6.45 Dükkân açıldı!

Yayınladığı kitapları ve manifestoyla klasik bir yayınevi olmanın ötesinde bir felsefenin temsilcisi olan Altıkırkbeş Yayınları,doğup büyüdüğü Kadıköy’deki ikametgâhını bir “dükkân” ile ebedileştirdi.

04 Ekim 2013 - 09:11

Semra ÇELEBİ
 
Geçtiğimiz Cumartesi günü yolu Moda’ya düşenler Havuz’dan caddeye uzanan büyük bir kuyrukla karşılaştılar. Ve gördüler ki; çoğunluğunu 90 kuşağı gençlerin oluşturduğu kalabalık, ellerindeki kitapları o çok sevdikleri yazarlarına imzalatma telaşının yanı sıra bir kitabevinin açılışını kutluyor. Altıkırkbeş Yayınları, 23 yıl aradan sonra Kadıköy’deki ikametgâhını 6.45 Dükkân ile ölümsüzleştiriyor.
1989 yılında Kadıköy’de yayın hayatına başlayan Altıkırkbeş Yayınları, “6.45 Dükkân” adını verdikleri kitabevinin açılışını, son dönemin en çok okunan yazarlarından Emrah Serbes, Alper Canıgüz ve Murat Menteş’in imza günleriyle yaptı. 28 Eylül Cumartesi günkü açılışa ilgi o kadar yoğundu ki yazarların imza atma mesaisi uzun saatler sürdü.
Genel Yayın Yönetmenliği ve baş editörlüğünü Kaan Çaydamlı ve Şenol Erdoğan’ın yaptığı yayınevi, özellikle Beat Kuşağı külliyatıyla biliniyor. 90’lı yıllarda gençliğini yaşayanların unutamadığı radyo programı “Kaybedenler Kulübü”nün sinema perdesine aktarılmasıyla günümüz genç kuşağın da ilgisine mazhar olan Kaan Çaydamlı ile Mete Avunduk, hâlâ internet radyosu Standart FM’de programlarına devam ediyor.
Serbes, Menteş ve Canıgüz’le okurların keyifli muhabbetleri arasında gerçekleşen imza gününde biz de Kaan Çaydamlı’yla “6.45”i konuştuk.
 
-Altıkırkbeş Yayınları, yıllar sonra neden bir “dükkân” açma ihtiyacı duydu?
Biz burayı çok özelleşmiş bir kitabevi olarak düşündük. Kendi yayınlarımız ve bizim çizgimize yakın bazı yayınevlerinin bazı kitapları bulunacak. Hızla marketleşen alışverişmerkezileşen bir İstanbul’da, bir ülkede yaşıyoruz. Bu market sistemiyle baş etmenin en etkili yolunun özelleşmek, butikleşmek olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca bazı yayınevlerinin kitaplarını da bu genel sistem içerisinde okuyucunun temin etmesi mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla burada hareketle böyle bir kitabevi düşündük. Bir de tabi çok talep vardı okuyucumuzdan. Çünkü Altıkırkbeş biraz farklı bir yayınevi. Sadece bir yayınevi olarak düşünmek de doğru değil.
 
-Bir felsefesi var…
Evet. Dolayısıyla bir baskı vardı üzerimizde. Herkes ofisimize gelip kitap almak istiyordu. Ofiste çalışamaz hale geldi. Yine Kadıköy’de, olduğumuz yerde, sadece kitaplara ulaşabilecekleri bir yer açalım istedik. Bunu biraz Amerika’daki cityligths kitabevlerine benzetmek istiyoruz. Yani her türlü etkinliği yapabileceğimiz bir mekân olarak düşünüyoruz.
 
-Ne çeşit etkinlikler?
Edebiyat merkezli, edebiyata komşu her disiplinden etkinlikler yapılabilir. Geleneksel anlamda imza günü değil ama Türkiye’de insanların pek alışık olmadığı, yazarın öyküsünü ya da şiirini okuması, kitap ve edebiyatla ilgili bazı sergilerin açılabileceği Kadıköy ruhuna da uygun bir mekân olsun istiyoruz. Bunun için de çabalıyoruz.
 
-Kaybedenler Kulübü filminin yeniden radyo programı yapmanızda, böyle bir mekân açmanızda etkisi oldu mu?
Şüphesiz oldu. Yeni kuşak bizi fark etti. Çünkü bizim yaşımızdaki insanlar dinlemişti bizi en son. Yeni kuşak fark edip, Kaybedenler Kulübü programının eski kayıtlarını aramaya başladı internetten deliler gibi! Bunun sonucunda bir baskı oluştu üzerimizde tabi. Ama bunun dışında bir medya kuruluşunda söz söylememiz mümkün değil. O yüzden kendimiz yine Kadıköy’de bir radyo kurduk, bir internet radyosu. Standart FM adını verdiğimiz bu radyoda Kaybedenler Kulübü’yle başladık ama başka bir sürü çok kıymetli programlar da yapılıyor artık. Biz aslında 20 yıldır bir kültür oluşturmaya çalışıyoruz. Aslen nasıl yaşıyorsak öyle olmaya çalışıyoruz. Umarım kitabevi de bizim gibi olur.
 
-Hangi yayınevlerinin kitaplarını bulabileceğiz 6.45’te?
Her yerde bulunamayan Kaos Yayınları’nın tüm kitaplarını bulabilirsiniz. Sineksekiz, Planör, Ayrıntı, Metis, Siren Yayınları’nın bazı kitaplarını da bulabilirsiniz. Bazı kitapları derken bizim seçtiğimiz kitaplar anlamında söylüyorum. Türkiye’de insanların ne okuyacağını bilememek gibi bir sorunları var. Filmde kitap çok merkezdeydi, kitap okuyan erkek Türk toplumu için ilginç zaten. Biz kitap okuyan erkekler olarak bir fark yarattığımızı fark ettik ve bu filmden etkilenen insanların “ne okuyalım?” diye çok fazla soru sorduğunu gördük. Bu kitabevine girip aldığın herhangi bir kitabı okuyabilirsin diyoruz artık. Kendini bize yakın hisseden herkes 6.45 Dükkân’dan alacağı her kitabı keyifle okuyacaktır.
 
-Beat Kuşağı çevirileri devam edecek mi?
Ediyor tabi. Başka yayınevlerinin çevirileri de var. Bütün Beat Kuşağı külliyatını bulmak mümkün. Bunun dışında popüler kitapların arasında kendine yer bulamayan çok önemli metinler yayınlanıyor. Bütün bunlara yer vermeye çalışacağız.
 
-Süreli yayın çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Halihazırda bir süreli yayınımız var zaten: Underground Poetix. Süreli ama süresiz bir yayın. Bazen yılda dört bazen iki kere çıkıyor ama bir dergi formatında çıkmaya devam ediyoruz.
 
-Peki açılışı son dönemin üç ses getiren yazarı; Emrah Serbes, Alper Canıgüz ve Murat Menteş’le yapmanızın sizin için anlamı nedir?
Kardeşlerimiz onlar bizim…

ARŞİV