Bir Yıldırım Harbi: 30 Ağustos

Büyük Zafer’in 102’nci yıl dönümünde Caddebostan Kültür Merkezi’nde Kadıköylülerle biraraya gelen İlber Ortaylı, “Şüphesiz ki 30 Ağustos’tan sonra, Türkiye kuruldu. 13 günde bitti bu savaş. Atatürk bile 15 gün söylemiş, demek ki ‘iki gün yanıldım’ demiş. Çok çabuk bitti, bu bir Yıldırım Harbi’dir” dedi

02 Eylül 2024 - 12:52

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102’nci yıl dönümünde Prof. Dr. İlber Ortaylı ‘Büyük Zaferin Yıl Dönümünde Büyük Buluşma’ başlıklı söyleşiyle Kadıköylülerle bir araya geldi.  Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) gerçekleşen söyleşinin moderatörlüğünü Kadıköy Belediyesi Kültür Müdürü Ömür Kurt üstlenirken, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı ile eşi Nihal Kösedağı dinleyiciler arasındaydı. 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI

İlber Ortaylı konuşmasının başında, Osmanlı İmparatorluğu’nun 18’inci yüzyıldan itibaren dünyadaki savaş teknolojisini takip edemediğini ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dağılan çok uluslu imparatorluğun sadece o olmadığını, Rusya ile Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun da yıkıldığını kaydetti. Osmanlı’nın savaşa mecburen girdiğini söyleyen Ortaylı, “Bir şeye güvenemiyorlar sadece; orduyu, askeri iyi tanımıyorlar. Milletin tahammül gücünü Genel Kurmay’ın başındakiler anlamıyor. Enver Paşa iyi bir komutan, iyi bir askerdir, iyi yetişmiş bir adamdır, üç dört lisan bilir” şeklinde konuştu. Osmanlı ordusunda çok iyi bir takım askerin olduğunu altını çizen Ortaylı, “Bunlar Esat Paşa, Mustafa Kemal Bey, Kazım Karabekir Bey, Fethi Bey. Diyorlar ki ‘Bizim harbe girmemize lüzum yok, seçeceğimiz taraf yok. Biz bekleyelim, geç girelim işi kurtarabiliriz. Girmemize de lüzum yok, durumumuz da yok’ yani bu harp iyi bir sonuç getirmeyecek diyorlar. Tabi bunlar dinlenmedi” dedi. 

TARİHTE TÜRK ORDUSU KUVVETİ

İlber Ortaylı Birinci Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’nun durumunu şöyle anlattı: “1918’de küstah bir kuvvet imparatorluğu yok etmek istiyor, bu çok açık. Bölgeleri dağıtmak istiyor, hatta İngilizler İtalya’ya vaat ettikleri bölgeyi Yunanlara verdiler. Bu bir kavga konusu oldu, Muğla ve Antalya için. Bu kuvvetlerin arasında bir anlaşmazlık başlıyor. Tabii tüm bu durumun içerisinde bir tek şey ortaya çıkıyor, bütün yasaklamalara rağmen ordumuz ayakta. Onun için ‘Türk Ordusu’ diye bir kuvvet var tarihte bunu bilmemiz lazım. Bu değişmeyen bir şeydir, değiştirmeye kalkıyorlar, baskın bir unsuru yok etmeye kalkıyorlar. Bugün herkes buna uğraşıyor”.

İşgal döneminde çavuş gibi eğitimli askerlerin halkı eğittiğini belirten Ortaylı, “Çok önemli bir nokta var. Bu ordu nasıl giyinecek, ne yapacaklar? Sanmayın ki Sakarya Savaşı’na kadar bize Sovyetler Ordusu yağdırıyordu. Öyle bir şey yok. Siz dört yıllık İstiklal Savaşı’nı üç haftalık futbol maçına benzetemezsiniz” şeklinde konuştu. 

KURTULUŞ SAVAŞINDA ASKERİ TARİH BİLMENİN ÖNEMİ

İstiklal Savaşı’ndaki Türk Ordusu’nun en önemli unsurunun ‘düzen’ olduğunun ortaya çıktığının altını çizen İlber Ortaylı konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Ankara Mütaalası’nda sonra Fransa bizimle anlaştı. Çünkü Sakarya Cenk’i gösterdi ki 21 gün 21 gece Ağustos ile Eylül arasında Polatlı’da savaşmak ve Yunanistan karşısında tutunup onları geriye atmak büyük bir başarı. Metot şudur; Roma Ordularında ‘geri çekilmek’ diye bir laf vardır. Türkler bunu yapmazdı, hemen dağılırlardı Viyana’da ve Balkanlar’da öyle oldu. Atatürk, askeri tarihi çok iyi biliyordu ve bu sırf ona has değildi. Büyük kurmayların hepsi bilirdi, ama Atatürk, Hanibal’ı ve Timur’u özellikle çok iyi biliyor. Bu bilgileri de ‘Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ diyerek test etti. Atatürk’ün getirdiği sistem bu. İnönü’nden beri gerileye gerileye Sakarya’ya geliyor. Ondan sonra iş bitti, Sakarya Savaşı’ndan sonra iç ve dış itibar arttı. Paris’te bile temsilcilik açtık, bu pek bilinmez.”

Ortaylı, “Şüphesiz ki 30 Ağustos’tan sonra, Türkiye kuruldu. 13 günde bitti bu savaş. Atatürk bile 15 gün söylemiş, demek ki ‘iki gün yanıldım’ demiş. Çok çabuk bitti, bu bir yıldırım harbidir” şeklinde konuştu. 

Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya konuşmasının ardından kendisine çiçeğini ve Tema Vakfı’na adına bağışladıkları fidanların belgesini takdim etti. 


 


ARŞİV