77 1 MAYIS TANIĞI ANLATIYOR

1 Mayıs 1977’yi, nam-ı diğer “Kanlı 1 Mayıs’ı” yaşamış olan Kadıköylü Mehmet Çarmıklı ile 1 Mayıs’ı, Taksim’i ve 77’yi konuştuk

30 Nisan 2015 - 10:46
Eylül BİROL
1977 1 Mayıs’ında 22 yaşında bir üniversite öğrencisi. Adı Mehmet. Tarihin en kalabalık 1 Mayısı’na geliyor. Katliamların art arda yaşandığı yıllar. Ama insanlar umutlu. “O zamana kadar gördüğüm en kalabalık katılımın olduğu 1 Mayıs’tı” diyor Çarmıklı 77 1 Mayıs’ı için. 77 1 Mayıs’ı da dâhil olmak üzere, Taksim’de yapılan izinli, izinsiz bütün 1 Mayıs’lara katılan Mehmet Çarmıklı, o günü şöyle anlatıyor: “Arkadaşlarla buluşacağımız yere gitmeyip doğrudan alana gittim gelen kitleyi gözlemleyebilmek için yüksek bir yere çıktım. Girişler yapılıyordu. Alan hıncahınç doluydu.”

“BAŞIMIN ÜZERİNDEN SİLAH SIKILDI”
Mehmet Çarmıklı, alanı daha iyi seyredebilmek için Sular İdaresi’nin bulunduğu yapının arasındaki bir yükseltiye çıkıyor: “Önüne tren rayları gibi demir bariyerler dikilmişti. Bir tane de ince demir çubuk dikiliydi. Yanımda bir de başka bir kız vardı, o da alanı izlemek için oraya çıkmıştı”
Kendisi orada beklerken birden Tarlabaşı tarafından yapılan girişlerin aniden kesildiğini fark ediyor. “Tarlabaşı’ndan en son gelen kitle koşarak alana girdi ve o sırada hala giriş devam ediyordu. Sonra bağrış çağrış oldu. ‘Sokmayın içeri’ gibi karmaşık laflar geliyordu. Tarlabaşı’nın görülebilen en uzak mesafesinde bayağı kalabalık bir kitlenin koşmaya başladığını gördüm. O dönem ‘Maocu gruplar’ diye adlandırılan grupla, ‘Sovyetçi’ denen başka bir grup hafif bir gerginlik yaşadı ama uzun sürmedi. Ben sonra tekrar yerime döndüm”
Tam yükseltiye çıktığında bir el silah sesi duyuyor Çarmıklı. “Neredeyse başımın üstünden” diye ekliyor. Daha sonra ortaya çıkan fotoğraflarda, gerçekten de Sular İdaresi’nin üstüne konuşlanmış uzun namlulu silahlı insanlardan geliyor o ses. “Sanki bir sessizlik oldu. Silah sesi ve aradan geçen bir on saniyelik süre… O sırada ben inip bizimkilere doğru koşarak ‘Dikkatli olun ateş ediyorlar provokasyon var!’ demek için hareketlendim. Dememe kalmadı iki el silah sesi daha geldi”

