“her şafak
taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah
ölümü anlatıyor gazeteler
…”
Merhum şair Arkadaş Z. Özger’in bu dizeleri, bir raporda yer alıyor şaşırtıcı bir şekilde. Zira, genelde yıl sonlarında ve yeni senenin başlarında çeşitli kurum ve kuruluşlar farklı farklı konularda pek çok rapor hazırlarlar. Ve bu raporlar genelde sadece durum tespiti yapan, içerdiği konu ne kadar can alıcı olursa olsun bir röntgen gibi vaziyetin fotoğrafını çeken, rakamlarla dolu, genelde duygusal sözlere, şiirlere yer verilmeyen metinlerdir.
Oysa, okuduğunuz bu şiir dizeleri, bir çocuk hakları raporundan. Raporu hazırlayan FİSA Çocuk Hakları Merkezi. Ankara kökenli merkez, 2019 senesinde Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği bünyesinde faaliyetlerine başlayan FİSA, çocuk hakları alanında çalışmalar yürüten bir sivil toplum girişimi.
“EN CAN YAKICI SONUÇ”
FİSA’nın “2024 Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı Raporu” başlıklı raporunda, geçen sene neredeyse her gün çocuğa yönelik bir şiddet vakası yaşandığı belirtiliyor. Her gün basına yansıyan bu vakaların, çocuk hakları konusunda yetersiz koruma mekanizmalarını açıkça gözler önüne serdiği iddia edilen raporda, “Çocuğun yaşam hakkı ihlali, bir sonuçtur. Yetersiz çocuk koruma mekanizmalarının, yerine getirilmeyen yükümlülüklerin, alınmayan önlemlerin, oluşturulmayan stratejilerin ve uygulanmayan politikaların bir sonucudur. Üstelik bu, en can yakıcı sonuçtur.” ifadeleri kullanılıyor.
1 yıl içinde çocukların önlenebilecekken önlenmeyen/önlenemeyen yaşam kayıplarını kapsayan raporda, “Biz hak ihlalleri raporlarımızı, konuyu görünür kılarak, kamuoyunun dikkatini çekmek ve devletin yükümlülüklerini hatırlatmak, bu konuda kararlılıkla harekete geçmelerine destek olmak amacıyla hazırlıyoruz. Bu raporlar, çocuk haklarına ilişkin politikalarda, otoritelerin tutum ve davranışlarını değiştirmede olumlu yönde etki sağlamayı hedefliyor. Dolayısıyla, hazırladığımız bu raporlar sadece birer rapor değil, aynı zamanda devletin çocuk hakları konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmesi adına güçlü bir hatırlatma...” deniliyor. Raporda hiçbir çocuğun maruz kaldığı yaşam hakkı ihlalinin cezasız kalmaması ve hiçbir çocuğun bir daha benzer şekilde yaşamını kaybetmemesi, bununla ilgili etkili politikaların hayata geçirilmesi isteniyor.
ÇOCUKLAR ÖLÜYOR, ÖLDÜRÜLÜYOR
Rapordan bazı başlıklar:
Şiddet vakalarında en az 56 çocuk hayattan koparıldı. Şiddetin temelinde cinsiyete dayalı eşitsizliğin yattığı ifade edilen raporda, akran zorbalığı, ev içi şiddet ve çocuk cinayetleri öne çıktı. Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran ve Tekirdağ’da darp sonucu beyin kanaması geçiren 2 yaşındaki Sıla bebek bu raporda şiddete dayalı çocuk ölümlerine ilişkin gösterilen iki örnek.
Ev kazaları, trafik kazaları, yangınlar ve önleyici hizmetlerin eksikliği sebebiyle en az 716 çocuğun hayatını kaybettiği. En az 47 çocuk, açık balkon ve pencerelerden düşerek, 74 çocuk ise serinlemek için girdikleri göl ve sulama kanallarında boğularak yaşamını yitirdi. 2024 yılında iş kazalarında da en az 78 çocuk hayatını kaybetti.
5 çocuk çeşitli işlerde çalışırken, 27 çocuk iş yerindeki “kazalarda” yaşamını yitirdi. Raporda ise iş kazaları sebebiyle yaşanan ölümlerde Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) öne çıktı. MESEM kapsamında çalışan çocukların iş kazalarında yaşamını yitirme oranlarının artması endişe verici bir tablo ortaya koydu.
En az 53 çocuk intihar ederek yaşamına son verdi. Raporda bu çocukların çoğunun çeşitli sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlarla baş başa bırakıldığı belirtildi.
Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org