Brandweek’in açılışı Gazhane’de yapıldı

Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen, dünyanın önde gelen marka, teknoloji, iletişim, reklam liderlerini, yöneticilerini bir araya getiren Brandweek İstanbul tanıtım toplantısı Müze Gazhane’de gerçekleşti

10 Kasım 2021 - 15:11

Etkinliğin açılış günü 9 Kasım Salı öğle saatlerinde Renata Salecl ve Yekta Kopan’ın imza günü vardı. Çikolata ve mutfak atölyeleri de düzenlenirken etkinlikte İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da bir konuşma yaptı. Brandweek’in diğer etkinlikleri Zorlu PSM’de gerçekleştirilecek. 

İmamoğlu, Üsküdar’daki Validebağ Korusu’nun korunmasına yönelik tezahürat yapan katılımcılara “Kanal İstanbul’u yaptırtmayan adam, koruyu koruyamaz mı?” diye yanıt verdi ve büyük alkış aldı.

İNSAN ODAKLI YÖNETİM

İmamoğlu, “21. yüzyılda insan odaklı kent olmak” başlığıyla konuşmasını yaparken, insan odaklı kent kavramına özel vurgu yaptı: “Benim bakış açıma göre, kentlerin insan odaklı olmaması söz konusu bile olamaz. Ama işte imkansızı başarmışız ve odağında insan olmayan kentler yaratmışız. Bu nedenle, çok garip bir şey yapıyor ve kentlerin insan odaklı olması gerektiğini hatırlatmak durumunda kalıyoruz. 1990’ların ortasından sonra İstanbul’da göreve gelen yönetimler, şehrin odağını daha yüksek ranta, daha yüksek beton yapılara, daha büyük ölçekli mühendislik projelerine ve daha çılgın bir tüketim anlayışına doğru kaydırdı. Çeyrek yüzyıl boyunca İstanbul’da daha büyük proje yapma tutkusu yolunda, doğanın talan edilmesi sıradanlaştı. İnsanların hizmete kolay erişimi, hizmetin hızlı ve kolay kullanımı göz ardı edilip, yaşam alanlarından kilometrelerce uzakta gayri insani projeler inşa edildi. Oysa ki, 19. yüzyılda olduğu gibi büyük mühendislik projeleri yapılarak şehirlerdeki sorunları çözme tutkusu, çağı geçmiş bir tutkudur. Çünkü ne kadar büyük proje yaparsanız, doğada o kadar büyük tahribat yaratırsınız. İnsanları çok büyük mesafelerde yolculuk yapma mecburiyetine mahkum edersiniz. Günümüzde marifet; kentsel sorunların çözümünü büyük mühendislik projeleriyle değil, küçük mühendisliklerle, insanların katılımıyla geliştirmektir. Hele ki, çevre sorunlarının gezegenimizdeki hayatın devamını alabildiğine riskli bir evreye getirdiği süreçte, büyük projeler çevre sorununu kangren etmekten başka bir işe yaramaz.”

Vatandaşlara müşteri gözüyle bakılmaması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, “Bizim yönetim olarak temsil ettiğimiz ‘insan odaklı kent’ yaklaşımı, bizden önceki yönetimlerin bu kadim şehirde yarattığı tahribatı revize ve rehabilite etme, kentin merkezine ise duygu, düşünce ve deneyimleriyle ‘insanı yerleştirme’ arayışıdır. Benim için, insan odaklı kentin iki temel özelliği var: İnsan odaklı kent, her şeyden önce içinde yaşayan herkesin yalnızca insan olduğu için eşit ve değerli kabul edildiği kenttir. İnsan odaklı kent olmanın, bana göre ikinci koşulu; kent yönetiminde, kentin kararlarında insanların duygu, düşünce ve deneyimlerinin esas alınmasıdır” diye konuştu. 

YENİ UYGULAMA GELİYOR

İmamoğlu, 18 Kasım’da, “İstanbul Senin” uygulamasının tanıtımını yapacakları bilgisini paylaşırken bu projeyle birlikte demokratik katılımda örnek bir aşamaya geçeceklerinin müjdesini verdi: “Uygulamamız, hayatı kolaylaştırmakla kalmayacak aynı zamanda sizlerin anlık olarak yönetime katılmanıza imkan sağlayacak. Biz, aynı zamanda İstanbul’u, yeryüzünün en iddialı kentlerinden biri olarak kabul ediyoruz. İstanbul, benzersiz lokasyonu, tarihinden kaynaklanan DNA’sı, insani zenginliği ve çeşitliliği ile geleceğe dönük umutlarıyla bu iddiayı fazlasıyla hak ediyor. İstanbul’da kalkınma alanında olduğu kadar; adalet, yaratıcılık ve çevre alanlarında da iddia sahibi. O nedenle biz kampanyamızda temel vizyonumuzu adil, yeşil ve yaratıcı bir İstanbul olarak tanımlamıştık. Özetlemeye çalıştığım gibi, vizyona kilitlenmiş olarak yolumuza devam ediyoruz.” 

21. yüzyılın ikinci yarısında, dijital ve fiziksel hayat deneyimlerinin çok daha fazla iç içe geçeceği öngörüsünde bulunan İmamoğlu, “Böyle bir dünyada, her şeyi bilen, kudretli yöneticiler kendilerine ancak birer mizah unsuru, birer karikatür olarak yer bulabilecekler. İnsan aklını, sağduyusunu ve onurunu hiçe sayan otoriter eğilimler, büyüyüp güçlenmek için ihtiyaç duydukları zemini yaratamayacaklar. Kentlerimiz yalnızca seçimden seçime değil, 7/24 ortak aklın hakimiyeti altında yönetilecek. Evet, ben kentlerimizi insanileştirme mücadelesini kazanacağımızdan ve bizi güzel bir geleceğin beklediğinden hiç kuşku duymuyorum. Daha da ötesi, bu büyük evrensel mücadeleye İstanbul’un ve bütün Anadolu’nun çok değerli katkılar sunacağına da yürekten inanıyorum. Yalnızca, ‘askıda fatura’ uygulamamızın bile insanlarda uyandırdığı o güzel, o soylu duyguları görmek bile bu konuda umutlu olmaya yeter” diye konuştu.

SON SÖZ ATATÜRK İÇİN

“İnsana, insanlığa ve kendinize güveninizi sakın yitirmeyin” diyen İmamoğlu, konuşmasını, ünlü şair Edip Cansever’in dizelerine yer vererek ve Mustafa Kemal Atatürk’e gönderme yaparak bitirdi:

“Bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa / Denizler bir fırtınalık görkemli / Bizse kendimizi insan olarak / Bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa… Sonsuzluğa dikilmiş tohumlarız; birbirimizin kıymetini bilelim. İnsana, insanlığa ve kendinize güveninizi sakın yitirmeyin dedik ya… O (Atatürk), hiç yitirmedi biliyorsunuz. Azim ve kararlılıkla çıktığı yolda, küllenmiş bir ülkeden ortaya koskocaman bir Cumhuriyet çıkardı. Bizim rehberimiz; o. Pusulamız; kurduğu Cumhuriyetin temel ilkeleri. Atamızı ve silah arkadaşlarını vefatının 83. yılında saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.” 


ARŞİV