Gazeteciler Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu’nun, kaleme aldıkları 2 cilt halindeki “Kırk Satır, Kırk Katır” adlı kitapta, “Ergenekon soruşturmasının gizliliğinin ihlal edildiği” iddiasıyla yargılandıkları dava karara bağlandı. Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz yargılanan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve “Ergenekon” soruşturması kapmasında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık katıldı. 68 gündür Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ahmet Şık duruşmada, suçsuz olduğunu belirterek beraatine karar verilmesini istedi. Hâkim Gülden Filiz Tüysüz, Şık ve Mavioğlu’nun gizliliği ihlal suçunun unsularının oluşmaması nedeniyle beraatlerine karar verdi. Duruşma salonu önünde bekleyen Ahmet Şık’ın gazeteci arkadaşları ve yakınları beraat kararını alkışlarla karşılayarak “Ahmet çıkacak yine yazacak” diyerek bağırdı.
ŞIK VE MAVİOĞLU’NUN 3 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYORDU
Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Ergenekon soruşturması kapsamında bazı şüpheliler hakkındaki evrakın ayrıldığı ve iddianame dışında kalan bilgilere ilişkin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce belge ve bilgilerin yayımlanmaması için kısıtlama kararı verildiği hatırlatıldı. Sanıklar Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu’nun “Kırk Katır, Kırk Satır -1 (Ergenekon’da Kim Kimdir?)” ve “Kırk Katır, Kırk Satır -2 (Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu)” adlı kitapları yazarak, mahkemenin kararına rağmen “gizliliği ihlal” suçu işledikleri iddia edilmişti. İddianamede, sanıkların bu suçtan TCK’nın 285/1. maddesi uyarınca 1 ile 3’er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyordu. Ahmet Şık, 6 Mart 2011’de Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanmıştı.
DAVADAN ÖNCE GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ
Gazeteciler Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu hakkında, “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçundan açılan davanın Kadıköy Adliyesi’ndeki duruşması öncesinde yürüyüş düzenlendi.
Kadıköy Altıyol’daki Boğa Heykeli önünde, “Yansak da Dokunacağız” pankartı arkasında toplanan gazeteciler, “Özgür basın susturulamaz”, “Ahmet Çıkacak yine yazacak”, “Ahmet, Nedim onurumuzdur” sloganlarıyla Bahariye’deki Adliye binasına kadar yürüdü.
Yürüyüşe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, milletvekilleri Mustafa Özyürek ve Sabahat Tuncel, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ferai Tınç, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu Ruşen Çakır, Banu Güven, hakkında 18 yıl 9 ay hapis cezası verilen Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay, sanatçı Suavi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazeteci katıldı.
Aralarında Gürsel Tekin’in de bulunduğu bazı katılımcılar, üzerinde “Gazetecilere Özgürlük” yazan beyaz bir tişört giyerken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın boydan çekilmiş bir resminin yer aldığı karton çıkartması yürüyüş boyunca taşındı.
“YANSAK DA DOKUNACAĞIZ”
Kadıköy Adliyesi önünde gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu. Gazeteci Ahmet Şık’ın 67 gündür “Ergenekon” terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı “İmamın Ordusu” çalışması toplatılan Ahmet Şık’ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin “Ergenekon”a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.
Hükümet üyelerinin “Türkiye’de ABD’den daha özgür basın var” sözlerini hatırlatan Çakır “Daha geçen hafta Atılım Gazetesi’nden Hatice Duman müebbet, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay 18 yıl 9 ay, Yüksekova Haber’dan Erkan Çapraz 10 ay hapse mahkum edildi.” dedi
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye’de bugün 60’dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, ‘Tutuklanan gazeteciler, hükümeti devirmek istedi’ diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz.Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.”
Haber: Semra ÇELEBİ
Fotoğraflar: Seyhan Kalkan VAYİÇ