Çağlar boyunca yaşamış Adalılar’ın küçük bir bölümünün yaşam kesitleri öykü lezzeti içinde sunuluyor.
Adalılar’ın ve adalılığın izini süren bir kitap:
‘Adalar'da İz Bırakanlar’
Çağlar boyunca yaşamış Adalılar’ın küçük bir bölümünün yaşam kesitleri öykü lezzeti içinde sunuluyor.
Adalar Müzesi, Prens Adaları'ndaki insan izleri ve o izlerin ardındaki ada öykülerinin anlatıldığı “Adalar'da İz Bırakanlar” adlı kitabı yayınladı.
Adalı Yayınları'ndan çıkan, tasarımı Karamustafa Design tarafından yapılan, Adalar Müzesi sponsorlarından UPM’in kâğıt desteği verdiği “Adalar'da İz Bırakanlar”, kitabının çıkış noktası ise geçen yıl Temmuz ayında Büyükada İskelesi’nde aynı adla açılan geçici sergiye dayanıyor. Sergi tasarımına uyması için kısaltılan Türkçe metinler kitapta orijinal uzunluklarıyla yer alıyor. Öykü anlatımlarında küçük kurgulara yer verilse de metinlerin tamamı Adalar Müzesi için yapılan sözlü tarih söyleşilerine, müze sergileri için ilgili uzmanların yaptıkları çalışmalara, Adalı Yayınları'nın kitaplarına ve Adalar'la ilgili yayınlanmış pek çok kitap ve araştırmaya dayanıyor.
Türkçe-İngilizce olarak yayınlanan 108 sayfalık kitapta yer alan 46 kısa öyküde, yazar Korhan Atay'ın deyişiyle, “Adalar'a kimisi sevip isteyerek, kimisi ekmek parası için, kimisi göç ederek, kimisi sürülerek gelen”, “orada yaşayıp ölen” ya da “rüzgâr gibi geçip giden” ve “bir bölümü hâlâ aramızda veya uzaklarda yaşamaya devam eden” insanların izi sürülüyor. Kitapta sadece bu kişilerin arkalarında bıraktıkları büyük ya da küçük izlerden esinlenen hikâyelere değil, çok kültürlü ada yaşamının ve adalılığın öykülerine de yer veriliyor.
KİTAPTAN BİR ADA ÖYKÜSÜ: 6-7 EYLÜL DİRENİŞİ
1955 yılının 6 Eylül Salı günü “Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba konuldu” haberiyle resmi bir provokasyon yaratılmış, İstanbul'da farklı dinlerden gelen insanlara ait ev ve işyerleri saldırıya uğrayıp yağmalanmıştı. Yağmacıların, vapur ve motorlarla gelerek, farklı dinlerden olan İstanbullu’ların yoğun olarak yaşadığı Adalar'a saldırması bekleniyordu. Nitekim Heybeliada'dan silah sesleri duyulmuş, alevler yükselmişti. Burgazada'nın Nahiye Müdürü Zühtü, komiserleri Remzi ve Ahmet adalıları örgütledi. Farklı dindekiler, Müslümanların evinde korumaya alındı. Silahı olan silahla, olmayanlar sopa ve taşlarla adanın çeşitli kıyılarındaki karaya çıkılabilecek kritik noktalara yerleştirildi. Adanın vapur iskelesi ve rıhtımına yaklaşacak gemi ve motorların karaya ulaşmasını engellemek de Hüseyin Kaptan'ın teknesindeki direnişçilere düşüyordu. Tekneler geldi; taşlar, silahlar atıldı. Burgazadalı’lar sonuna kadar direndi. Adanın arkasından ve liman tarafından yapılan saldırılar püskürtüldü. Yağmacıların kaçmaya çalışan iki teknesi çarpıştı, biri battı ama kimse vurulmadı ve ölmedi...