Arabulucu çözüm olur mu?

Meclis gündemine ekim ayında getirilmesi beklenen 7’nci yargı paketiyle birlikte kira uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu olacak. Düzenlemeyle kira uyuşmazlıklarında, dava açmadan önce arabulucu devreye girecek. Avukat Seher Eriş ile konuştuk

18 Ağustos 2022 - 13:44

Ekonomik kriz ve pandeminin etkisiyle milyonlarca insanın gündemi haline gelen konut kiralarındaki yüksek artışlar, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Sorunun aşılması için ilk olarak 12 Mayıs 2022 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından “Konut Finansmanı Projesi” kamuoyuna sunuldu. İkinci adım ise kiracılar ve ev sahiplerini doğrudan ilgilendiren ve 11 Temmuz’da yürürlüğe giren kira artışına “yüzde 25 sınırı” düzenlemesi oldu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlanacağını açıklamış ve düzenleme 11 Haziran’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.  Buna göre, 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında yenilenecek konut kira sözleşmelerindeki artış, bir önceki yılın yüzde 25'ini geçemeyecek. Bir yıl süreyle 12 aylık TÜFE ortalaması yerine sabit oran uygulanacak.

EKİM AYINDA GÖRÜŞÜLECEK

Ancak ev sahiplerinin büyük çoğunluğu bu düzenlemeye uymayarak yüzde 25’in üzerinde artış yapmak istiyor. Bu durum mülk sahipleriyle kiracıları karşı karşıya getiriyor. Dava sayılarının artması nedeniyle hükümet kanadından yeni bir adım daha atıldı. Ekim ayında meclis gündemine getirilmesi planlanan 7’nci yargı paketi ile arabuluculuk sisteminin genişletilmesi planlanıyor. Bu kapsamda kira uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk sisteminin devreye girmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Yapılacak düzenleme ile kiraların ödenmemesi durumunda veya tespitiyle ilgili uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce tarafların arabulucuya başvurmaları gerekecek. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Kira ihtilaflarının tamamını arabulucuya gönderme konusunda kararlıyız. Bu noktada çalışmalarımızı devam ettirdiğimizi ifade etmek isterim. Hazırlıklar bittiğinde, bu hazırlıklar mecliste değerlendirilecek ve kabulü halinde yasalaşacaktır” demişti.

KAPSAMI GENİŞLETİLİYOR

Peki bu yöntem işe yarayacak mı? Konuyla ilgili konuştuğumuz Avukat Seher Eriş, kiracı ve ev sahiplerinin dava açmadan önce arabulucuya başvuru yapmaya mecbur edilmesinin, mahkemelere doğrudan erişim hakkının önünde engel olacağını söyledi.

2013 yılı Haziran’ında uygulamaya konulan arabuluculuk kurumunun, 2018 yılı başında işçi-işveren uyuşmazlıklarında, 2019 yılı başında ticari uyuşmazlıklarda, 2020 Temmuz’unda da tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu dava şartı haline getirildiğini hatırlatan Eriş, şöyle devam etti: “Ekonomik krizin derinleşmesiyle ve daha birçok etkenle beraber konut kiralarında fahiş fiyatlarla karşı karşıya kaldık. Bu konu sosyal medya ve ülke gündeminde önemli bir yer kapladı. İstanbul Planlama Ajansı’nın verilerine göre, 2021 yılında yeni kiraya çıkanların 2020 yılı ve öncesinde kiraya çıkanlara göre yüzde 66,2 oranında daha yüksek kira bedelleri ödediği belirtildi. Bu konuya dair pek çok veri ortaya çıktı. Nihayetinde konuya ilişkin bakanlıklardan açıklamalar yapılmaya başlandı ve bu konuya ilişkin çözümler üretileceği iddia edildi. Bu kapsamda kira artış oranının sabitleneceği ve kiracı-kiraya veren uyuşmazlıklarına ilişkin zorunlu arabuluculuk dillendirilmeye başlandı. Ekim ayında meclis gündemine getirilmesi planlanan 7’nci yargı paketi ile arabuluculuk kurumunun genişletilerek kiracı-kiraya veren uyuşmazlıklarını kapsayacağı bekleniyor.”

“GERÇEKÇİ DEĞİL”

Hukuki uyuşmazlıklarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk kurumunun pek çok tartışmaya sebep olduğunu söyleyen Eriş, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kira uyuşmazlıklarında gündem haline getirilen zorunlu arabuluculuk, yargı yükünün hafifletilmesi iddiasıyla ortaya atıldı. Ne var ki ekonomi politik bir değerlendirme yapılmaksızın sonuca etki eden yargı yükünü hafifletme gayesi, sorunu çözmek konusunda gerçekçi ve tutarlı olunmadığını düşündürüyor. Kişilerin, dava açmadan evvel zorunlu olarak arabulucuya başvuru yapmaya mecbur edilmesinin, mahkemelere doğrudan erişim hakkının önünde engel olduğunu düşünüyorum.  Zorunlu arabuluculuğun uyuşmazlıklarda zorunluluk haline getirilme yöntemi demokrasinin kurucu üç unsurundan birisi olan ve tarafsız olması beklenen ‘yargı’ erkine yeni bir anlam kazandırma anlamı taşıyor. Arabuluculuk zorunlu hale getirilirken yargının üç temel öğesinden biri olan avukatların hukukunun da gözetilmesi gerekir. Arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesinden sonra önümüzdeki dönemlerde davalara etkilerini görebileceğiz. Ancak tüm bunların yanı sıra gerek kiracılar gerek kiraya verenler için önemli olan kanundan doğan haklarıyla hareket etmeleri.”


ARŞİV