark bulunuyor. 2022 verilerine göre Türkiye’de lise öğretmenlerinin kariyerlerinin gelebileceği en yüksek noktada alacakları maaşla mesleğe başladıklarında aldıkları maaş arasındaki fark yüzde 20’den azken, bu OECD ülkelerinin ortalamasında ise yüzde 33,3.