Kadıköy Belediyesi Kültür Yayınları, Melike İlgün’ün Kemale Eren Kadınlar kitabının ardından “Ella ile Bella” ve “Minik Kurbak” isimli çocuk kitaplarını da okurla buluşturdu.
“Ella ile Bella” yedinci çocuk kitabınız. Biraz kitabınızdan bahsedebilir misiniz?
Ben çocuk kitaplarımda çocuklara, doğayı gözlemlemek için illaki ormana, dağa, kırlara gitmelerine gerek olmadığını, bakmasını bilirlerse doğanın bir parçasını yanı başlarında bulabileceklerini anlatmaya çalışıyorum. “Ella ile Bella” da da aynı. Deniz ile Bulut şehirde, apartmanda yaşayan iki arkadaş. Evlerine yakın bir parkta kelebek kardeşler Ella ile Bella’yı fark ediyorlar. Hikâye de sonra başlıyor. Hem kelebeklerin dünyasını tanıyor, hayatlarını gözlemliyorlar, hem de maceradan maceraya koşuyorlar.
Kitaplarınızda kullandığınız çizimlere nasıl karar veriyorsunuz, kullanılan renklerin önemi ve özellikleri bir önem taşıyor mu? Çizerle birlikte mi çalışıyorsunuz?
Ben çok şanslı bir yazarım. Çocuk kitaplarımın hepsinde çok yetenekli çizerlerle beraber çalıştım. Ne mutlu bana ki hepsi de benim yazarken kafamda canlandırdığım her şeye tam da hayal ettiğim gibi can verdiler. Kullanılan renkler ve çizimler çok önemli. Onların ruhunu okşayacak, hikâyeye girmelerini sağlayıp hayal güçlerini geliştirecek çizimler olmasını önemsiyorum.
“ÇANTALARINA, HAYAL DÜNYALARINA GİRDİM”
Çocuk kitapları yazmaya nasıl başladınız?
Ben yazarım, beş romanım ve iki tiyatro oyunum var. Aynı zamanda Müjdat Gezen Konservatuarı Yaratıcı Yazarlık Bölümü’nde yıllarca hocalık yaptım. Yazının pek çok alanında emek verdim. İki kız çocuğu annesiyim, onlar okumayı öğrenip, kendi kendilerine kitap okumaya başlayıncaya kadar yıllarca her gece uzun uzun hikayeler anlattım onlara. Çoğu o an aklıma gelen, spontane şeklinde anlattığım hikayelerdi. Bir gün dedim ki; Melike bunları niye yazmıyorsun? Sonra yazdım, ama çocuklar için yazmaya başlarken bu kadar seveceğimi, dahası bu kadar çok sevileceğimi hiç düşünmemiştim. Kızlarıma anı olsun diye başlayıp nerelere geldim, on binlerce çocuğun okul çantasına, kitaplığına, hayal dünyasına girdim. Düşündükçe çok mutlu oluyorum.
Yetişkinlere ve çocuklara kitap yazarken, ikisinin arasındaki fark nedir?
İkisi de bambaşka. Benim romanlarım yoğun araştırma isteyen, uzun uzun kurguladığım, yazarken aylarca başka hiçbir iş yapmadan derin konsantre olduğum, meselesi olan romanlar. Her roman arası yeni bir çocuk kitabı yazarak ödüllendiriyorum kendimi. Çocuk kitabı yazmak bana çok trafikli, virajlı, sürüşü zor bir yolda giderken yana sapıp kendimi çiçekli bir patikada bulmak gibi hissettiriyor.
Çocuklara doğayı yakın kılmayı amaçlayan kitaplarınız Türkiye genelinde birçok ilkokulda kaynak kitap olarak müfredata alındı. Genel olarak müfredattaki kitapların çocuklara uygun olup olmadığı ile ilgili görüşleriniz neler?
Hangi kitapların kaynak kitap olarak müfredata alınacağına o okulun yöneticileri ve öğretmenleri beraber karar veriyor. Özellikle, özel okullarda durum böyle. Dolayısıyla okulun akademik çizgisi, dünyaya bakışı, eğitim algısı ve kendini nasıl konumlandırdığı, seçtiği önerdiği kitaplara da yansıyor. “Bana hangi kitabı önerdiğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” gibi bir durum diyebiliriz.
Piyasada var olan diğer çocuk kitaplarını nasıl buluyorsunuz, size göre iyi ve kötü yanları neler? Türkiye’de çocukların kitap okumayı sevebilmeleri ve hayal dünyalarını geliştirebilmeleri için var olan kitaplarda eksiklik ya da hata görüyor musunuz?
Bu değerlendirmeyi yazar ve kitap kadar yayınevleri üzerinden de yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bazı yayınevlerinin çocuk kitaplarına bakışını özensiz buluyorum. Özellikle imla kuralları, yazım yanlışları, dilin kullanımı konusunda çok dikkatsizler. Oysa henüz okumayı öğrenen bir çocuk kitapta gördüğü yanlış yazılmış bir kelimeyi doğal olarak doğru sanabilir ve yanlış haliyle öğrenebilir. Bu nedenle yayınevlerine, editörlere bu konuda çok iş düşüyor. Şükür ki ben bu konuda şanslıyım, editörlerim alanlarında yetkin, yayın yönetmenlerimle dünya görüşüm ortak, sağlam ellerdeyim. Bir de bazı çocuk kitaplarını fazla didaktik buluyorum. Mesaj vermek elbette önemli ama, dozuna dikkat etmek lazım.
“KADIKÖYLÜ ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL BİR PROJEMİZ DAHA VAR”
Kadıköy Belediyesi ile nasıl bir iletişimiz oldu?
Hem Kadıköylü hem de yazar olunca çok da zor olmadı. Kadıköy Belediyesi Kültür Yayınları geçen yıl ilk romanım “Kemal’e Eren Kadınlar’ı” yeniden yayınladı. Hatta 24 Kasım’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikte Kadıköylü öğretmenler için imza günü yaptık. Bu yıl da çocuk kitaplarım “Kurbağa Kurbak” ve “Ella ile Bella” Kadıköy Belediyesi Kültür Yayınları Çocuk Kitapları Dizisi’nden yayınlandı. Büyük uyum ve mutlulukla beraber çalışıyoruz. Şimdi Kadıköylü çocuklar için özel bir projemiz daha var. Sanırım sonbaharda o da yayınlanır. Bir Kadıköylü olarak belediyemizin kültüre, sanata, edebiyata hepsinden önemlisi çocuklara değer vermesinden mutluyum. Bir yazar olaraksa bunu çok kıymetli buluyorum.