65 yaş ve üzeri vatandaşlar sokakta: “Bırak dakikayı saniyeyi saydım da çıktım”

Ülke genelinde 65 yaş ve üzeri vatandaşlar altı saatliğine sokağa çıkarken, Kadıköylülerin kimi Moda’yı kimi ise sahili tercih etti. “Bırak dakikayı saniyeyi saydım da çıktım” diyen Gül Yıldırım’dan, “Ben ömrü hayatımda böyle bir şey görmedim” diyen Mehmet Sevgi’ye Kadıköylüler altı saatlerini gazetemize anlattı

17 Mayıs 2020 - 18:29

Fotoğraflar: Erhan Demirtaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası 65 yaş ve üzeri vatandaşların belli saatlerde sokağa çıkabileceğini açıklamıştı. 65 yaş ve üzeri vatandaşlar zorunlu olarak evde kaldıkları 50 günün ardından, ilk kez 10 Mayıs’ta dört saatliğine dışarı çıktılar. Bu hafta ise yine pazar günü bu sefer sokağa çıkma yasağı altı saatliğine kaldırıldı ve vatandaşlar altı saat boyunca yürüyüş yaparak, birbirleriyle sohbet ederek güzel havanın da keyfini çıkardı.

Ülke genelinde 65 yaş ve üzeri vatandaşlar sokağa çıkarken Kadıköylülerin kimi Moda’yı kimi ise sahili tercih etti. Bazı vatandaşlar sahil kenarında yürüyüş yaparken, bazıları ise banklarda dinlendi. 

Gazete Kadıköy olarak Söğütlüçeşme’den başlayarak tüm Kadıköy merkezini dolaştık ve bir haftalık aranın ardından yeniden  sokağa çıkan 65 yaş ve üzeri vatandaşlara ne düşündüklerini, nasıl hissettiklerini sorduk.

İlk durağımız Kadıköy’ün simgesi Boğa heykeli oldu. Boğa heykeli, günde binlerce kişinin fotoğraf çektirdikleri buluşma yeri ancak bu sefer etrafı kalabalık değil. Burada Kadir Sadıkoğlu’na mikrofonumuzu uzatıyoruz, Sadıkoğlu, “İki aydır evdeyiz, bu böyle bitmez. Kimisi çıkıyor, kimisi evde bırakılıyor. Herkes kendi tedbirini kendi almalı. Evde tek başınayım, yatıyorum, balkona çıkıyorum böyle vakit geçiriyorum” diyor. 

“Kanatsız kuşlar gibiyiz”

Boğa’nın karşısında gölgelikte dinlenen Canser Atam da şunları söylüyor: “Evde olmaya alıştık aslında. Eskiden evde oturamazdık ama alıştık. İnsan yine de dışarıyı arıyor. Normal bir yaşam standardı yok, her yer kapalı. Gelecekte de buna benzer bir yaşam süreceğiz, kaçınılmaz bir durum. Her şeye rağmen yaşadığımız hayattan tat almaya çalışıyoruz.”

Bahariye Caddesine doğru çıkarken banklarda oturan Gülşen Gürler ile konuşuyoruz. Gürler, 1977’den beri Kadıköy’de yaşıyor ve salgın sonrası sokağa çıktığı için mutlu olduğunu söylüyor: “1 Mart’tan beri evdeyim. Geçen hafta da çıktım. Kanatsız kuşlar gibiyiz, güzel oldu, temiz hava aldık. Çünkü kronik hastalıklarımız var. Tansiyon, şeker, kalp hastasıyım. Evde de sıkılmadım, ev işleri yaptım, tasarım yaptım. El sanatlarıyla meşgul oldum. Sıkılmadım çünkü her şeyden önemli bu virüs.”