“İNSANLAR BİRBİRİNİ EZİYORDU”
Diğer silah sesinin geldiği yön bu sefer Intercontinental oteliydi. “Ben tekrar eski yönüme doğru koştum. Beş on saniye daha geçti geçmedi, derken arka arkaya artık nereden atıldığı belli olmayan kurşun sesleri gelmeye başladı. Ben ancak kendimi aşağıya attım, kitle de aniden paniğe kapılıp dağılmaya başladı. Bizim arkadaşların olduğu grup ‘Yere yatın’ komutuyla yere yattı. En doğru hareket oydu ezilmemek açısından. Ama kitleyi zapt etmek pek mümkün değildi. Taşkın bir sel gibi aniden boşluk buldukları her alana koşmak zorunda kaldı insanlar.”
“Bunları uzun uzun anlatıyorum ama neredeyse saniyeler içersinde olan şeyler. Ben aşağıya indim, geriye döndüm. Kız da o kısmını net hatırlamıyorum ya düştü ya inemedi ve o ince demirin üstüne düştü. Elimi uzattım çekip alabilir miyim diye, eğilmemle birlikte darbeyle ben de yuvarlanmaya başladım. Tabiri caizse kitlenin önünde top gibi yuvarlana yuvarlana gidiyordum. Ayağa da kalkamıyordum. Her ayağa kalkışımda biri çarpıyordu. Herkes yuvarlanıyordu. Derken DİSK önlüğü giyen biri beni ensemden yukarı tutup kaldırdı.”
ÖLEN 2 KADININ HİKÂYESİ…
Yanındaki kızın ölüp ölmediği bilmiyor Çarmıklı. Ancak böğründen giren demiri hala hatırlıyor. Daha sonra basında çıkan yazılardan, o civarda bir kişinin öldüğünü okuyor. Ancak gördüğü ölümler ne yazık ki bununla sınırlı değil. Çarmıklı ayağa kalkıyor ve İstiklal’e doğru koşuyor.“Asıl olay o sırada Kazancı Yokuşu’nda olmuş. Ölenlerin çoğu orda öldü.” diyor o anları hatırlatırken.
“Ben İstiklal Caddesi’ne doğru çıktım. Hala duruyor sanırım adı Pehlivan Büfe’ydi o zaman, ben de alandan ayrılmak istemedim oraya girdim. Hemen üst kata çıktım alanı görmek için. Biraz da sarkarak baktığım bir yerde Sıraselviler’e dönen yerin köşesinde panzerlerin gidip geldiğini gördüm. O sırada hala aklımdan çıkmayan ikinci bir dehşet olayı yaşandı. Muhtemelen yerde yatıyordu… Bir panzer bir kadının üzerinden geçti. Kadın bir panzer boyu kadar neredeyse havaya sıçradı. Dehşet bir şeydi, film sahnesi gibi. Orada kaldım bir müddet.”
Panzerin ezdiği ve daha sonra hayatını kaybeden Meral Özkol’dan bahsediyor Çarmıklı.

“AÇIK BİR PROVOKASYON”
 “Alan epey dağıldıktan sonra, şimdi olsa herhalde yapmazdım, kapıyı zorla açtırıp dışarı çıktım ve Taksim meydanına doğru yürüdüm. Gaz bombası yoktu ama ses bombaları atılıyordu daha çok. Taksim’de hala alanda yerde yatan ve yavaş yavaş ayağa kalkan insanlar vardı. Kalkan uzaklaşıyordu. Panzerler ve polis arabaları geziyordu. Çok adı geçen beyaz Renault bir araba alanda Sıraselviler tarafından girip alanı geniş anlamda bir tur attığını gördüm. Sonra yavaş yavaş polisin milleti topladığını görünce uzaklaşmam gerektiğini gördüm”  
Peki kim yaptı? Ateş edenler kimlerdi? Onlarca insanı kim öldürdü? Beyaz Renault’nun içinde kim vardı? Panzerleri kim kullanıyordu?
Çarmıklı cevabı herkesin bildiğini söylüyor: “Kargaşa yaratmak için silah atıldı ve insanlar birbirini ezerek öldürdü. O zamanlar alana ateş edildi zannediyorduk. Gerçekten açık bir provokasyondu. Dava açıldı ama o dönemde öldürülen katledilen insanların çoğunun ortaya çıkma ihtimali yoktu, çıkmadı da zaten. Hiçbiri ortaya çıkmadı. Herkesin bildiği bir gerçek var, görenler şahit olanlar biliyor, bunun aleyhinde yazanlar biliyor. Failleri o dönemin muktedirleriydiler.”
Çarmıklı son olarak yaklaşan 1 Mayıs’la ilgili şunu söylüyor: “Herkes, bu mücadeleye verebileceği tarzda katkıyla 1 Mayıs’ı her yerde kutlamalı! Bayram olduğunu düşünmüyorum ama herkesin mücadele gününü kutluyorum!”

ARŞİV