Birileri nefret etti, birileri öldü!

Nefret suçlarını acı hikâyelerle anlatan “Biz de İnsanız Yavrum Ya!” kitabı, okuyanları nefretle yüzleşmeye çağırıyor

21 Ocak 2015 - 13:49
Gökçe UYGUN

Esasen bir ‘nefret cinayetinin hedefi olan Hrant Dink’in katledilişinin 8. yılında, sizleri nefret suçlarına dair bir kitapla tanıştırmak istiyoruz; “Biz de İnsanız Yavrum Ya!”
Alt başlığı “Nefret Suçları: Vakalar, Tanıklıklar” olan kitap, aslında gazeteci-yazar Esra Açıkgöz ve akademisyen Hakan Alp’in “Nefret” adlı belgeselinin kitaplaştırılmış hali. Açıkgöz ve Alp, İletişim Yayınları’ndan çıkan bu kitapta, kimliklerine veya insani bir özelliklerine karşı nefret duyulan, bu nefretle seferber olan grupların ayrımcılığına hatta saldırısına maruz kalan insanların hikâyelerini ve bu nefretle baş etme mücadelelerini anlatıyor. 

ACI ÖYKÜLER…
Türkiye’de nefret suçları üzerine en kapsamlı sözlü tarih çalışması olan kitapta, bu alandaki çalışmalarıyla tanınan akademisyenler Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ve Prof. Dr. Melek Göregenli’nin aydınlatıcı makaleleri bulunuyor. Kitaptaki 5 şehirden 10 hikâye özetle şöyle;
Askerde öldürülen Ermeni genç Sevag Balıkçı... “Saçı uzun, lens takıyor” diye saldırıya uğrayıp öldürülen Aykut Alıcı... Cezaevlerindeki “teröristlerin” haklarını savunuyor diye linç saldırısına uğrayan avukat Behiç Aşçı... Bir protestoda panzere çıktığı için başbakanın “Kadın mıdır, kız mıdır” sözlü tacizine ve sonrasında polis şiddetine maruz kalan Dilşat Aktaş... Kuzeni askerde öldürüldüğü gün, sırf Kürt olduğu için “terörist” denilerek linç girişimine maruz kalan inşaat işçisi Fevzi Çelik... “Roman” olduğu için linç güruhlarına hedef olan Koca ailesi... Hıristiyanlığı seçtiği için ölüm tehditleri alan İhsan Özbek... Cinsel kimliğinden dolayı ağabeyi tarafından işkenceye uğrayan, öldürülmek istenen Öykü... Maraş katliamını yaşayan Sevim Polat... Bedensel engelinden ötürü ayrımcılığa uğrayan Şafak Pavey... 

NEFRETİN FARKINDA DEĞİLİZ!
Esra Açıkgöz, nefret söyleminin, ne yazık ki Türkiye’de pek çok insanın ortak olduğu ancak bunun farkında bile olmadığı bir durum olduğuna dikkat çekiyor. Hakan Alp da “Amacımız ‘öteki’ olma temelinde dışlama pratiğine maruz kalmış olabildiğince farklı kimliklere ses verebilmekti. Bu konularda atılacak en önemli adım, Nefret Suçlarının uluslararası standartlarda ceza kanunlarına girmesidir” diyor.

“BİR ROMAN NASIL YAŞAR?”
Kitaba adını veren “Biz de insanız yavrum ya!” söylemi, Roman oldukları için Manisa/Selendi’de nefret suçuna maruz kalanlardan Gülizar Özen sözleri... Özen, “72 buçuk millet varsa şu Türkiye'de, biz hiçbirini ayırmayız. Bizde ayrım yoktur çocuğum. Ama onlar ayırdı. Bir Roman nasıl yaşar? Sizin nasıl bir yaşantınız varsa biz de aynısıyız. Sen mesela okula gidiyorsan, biz de aynıyız. Askere gidiyorsan, biz de aynısıyız. Hep biriz yani. (…) Kaç kişiysek burada kanımız bir, canımız bir bizim. İşte bunu bilen yok” diyor. (2.no.lu foto kutu için)


ARŞİV