Bahçeli evlerin semti Koşuyolu

Koşuyolu sakinleri ve uzmanlar, mahallenin tarihini, kentsel dokusunu ve değişimle beraber yaşanan sorunları tartıştı

02 Mayıs 2019 - 08:44

Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Koşuyolu Çevre Gönüllüleri ve Mahalle Yaşam Dayanışma Derneği  27 Nisan  Cumartesi  günü “Korunması Gereken Değer : Koşuyolu” başlıklı bir panel düzenledi. Kazım İşmen Anadolu Lisesi’nde düzenlenen panelde Koşuyolu’nun tarihi, kentsel ve sosyal dokusu ile günümüzde karşı karşıya kaldığı sorunlar tartışıldı.

Açılış konuşmaları ile başlayan panelin birinci oturumunda Prof. Dr Hasan Şener-Doç. Dr Dilek Yıldız, şehir plancıları Nilgün Canatar ve Dr. Kıvanç Kutluca Koşuyolu’nun yapısal değişimlerine dair sunumlar gerçekleştirdi. İkinci oturumda ise Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, mahallenin demografik yapısı hakkında bilgi verdi. Koşuyolu sakini olan yazar  Nükhet Eren “1950’lerden Bugüne Koşuyolulu Olmak”  sunumunu yaptı. Panelin son oturumunda ise Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu, çevre mühendisi Ozan Devrim Yay  ve makina mühendisi Remzi Çelik Koşuyolu’ndaki ulaşım sorununu ve hava kirliliğini tartıştı.

MAHALLENİN DEĞİŞİMİ

Koşuyolu için Mimarlar Odası’nın kapsamlı bir çalışma yaptığını ifade eden Prof. Dr Hasan Şener, semtin İstanbul’un değişiminden nasibini aldığını söyledi.

Şener’den sonra söz alan Doç. Dr. Dilek Yıldız da Koşuyolu evlerinin Levent’teki evlerle çok benzer olduğunu ifade ederek,  “Edindiğimiz bilgilere göre; Boğaziçi Köprüsü’nün açılmasıyla arsa değerlerinde bir artış yaşanıyor. 80’lerden sonra yaşam şekli ve mahallelinin kullanım alışkanlıkları değişiyor. Koşuyolu sakinleri çağdaş kentsel koşullarına ulaşmaya çalışıyorlar. 90’lardan sonra imar artışı semtin dokusunu değiştiriyor. Çok katlı evlere izin verildikçe ağaçların sayısı azalıyor.” dedi.

Üstten alınan kararlarla Kadıköy’deki kamusal alanlara müdahale edildiğini söyleyen Dr. Kıvanç Kutluca, kamusal açık alanları geri kazanmak için mahalle sakinlerinin baskı yapması gerektiğini vurguladı. Kutluca konuşmasına şöyle devam etti: “Koşuyolu’nda kadınlara yönelik hizmetlerin olduğunu söylemek mümkün. Yaşlı nüfusta da şanslı bir ilçe. Yeşil alanlar konusuna  gelirsek 7 park var. Koşuyolu Mahallesi çok da problemli gözükmüyor ama hiç problem yok değil. Benim gözlemime göre yenilikçi ve ekolojik çalışmalar yapılmalı.”

Şehir plancısı Nilgün Canatar da Koşuyolu’ndaki imar planları ve kamusal mekanlar hakkında bilgi verdi.

KÖŞKLERİN YERİNİ APARTMANLAR ALMIŞ

Koşuyolu’ndaki sivil toplum örgütlerinin ve çevre gönüllülerinin çok fazla olduğunu ifade eden yazar Nükhet Eren de “Bu da aslında Koşuyolu sakini olmanın bir niteliği.” dedi. 1950 yılından önce Koşuyolu’nda çok fazla köşkün olduğunu söyleyen Eren, “ Bu bölgede yaşayan Emin Bey ile görüşmüştüm. Onun aktardığına göre buraya gelenlerin çoğu göçmenlermiş ve  bahçıvanlık, çiftçilik yapmışlar. O yıllarda tabii çok fazla boş alan vardı. Göçmelerin bir kısmı da varlıklı aileler olmuşlar. Birçok köşkün yerine apartmanlar yapılmış.” şeklinde konuştu.

“DEĞİŞİM BASKISI VAR”

Koşuyolu’nun tarımsal faaliyetlerin yapıldığı bir mahalle olduğunu ifade eden Prof. Dr.  Hatice Kurtuluş da şu noktalara değindi: “İstanbul’da 80’li yıllarda kadar oluşan bir sınıfsal coğrafya var. Bazı bölgeler yerleşime açılıyor. Mekânsal rekabetin içinde farklı sınıflar yer alıyor. 1950’li yıllarda dar gelirli ailelerin ihtiyacı karşılamak amacıyla yapılan bir örneği Koşuyolu evleridir. Ama günümüzde mahalle üzerinde değişim baskısı var ve bu baskı emekçi sınıfların kazanımlarını kaybetmesi anlamına geliyor. Kentin içinde arazi stoku bitmek üzere ve konut yapacak arazi kalmadı. Kentin çok dışında ulaşım problemleri olan tarım alanlarına yeni konut projeleri yapılıyor. Kentin içi boşalıyor. Bu neden önemli? Buradan oralara göç başladığı için kentin hafızası da taşınmaya başlıyor. Koşuyolu için de bu geçerli.”

“SAĞLIKLI HAVA SOLUMUYORUZ”

Panelin son oturumunda konuşan Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu ise Avrasya Tüneli’nden sonra bölgedeki trafiğin arttığını ifade ederek, toplu taşıma araçlarının kullanılmasının teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Hava kalitesi hakkında  sağlıklı veri almanın güç olduğunu söyleyen Ozan Devrim Yay da “Selimiye istasyonundaki verileri indirdim ve DSÖ’nün verilerine göre sağlıklı hava solumuyoruz.” diye konuştu.  

“Partikül maddelerin oranlarını göremiyoruz” uyarısını yapan Remzi Çelik ise “ Beton parçaları suyla beraber ciğerlerimize yapışıyor. Beton santrallerinin 15 yıldır içinde yaşıyoruz.” diye konuştu.

Panel katılımcıların da katıldığı forum bölümüyle tamamlandı.


ARŞİV