TÜİK’in 2021 yılı verilerine göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2016 yılında 6 milyon 651 bin 503 kişi iken son beş yılda yüzde 24,0 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2016 yılında yüzde 8,3 iken, 2021 yılında yüzde 9,7’ye yükseldi. Yaşlı nüfusun 2021 yılında yüzde 44,3’ünü erkek nüfus, yüzde 55,7’sini kadın nüfus oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında ise yüzde 25,6 olacağı öngörülüyor.
YAŞLI YOKSULLUĞU ARTIYOR
Ülkedeki yaşlı nüfus oranı artarken, yaşlı yoksulluğu da artıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Yaşlı Hakları Derneği, “Yaşlıların, zorunlu ihtiyaçların ötesinde, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılması, tatile, seyahate çıkması artık imkânsız hale gelmektedir.” uyarısında bulundu.
Derneğin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizde yaşlı nüfusu gittikçe artmaktadır. Bu yaşlı nüfusun büyük çoğunluğu emekli maaşı ile yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak, 2021 Eylül ayından beri hissedilir bir ölçüde artan yaşam pahalılığı bu sınırlı maaş gelirini hızla aşındırarak ülkemizin yaşlı nüfusunu çok olumsuz bir şekilde etkilemeye başlamıştır. Bu koşullarda, başta barınma, gıda, ısınma ve sağlık gibi zorunlu ihtiyaçları karşılamak bile zorlaşmaktadır. Özellikle yaşlı bireylerin temel sağlık ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını, doktora gitmekten, eczaneye girmekten çekinir hale düştüğünü gözlemliyoruz. 2002-2023 arasında asgari ücret 1.86 TL’den 8.507 TL’ye çıkarak 46 misli artarken en düşük emekli maaşı 213 TL’den 5.500 TL’ye çıkarılmış, yani 26 misli artmıştır. Bu sınırlı gelirle özellikle ülkemizin büyük şehirlerinde yaşayan yaşlı nüfusun yaşam koşulları gözle görülür bir şekilde zorlaşmıştır. Bu durum yaşlıların sadece fiziki ve maddi konularda sıkıntıya girmesiyle sınırlı kalmamakta, ayrıca psikolojik ve sosyal bakımlardan da kendilerini dışlanmış, unutulmuş hissetmelerine neden olmaktadır.”
“SORUNLAR ÖTELENİYOR”
Enflasyon artışının belirlenmesinin ardından, en düşük emekli maaşı da 3 bin 500 TL’den 5 bin 500 TL’ye yükseltildi. Açlık sınırının 9 bin TL’ye dayandığı bu koşullarda emeklilerin 5 bin 500 TL ile geçinmeleri mümkün mü? Emekliler Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Mahinur Şahbaz ile konuştuk.
“Emekli aylıkların hesaplanmasının sadece enflasyon hesabına bağlanmasının doğru olmadığını büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyoruz ve bunu her fırsatta ifade ediyoruz.” diyen Şahbaz, şu bilgileri paylaştı: “TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 64,77, İTO yüzde 92,97 ENAG yüzde 137,55 olarak hesapladı. Emekli aylıklarına yapılan yüzde 30 zam hangi sorunu çözecek? Türk-İş ‘2022 aralık ayı için açlık sınırı 8 bin 130 TL. Yalnız yaşayan ve çalışan bir kişinin bir aylık zorunlu ihtiyacını karşılayabilmesi için 10 bin 610 TL ye ihtiyacı var.’ diyor. Yoksulluk sınırı da 26 bin 484 TL oldu. Son yirmi yılda ve öncesinde izlenen ekonomik ve sosyal politikalar emeklilerle yaşlıların sorunları çözmedi sadece öteledi, yoksulluğu yönetmekten öteye geçmedi. Bugün açlık noktasına getirildi bu insanlar. Bunun görülmesi gerekiyor.”
Ekonomik güvencesizliğin emeklilerin yaşam hakkını tehdit ettiğini vurgulayan Şahbaz, “Emeklilerin ekonomik, sağlık ,bakım hizmeti ve sosyal sorunları var. Acil çözüm bekleyen sorunlar bunlar. ‘Yüzde otuz zam yaptık emeklileri düşünüyoruz’ demenin yaşamda karşılığı yok. Emeklilerin yaşamını sürdürebilmeleri için sürekli hale getirilen ekonomik kriz ve enflasyonist bir ortamda daha sahici ve ciddi çözüm olacak çözümler gerekiyor.” dedi.
“RANA BEŞE ÖRNEK ALINMALI”
2023 Ocak dönemi zam oranı yüzde yüz olmalıydı ki en düşük emekli aylığı açlık sınırına ulaşsın.” diyen Şahbaz, şu talepleri sıraladı: “Gerçek enflasyon oranında zamlar yapılmalı. Ek zamlarla aylıkların alım gücü yükseltilmeli. Enflasyonist bir ortamda emekli aylıklarının alım gücünün korunması gerekiyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilmeli. Belediyeler bu konuda emekli yaşlı insanlarımızın çaresizliğinin tüketmesine yardımcı olmalı. Kadıköy Belediyesi’nin Dr. Rana Beşe Poliklinik hizmetleri örnek alınmalı. İmdadımıza yetişen bir kurum oldu. Ülkemizin her yerinde bu hizmetler verilebilir. Kadıköy Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz. Belediyelerin sağlıktan barınmaya kadar sorunlarla ilgilenme çözme sorumlulukları ve görevleri var. Bütün belediyelerden bu konuda duyarlı olmalarını bekliyoruz, görüşmeler yapıyoruz, olumlu örnekleri anlatıyoruz, fark etmelerini sağlamaya çalışıyoruz.”
Emeklilerin acil çözülmesi gereken sorunlarının başında beslenme, barınma ve sağlık sorunlarının geldiğini ifade eden Şahbaz, şöyle devam etti: “Yaş ayrımcılığı, ötekileştirilme, kendini değersiz, işe yaramaz hissettirme, yük olarak gösterme ve yok sayma emekliler ile yaşlıların tek başlarına baş edemedikleri sorunlardır. Demans, Alzheimer hastalığında patlama yaşanıyor, sayıları bir milyonu aştı deniliyor. Uzmanlar emeklilerin içine sürüklendikleri çaresizlikle bunun yakından ilgisinin olduğunu söylüyor. Yaşlı dostu toplum olmak zorundayız. Yerleşim yerlerimizi, kamu özel bütün mekânsal alanları ortak yaşam alanlarını yaşlı dostu alanlar haline getirmeliyiz. Emeklilerin yaşlıların teknolojik yeniliklere ulaşmalarını sağlayacak çalışmalar yapılmalı ve dijital araçları kullanmasını öğrenmelerine yardımcı olunmalı. İhtiyaç duyanların kullanabilecekleri ekonomik sosyal alanlar düzenlenmeli. Çalışanların ebeveynlerinin bakımına yardımcı olmak için gündüzlü bakım evleri, yaşlı kreşleri açılmalı ve sayıları çoğaltılmalı. Emeklilerin yaşlıların sorunları için başvuru yapacakları sahici işlevi olan iletişim merkezleri kurulmalı. Aile içinden ve dışından gelecek şiddet ihmal ve suistimale karşı emekliler yaşlılar korunmalıdır.”