Aykurt Nuhoğlu: Yerel yönetimler güçlendirilmeli

Kadıköy Belediyesi’nin kuruluşunun 32.yılı vesilesiyle Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile son bir yıl içinde ülkede ve Kadıköy’de gerçekleşen değişiklikler üzerine konuştuk

07 Nisan 2016 - 16:42

Erhan DEMİRTAŞ
İki yıl önce göreve başlayan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Kadıköylülerle birlikte yapılan toplantılar sonucu kararlaştırılan 52 projenin büyük bir kısmının tamamlandığını belirtiyor. Nuhoğlu ile son dönemde ülke genelinde yaşanan sorunları, Kadıköy’ü ve yerel yönetim modellerini konuştuk. Yerel yönetimlerinin daha da güçlenmesi gerektiğini ifade eden Nuhoğlu, “Kadıköylüler umutlarını kaybetmesinler. Zor günlerden geçiyoruz ancak umudumuzu kaybetmemeliyiz. Yaşanan olumsuzluklara alışmadan, kanıksamadan bu sorunların üstesinden geleceğimize inanmalıyız.” mesajını veriyor.
Kadıköy Belediyesi’nin 32. sizin ise ikinci görev yılınız. Bu iki yıl nasıl geçti?
Bu iki yılı genel olarak mı değerlendireceğiz, yoksa kendi çalışmalarımız açısından mı değerlendireceğiz? İlk önce bunun cevabını vermek gerekiyor. Bu iki yılın olumlu ve olumsuz yanlarına bakıp, cevabı da ona göre vermek gerekiyor diye düşünüyorum. Son iki yıl içinde biri yerel, biri Cumhurbaşkanlığı olmak üzere iki de genel seçim geçirdik. 7 Haziran seçimlerinde sonra yaşanılan olumsuz süreci düşündüğümüzde çok da iyi bir yıl geçirdiğimizi söyleyemem. Neredeyse her gün askerlerimiz şehit oluyor, insanlar kasabalarını terk ediyor. Ülkenin bir kısmında resmen iç savaş yaşanıyor. Ülke genelinde bunlar yaşanırken, son iki yılda Kadıköy Belediyesi bütün çalışanlarıyla çok yoğun emek harcayarak projelerini hayata geçirmeyi başardı. Sözünü verdiğimiz 52 projenin tamamına yakını tamamladık. Bu bizim için bir başarı. Ama ülkenin geldiği nokta konusunda başarılı olduğumuzu söylemem mümkün değil. İnsanlar kendilerini güvende hissetmiyor. Yani bizim Kadıköy’de başarılı olmamız ülkede bunca sorun ve sıkıntı varken tek başına bir anlam ifade etmiyor. Siyasetin görevi vatandaşların sorunlarına çözüm aramak ve onların hayatını kolaylaştırmak olmalı.
Ülke genelinde yaşanan olumsuzluklar Kadıköy’e nasıl yansıdı?
Kadıköy’deki yurttaşlar da mahallerindeki sorunların çözülmesini istiyor. Kentsel dönüşümden kaynaklanan problemlerinden tutun da tarihi değerlerin ve doğanın korunmasını talep ediyor. Kısacası vatandaş, yereldeki sorunları konuşmak istiyor. Ama Kadıköylüler de sabah radyolarını ve televizyonlarını açtığı zaman olumsuz haberlerden etkileniyor. Kadıköylüler çevresine ve ülkedeki sorunlara duyarlı. Kendini güvende hissetmek istiyor. Güvenlik güçlerimizin şehit olmasından çok rahatsızlık duyuyorlar. İnsanlar soruyor: “Neden 7 Haziran’dan önce çatışmalı bir ortam yoktu da şimdi böyle bir döneme girdik.” Ülkedeki diğer vatandaşlar gibi Kadıköylüler de sokakta kendisini maalesef huzurlu hissetmiyor.

“VATANDAŞIN KATILIMI SAĞLANMALI”
Geçtiğimiz yıl Kadıköy, Kalamış Yat Limanı’na otel ve Moda’ya cami inşaatı ile gündeme geldi. Bunun dışında Haydarpaşa Garı ile ilgili de sürekli alınan kararlar vardı. Siz sıklıkla merkezi hükümetin yerel için doğru kararlar veremeyeceğini ifade ediyorsunuz. Sizce yerel yönetim nasıl olmalı?

