Binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi için hayata geçirilen kentsel dönüşüm, birçok problemi de beraberinde getiriyor. Bunlardan en büyüğü hiç şüphesiz bahçelerin ve yeşil alanların giderek azalması. Özellikle arsa payı fazla olan binalar, kentsel dönüşüm ile beraber bahçelerini ve ağaçlarını kaybediyor. Yenileme sonrası daire sayıları artıyor, buna paralel olarak ikamet edecek insan sayısında da artış oluyor. Tüm bu sorunları, Kadıköy’de kentsel dönüşüm sonrası yenilenmiş binalarda ikamet eden Fikret Tüzün ve Talip Dursun ile konuştuk.
“ESKİ SOKAKLARIMIZI ÖZLÜYORUZ”
46 yıldır Kadıköy’de ikamet eden Fikret Tüzün, kentsel dönüşüm sonrası yenilenmiş bir binada oturuyor. Kadıköy için kentsel dönüşüm politikasını değerlendiren Tüzün, “Bilindiği üzere 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası tüm Türkiye için çıkarılmış, riskli alan ve yapıların dönüştürülmesini amaçlayan bir yasadır. Kentsel dönüşümde amaçlanan, depremden zarar görmeyecek sağlam binaların yapılabilmesi ve bölge halkının yaşam standartlarının yükseltilmesidir. Burada ticari kârdan ve ranttan söz edilemez. Ancak Kadıköy gibi arsa değeri çok yüksek olan bir ilçede müteahhit firmaları ticari kazancı görmüş ve önceliği Kadıköy’e vermişlerdir. Yasada öngörülen ve öncelik verilen kaçak, ruhsatsız, iskansız binalar ve gecekondular yerine Kadıköy’deki ruhsatlı ve iskanlı binalar yıkılıp yerine yine ruhsatlı ve iskanlı binalar yapılmıştır. Fikirtepe’nin durumu ortadadır. Şu an oturduğum sokaktaki binaların büyük çoğunluğu kentsel dönüşümle yenilendi. Yeni deprem yönetmeliğine uygun standartlarda yapılan binalarımızın daha güvenli olduğunu düşünerek yaşamaya devam ediyoruz. 2014 yılından önce 3-4 katlı binaların olduğu bahçeli, bol çiçekli, kocaman ağaçların olduğu sokakları aramıyor değiliz. Şimdi 11-15 katlı binalarımız, parke taşlı otoparklarımız, toprak alan azlığı nedeniyle küçücük çimen alanlarımız ile büyük saksılarda ağaç fidanlarımız var. Belki depremden kendimizi koruduk ama eski sokaklarımızı özlüyoruz” dedi.
Tüzün, “Kentsel dönüşümün beraberinde getirdiği sorunlardan biri de nüfusa olan etkisidir. Şöyle ki 20 daireli bir bina yıkıldığında yerine 30 dairelik bir bina yapılabiliyor. Kadıköy’de kentsel dönüşüme giden bina sayısı düşünüldüğünde ilave daireler ve buralarda ikamet edecek insan sayısında da hemen hemen %50 oranında artacaktır. Hatta sosyolojik olarak demografik yapıda bile değişiklikler olabileceği düşünülebilir. Nitekim Kadıköy böyle bir nüfus artışı yaşamaya başlamıştır. 2014 ve daha önceki yıllarda çocukların bisiklete bindiği, koşturabildiği sokaklarda bugün araç trafiği oluşmaktadır. Sessiz ve sakin bir sokakta hem insan hareketliliği hem de araç ve gürültü kirliliği artmıştır” diye konuştu.
“YEŞİLİ KORUYAN PROJELER DESTEKLENEBİLİRDİ”
Daha iyi planlanmış projelerin Kadıköy’e daha büyük katkı sağlayabileceğini söyleyen Tüzün, “Parsel bazlı projeler yerine birleştirilmiş parseller ve hatta ada bazında çevreyi, alt ve üst yapıyı, yeşili koruyan projeler desteklenebilirdi. Ama Fikirtepe örneği olacaksa bu halimize şükretmeliyiz. Merkezi idare tarafından TOKİ eliyle bu işlerin yapılabileceğine de inanmıyorum. Örnekler ortada. Belki yerel yönetimlerin işin içinde olacağı, kat maliklerinin çok uygun ve çok uzun vadeli kredilerle destekleneceği, çok daha az müteahhid payı ile kent planlayıcılarının oluşturacakları projeler hayata geçebilseydi daha yeşil bir Kadıköy olabilirdi” diyor.
“SAKSIDA ÇİÇEĞİN, YOL KENARINDAKİ YEŞİLİN ŞEHRE KATKISI YOK”
İnsanların yeşil alana ihtiyaç duyduğuna da değinen Tüzün, “Yol kenarlarındaki dikey çiçekliklerin, caddelerdeki büyük saksılar içindeki çiçek ve küçük çalılıkların, çevre yolları etrafındaki çim alanların bir şehir yaratmadaki katkısı bence neredeyse yok gibidir. Bu uygulamalar ses bariyeri oluşturmaz, havayı temizlemezler. Eğer siz yeşil bir şehir, nefes alan bir kent yaratmak istiyorsanız toprağa ekili ağaçları, parkları, ağaçlık alanları, şehir ormanlarını korumalı ve büyütmelisiniz. Ne kadar az beton dökerseniz size o kadar çok toprak alan kalır. İnsanların yeşil alanlara ne kadar ihtiyacı olduğunu doldurulmuş sahil bantlarındaki kalabalığa, çevre yolları kenarlarındaki çim alanlarda piknik yapanlara bakarak görebiliriz. Bence yerel yönetimlerin öncelikli hedefleri aktif yeşil alanlar oluşturmak olmalıdır” ifadelerini kullanıyor.
“MÜTEAHHİTLERİN İSTEDİĞİ OLUYOR”
31 yıldır Kadıköy’de yaşayan ve kentsel dönüşümle beraber yenilenmiş bir binada oturan Talip Dursun, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Binamız bundan yaklaşık 5 sene önce yenilendi. Kentsel dönüşüme gitmeden önce büyük bir bahçemiz vardı fakat bina çok eskiydi. Depreme dayanıklı olmadığı için mecburen müteahhite vermek durumunda kaldık. Eğer depreme dayanıklı olsaydı, bahçeli ve yeşillikli olan binamızda oturmayı tercih ederdik. Kadıköy’de çok fazla eski bina var. Binaların temeli sağlam olmadığı için sadece güçlendirme yapmak yeterli olmuyor. Binadaki ev sahipleri olarak kendi imkânlarımızla yenileme yapmamız mümkün değil. Mecburen müteahhit ile anlaşmak zorunda kalıyoruz. O da kendine rant sağlayabilmek için bu işe giriyor. Bir şekilde müteahhitlerin istediği oluyor desek yanlış olmaz. Çünkü insanlar eski ve depreme dayanıksız binalarda oturmak istemiyorlar. Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşıyorum. Eski ve yeni karşılaştırması yapmam gerekirse Kadıköy’de yeşil alanların ciddi derecede azaldığını söyleyebilirim. Sadece bizim binamız değil, yeni yapılan bütün binalarda bahçelerin yok edildiğini görüyoruz. Bu, Kadıköy’ün en büyük sorunlarından biri maalesef.”