“Bırak dakikayı saniyeyi saydım da çıktım”

Gül Yıldırım da fırından ekmek almış ve eve bıraktıktan sonra tekrar çıkacağını 18.00’a kadar sokakta kalacağını belirtiyor: “Moda’da yaşıyorum. Bırak dakikayı saniyeyi saydım da çıktım. Bugün de biraz yürüyeceğim mola vereceğim sonra tekrar çıkacağım. Bu gidişe göre insanlarımız biraz daha duyarlı olurlarsa iyi durumdayız. Niye insanlar bu kadar sorumsuzca davranıyorlar? Evde dolap falan kalmadı boşalttım tekrar dizdim. Bu arada bol bol bulmaca çözdüm, çok seviyorum. Komşulardan da topladım, senelerdir bulmaca çözüyorum zaten.”

Bahariye’de yolumuza devam ederken bastonuyla Fikirtepe’den Bahariye’ye kadar yürüyen Mehmet amcayla tanışıyoruz. Az ilerisinde 85 yaşındaki Hüsnü Deniz, sokağa çıktıkları için mutlu olduğunu ancak hafta içi de bazı saatler izin verilmesi gerektiğini söylüyor: “Kimse maaşımızı getiremiyor, maske alamıyoruz. Başka bir gün olsa hiç değilse kendimiz ihtiyaçlarımızı görürüz. Açık bir yer de yok, altı saat oturuyoruz sadece bir yerde bir şey içemiyoruz. İnşallah bu hastalık kalkar da rahatlarız. Bizim için zor.”

“Yaş 85 ama çocuk gibiyim”

Moda’ya doğru yürürken Yazar çiftine mikrofon uzatıyoruz. Krikor Yazar, pazar günleri sayesinde rahatladıklarını söylüyor: “İki aydır evdeyiz çıkamadık dışarıya. Evimiz de Bahariye Caddesi’nde. Ben çok hareketli biriyim, yaş 85 ama çocuk gibiyim. Halkımız düşünmüyor. İdare etmeliler, çıkmamalılar ama herkes çıkıyor. Düşünen yok bunları.” Eşi Elmas Yazar ise salgın sürecinde insanların tedbirlere uymadığından, sürekli sokağa çıktıklarından yakınıyor.

Yine Bahariye Caddesi’ndeki banklarda soluklananlardan Mahmut Kutsal ise “Hanımın belinde rahatsızlık olduğu için fazla yürüyemiyoruz, caddede gidip geliyoruz. Bankta oturup konuşuyoruz, etrafa bakıyoruz. Bizde internet yok, akıllı telefon yok, evde kendi kendime kitap veya gazete okuyorum, televizyon izliyoruz” diyor.

“Ben ömrü hayatımda böyle bir şey görmedim”

Mehmet Ayvalıtaş Parkı’ndan sahile doğru iniyoruz. Sahil, Moda’ya ve Bahariye’ye göre daha kalabalık. Çoğu kişi sahilde turluyor, bazıları ise bulduğu gölgelikte soluklanıyor. Bankta oturarak denize bakanlardan Safiye Apaydın, salgın döneminin üzücü zamanlar olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yukarıdan aşağı gelirken hiç kimsenin olmadığını gördüm, dükkanların hepsi kapalı. Terk edilmiş gibi. Eve alıştık artık çok sıkıcı gelmiyor. Günlük işlerimizi yapıyoruz, kendimizi temizliğe vurduk.”

 

Bankta yanında oturan Mehmet Sevgi de sohbete kulak misafiri olmuş ve söze giriyor, “İstanbul’un haline acıyorum. Ben ömrü hayatımda, 81 yaşındayım böyle bir şey görmedim.”

Kadıköy’de 65 yaş ve üzeri vatandaşlar sokağa çıkabildikleri altı saati böyle geçirdiler. Birçoğu evde kalmaktan sıkılmış durumda ve birileriyle sohbet etmeyi, yürümeyi, deniz görmeyi, parkta nefes almayı özlemiş durumdalar. Hepsinin umudu ise salgının bir an önce bitmesi ve sokağa çıkma yasaklarının kalkması...


ARŞİV