Bence yerel yönetimler güçlü olmalı. Yerelin güçlendirilerek vatandaşların siyasete aktif olarak katılmaları sağlanmalı. İnsanlar siyasete aktif olarak katılmadığında merkezi sistemler güçlenmeye, bu da diktatörlük rejimlerinin oluşmasına neden oluyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yerel siyasetçilerin de güçlenmesi anlamına geliyor. Siyasi alandaki aktörlerin artması, katılımcı ve paylaşımcı modellerin oluşmasına vesile olur. Ortak düşünce ve ortak hareket etme olanakları artar.
Peki, yerel yönetim ve yerel siyaset nasıl güçlendirilir?
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi mahallelerden başlar. Vatandaşların kendi alanlarıyla ilgili karar vermesi sağlanırsa, yerel yönetimlerin güçlenmesi mümkün olabilir. Eğitim ve sağlık alanında yerel yönetimlerin söz sahibi olması gerekiyor. Örneğin biz yerel yönetim olarak okulların sadece bakım, onarım işlerini yapıyoruz. Ama eğitimin içeriğine dair katkı ve önerilerimiz sorulmuyor. Aynı yaklaşım sağlık alanında da geçerli. Kadıköy Belediyesi olarak Alzheimer Gündüz Bakım Evi, Gençlik Sanat Merkezi ve Karikatür Evi kuruyoruz. Vatandaşların ihtiyaçlarına göre proje üretiyoruz. Bu projeler yerel yönetimin esas amaçları arasına konulsa ve bu projelere bütçe ayrılsa daha nitelikli hizmetlerin alındığı bir Kadıköy görebiliriz.
Yerelde siyaset yapan politikacıların bütünü kapsayacak politika üretmesi için ne yapılmalı?
Siyasetçi kim? Önce bu soruyu sormak gerekir. Herkes siyaset konuşuyor. Parlamentoda 550 milletvekili var ama sorunlar bitmiyor. Bence Türkiye’de siyasetçi eksikliği var. Siyasi partiler birer okul gibi olmalı. Yönetme hakkını kullanmak isteyen vatandaşlar siyasi partiye girerek vatandaşların sorunlarını çözmeye çalışmalı. Siyasetçi belirli kalıpların içinde kalmayan, her soruna farklı ve doğru çözümler sunan kişidir. Yereldeki siyasetçiler de kamuyu tanıyarak işe başlamalı.

Göreve geldiğinizde nasıl bir yol izlemeyi düşünüyordunuz, iki yol sonra bu yolun neresindesiniz?
Kadıköylülerin yönetim süreçlerine katıldığı bir yerel yönetim modelini hayata geçirmek için yola çıktık. Bu düşüncenin temelinde yatan şey insanların nasıl bir ilçede yaşamak istediklerini ortaya çıkartmak ve buna göre politikalar belirlemekti. Stratejik planda tam da bunu yaptık. Mahallelerimizde ortaya çıkan sorunlar ve talepleri vatandaşlarla masaya oturarak çözmeyi seçtik. Kendi çalışanlarımızla da aynı yöntemi seçtik. Her birimin kendi içinde tartışmasını ve birimler arası yatay ilişkilerin gerçekleşmesini sağladık. Katılımcı bir yönetim modelini benimseyip bunu hayata geçirmek çok kolay değil. Bu anlayışa ve yönteme direnç gösterenler olacak. Çünkü yıllardır kamu da oluşan bir alışkanlık var; kamu kaynaklarının bitmez tükenmez olduğunu ve kendi kişisel çıkarları için kullanılmasını düşünen bir kesim var. Türkiye yolsuzluk konusunda dünyada ilk sıralarda. Yolsuzluğun ortadan kalkması gerekiyor. Yani kamunun zenginleşme aracı değil, vatandaşa hizmet aracına dönüşmesi gerekiyor. “Siyasetçidir çalar, yapar. Bu haktır” diye bir şey yok. “Çalıyor ama çalışıyor” diye bir şey de yok. Bunların hepsi ahlaksızca düşünceler.

“BELEDİYEYE AİT KONUTLAR OLMALI”
Vatandaşlar Kadıköy'ün geneli ve Tarihi Çarşı’daki dükkân kiralarının artmasından şikâyetçi. Çoğu esnaf da böyle giderse kepenk kapatacağını söylüyor. Kadıköy Belediyesi’nin kısa vadede kira artışlarına müdahale etmesi mümkün mü, nasıl bir çözüm bulunmalı?

Özel mülklerdeki kiraların artmasına yönelik bir müdahalemiz mümkün değil. Elimizdeki yetkililer dâhilinde bölgedeki dükkânların fonksiyonlarını güçlendirebiliriz. Kısa vadede kiraların artmasına engel olamayız ama uzun vadede çeşitli projelerle bu soruna çözüm bulabiliriz. Belediyelerin elinde kamuya ait mülklerin olması gerekir. Hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hem de Kadıköy Belediyesi’nin en az iki yüz bin konutu olmalıydı. Viyana’daki konutların yüzde yirmi beşi Viyana Belediyesi’ne ait. Ama bu yeni bir şey değil 1920’li yıllardan planlayarak bunu başardılar. Kadıköy’de buna benzer konut projesini gerçekleştirmek için büyük arazi de yok. Ancak ben kişisel olarak böyle bir projenin oluşturulmasından yanayım.

“UMUTLARINI KAYBETMESİNLER”
Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ülkemiz zor günlerden geçiyor ancak umudumuzu kaybetmemeliyiz. Yaşanan olumsuzluklara alışmadan, kanıksamadan bu sorunların üstesinden geleceğimize inanmalıyız. İyi niyetimizi sağduyumuzu kaybetmeden yaşamaya, üretmeye devam edeceğiz.

 

ARŞİV