Akademi'de toplumcu belediyecilik tartışıldı

Kadıköy Belediyesi Akademi’de toplumcu belediyecilik ve yerel yönetimlerin tarihsel süreci konuşuldu

30 Nisan 2015 - 11:44
Erhan DEMİRTAŞ
Geçtiğimiz ay Kadıköy Belediyesi tarafından hizmete açılan Kadıköy Akademi'de ilk etkinlik gerçekleşti.  Doç. Dr. Sonay Bayramoğlunun konuşmacı olarak katıldığı Dünyada ve Türkiyede Toplumcu Belediyecilik panelinde dünyada ve Türkiyede yerel yönetimlerin tarihsel süreçleri ve toplumcu belediye örnekleri tartışıldı.
Yerel yönetimler alanında araştırmalar yapan Bayramoğlu, konuşmasına toplumcu belediyeciliğin tarihsel sürecini anlatarak başladı.1850’li yıllara kadar alt yapı hizmetlerinin özel şirketler tarafından yürütüldüğünü ifade eden Bayramoğlu, “Belediyecilik kavramı çok yaşamsal bir talep olan temiz su talebi ile ilk olarak Glascow’da ortaya çıktı. Londra’da ise 1870’li yıllara kadar kanalizasyon sorunu yaşarken, büyük mücadeleler sonrasında alt yapı hizmetlerinin Belediyelere devredilmesine karar verildi” dedi.
“Belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin seçimle iş başına gelmesi 1880’lerin sonunda başladı ve belediye sosyalizmi bu yıllardan sonra etkili oldu” diyen Bayramoğlu, Türkiye’deki tarihsel süreci şöyle özetledi: “Bizde ise 1920’li yıllara kadar kamu hizmetlerinin büyük çoğunluğu büyük karteller eliyle yürütülüyordu. 1929’da Tatavla’da büyük bir yangın çıktı ve 500 ahşap bina kül oldu. Terkos suyunu kente veren şirket 2 saat sonra yangına müdahale ettiği için, su hizmetinin kamulaştırılması gündeme geldi.”
Bayramoğlu, Toplumcu belediyecilik uygulamalarının ise ilk olarak 1980’li yılların başında özelleştirme politikalarının uygulandığı Latin Amerika ülkelerinde, 1990’lı yılların ortasında ise Hindistan’da ortaya çıktığı bilgisini paylaştı.

“BİZDE NÜVELERİ VAR”
Yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulamak istediklerinde merkezi hükümetle karşı karşıya geldiğini ifade eden Bayramoğlu, bu konuyla ilgili Londra Belediyesi’nin tasfiye edilmesi örneğini verdi. Neo-liberal politikaları engellemeye çalışan Londra Belediyesi’nin Teacher tarafından kapatıldığını söyleyen Bayramoğlu, “Türkiye’de katılımcı ve demokratik bir yerel yönetim modelinin olmadığını düşünüyorum” diyerek şöyle devam etti: “Bu ülkemizin Latin Amerika ülkeleri ile Hindistan arasında kalması ile ilgili. Latin Amerika’da işçi sınıfı ve toplumsal destek ile “Belediye Sosyalizmi” politikaları işlevlik kazanmış. Hindistan da ise aşırı bir yoksulluk var. Bu yüzden insanlar toplumcu belediyecilik modeline destek veriyor. Kendilerine hizmet sağlayabilecek en uygun modeli bulmaya çalışıyorlar. Türkiye ise Latin Amerika ve Hindistan modellerine uygun değil. Türkiye’de küçük ölçekli toplumcu belediyecilik nüveleri var. Ancak bu toplumcu belediyeciliğin bir model olarak uygulandığını göstermez.” Türkiye’de farklı bir belediyecilik anlayışının şuan için mümkün olmadığını vurgulayan Bayramoğlu, “Dikili Belediyesi’nin belli bir tona kadar su tüketiminden ücret talep etmemesi, toplumcu belediyecilik için olumlu bir gelişmeydi ancak bu süreç yasal engellemelerle karşılaştı. İnsanlar kent politikalarından memnun değil. Kadınların ve çocukların mutlu olmasını sağlayacak yerel yönetimlere ihtiyacımız var” dedi. 


“YARATICI ÇÖZÜMLER BULUNMALI”
“Evimizdeki çöpün hangi yöntemle ayrıştırılacağı ve yok edileceğine kafa yormamız gereken tarihsel bir süreçten geçiyoruz” diyen Bayramoğlu, yasaların belediye başkanlarının eli kolunu bağladığını ancak yaratıcı çözümlerle daha iyi yerel yönetim uygulamalarının hayata geçirilebileceğini ifade etti.
Bayramoğlu, bir katılımcının “Kadıköy Belediyesi’nin Cem Evlerini ibadethane olarak kabul etmesi ve mor bayrak uygulaması toplumcu belediyecilik için örnek olabilir mi?” sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: “Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmek inanç özgürlüğü ile ilgili bir durum ancak mor bayrak uygulaması toplumcu belediyecilik için örnek olabilir.”

ARŞİV