"Bu keşif hukuksuzdur"

Kanal İstanbul ÇED olumlu raporunun iptali için mahkemeye başvuran davacılar, keşif öncesi mahkeme heyetinin tutumu nedeniyle keşfe katılmadı. Kuzey Ormanları Savunması’ndan şehir plancısı Ayşe Yıkıcı ile konuştuk

01 Nisan 2022 - 10:26

Kanal İstanbul Projesi hakkındaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Raporu’nun iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan dava kapsamında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmişti. Yapılacak keşif öncesinde mahkeme heyeti ve taraflar, 24 Mart Perşembe günü İstanbul Bölge İdare Mahkemeleri’nde toplandı. Davacılar, keşif öncesinde itirazlarının tutanak altına alınmasını istedi. Mahkeme heyeti ise beyanların, keşiften sonra kayıt altına alınacağını belirtti. Davacılar bunun üzerine keşfe katılmayacaklarını açıkladı. Davacılar ayrıca reddi hakim talebinde bulundu.

“BU BİR KEŞİF DEĞİL”

Keşfe katılmayan ve reddi hakim talebinde bulunan davacılar İstanbul Bölge İdari Mahkemesi önünde açıklama yaptı. Türk Mühendis ve Mimarlar Odası (TMMOB) Avukatı Mehmet Horuş, "İstanbul halkı binlerce dilekçe verdi günlerce, itirazlarını sundu. İstanbul halkının iradesi yok sayılarak karar verildi. Şu an aynı şey mahkemede yapılıyor. Davacıların hiçbiri yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi vekilleri, TMMOB ve bağlı odalar, İstanbullu yurttaşlar, davacılar keşifte yok. Bu bir keşif değildir. Halkın iradesine rağmen alınmış bir işleme karşı açtığımız davada mahkeme de davacıların iradesini yok sayıyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz; Kanal İstanbul projesinin durdurulmasını talep ediyoruz. Geçen her gün tüm davacıların ve İstanbul halkının; çevre hakkının, adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına geliyor." dedi.

“TALEPLERİMİZ KABUL EDİLMEDİ”

Davacı avukatlarından Maviş Aydın da taleplerinin kabul edilmediğini söyleyerek duruşmada yaşananlar hakkında şu bilgileri verdi: “Keşfe çıkmadan önce heyete iletmek istediğimiz hususlar olduğunu, keşif yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiği yönünde taleplerimiz olduğunu bildirmek istedik. Fakat hiçbir talebimiz kabul edilmedi. Mahkeme heyeti bizce önemli hususları bildirmemize izin vermedi. Tutanak açılmasını, bu konudaki kararlarımızın talebe bağlanmasını talep ettik. Mahkeme heyeti keşif tutanağı açmadan saatlerce salonda bekletti bizi. Hiçbir talebimizi tutanağa bağlamadı. Keşifle ilgili tutanağında akşam saatlerinde açıklanacağını söyledi. Biz de avukat arkadaşlarla bu kadar usulsüz bir keşfe çıkmanın uygun olmadığını söyledik. Bu koşullarda keşfe çıkamayacağımız için mahkeme heyetini reddettik, reddi hakim talebinde bulunduk.”

“YÜRÜTMEYİ DURDURMA VERİLMELİYDİ”

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı da TMMOB Kanal İstanbul Bilim Kurulu adına açıklamalarda bulundu: “İvedi karar verilmesi gereken Kanal İstanbul’un ÇED raporudur. Henüz bu rapor askıdayken planlar çıktı. Bizim defalarca yürütmeyi durdurma kararı istememize karşın, bu heyet yürütmeyi durdurma kararını iki senedir vermedi. Bu planlar askıya çıkmış, parseller oluşmuş. İnsanlar yerlerinden edilmiş. Neredeyse TOKİ'nin inşaatları başlayacakken iki sene sonra keşif yapılacak, o da usulsüz olarak yapılacak. Burada asıl olan hikâye budur. Onun için bu mahkeme heyetini reddettiğimizi, onların yerine gelenlerin bu keşiften önce yürütmeyi durdurması gerekiyor. Şimdi ÇED raporunu bir sene daha bekleriz. Bir sene sonra rapora itirazlarımız olur, bu da iki senemizi alır. Bu iki sene içinde de TOKİ binalarını diker, kalan tarım alanlarımız da perişan olur. Asıl usulsüzlük; bu ÇED davasının sonuca erdirilmeden ve yürütmeyi durdurma kararı verilmeden bugüne kadar diğer davaların önünün açılmasıdır. Yürütmeyi durdurma kararı alınmasının önemi şudur; orada geri dönüşü mümkün olmayan zararları engellemektir. Ama bu zararlar oluştu. Mahkeme heyeti, yürütmeyi durdurma kararını bu kadar geciktirmesiyle de ayrıca güvenimizi yitirdi.”

“HALKIN İRADESİ YOK SAYILIYOR”

Uzun zamandır süreci takip eden Kuzey Ormanları Savunması’ndan şehir plancısı Ayşe Yıkıcı da son gelişmeler hakkında Gazete Kadıköy’e konuştu. “Halkın iradesi yok sayılarak izin verildi bu projeye. Aynı şey şu an mahkemede yapılmaya çalışılıyor.” diyen Yıkıcı, “Mahkeme, teknik ekibi ile birlikte turistik gezi yapıyor. İstanbul halkı binlerce dilekçeyle bu ÇED kararına itiraz etti, itirazlar yok sayıldı. Şimdi de mahkeme İstanbul halkının iradesini yok sayıyor. Bu suça ortak olmayacağımızı belirttik, bu keşif hukuksuzdur.” dedi.

“Reddi hakim talebinde bulunduğumuz için mahkeme heyeti ve keşif yok hükmünde.” diyen Yıkıcı, şu bilgileri paylaştı: “Şu anda bilirkişi keşfi bir şey değiştirmez aslında. Bu projeye evet diyecek, doğru diyecek bilirkişiyi zor buldukları için 3-4 kere keşif heyeti değişti. Bu durumda bu keşif ekibinden nasıl bir rapor geleceği aslında malumunuzdur. Bilimden, halktan, kamu yararından yana bir rapor gelecekse her türlü bu ÇED raporunun ve beraberinde işleme konmuş tüm kademe planların iptal edilmesini ifade eden bir rapor gelmesi gerekiyor. ÇED raporunun altında 200 bilim insanın imzası olduğuna dair bir bilgi dolaşıyor. Ancak biz daha o 200 kişiden birinin kim olduğunu bulamadık. Kopyala yapıştır sistemi ile standart raporlardan alıntılardan oluşan bir rapor. Bilimsel değerlendirmelerin yapılmadığı bir rapor. Hazırlayan şirket de tüm iktidar projelerinde adı geçen ve raporları hazırlayan bir şirket. Neresinden baksanız yandaş rantı üretmeye odaklanmış bir proje.”

“İMAR KANUNUNA AYKIRI”

Projenin hayata geçirilmesi durumunda İstanbul’un son tarım alanlarının ve su kaynaklarının yok olacağı uyarısında bulunan Yıkıcı, şöyle devam etti: “Kuzey Ormanları orman bütünlüğü parçalanmış, habitat ve yaban hayat bölünmesi gerçekleşmiş olacak. Tüm kademe planları onaylandı. Bu planlara da ÇED raporuna dava açan tüm kurum ve yurttaşlar iptal davası açtı. Bunun yanı sıra 18. madde uygulaması olan imar uygulaması da onaylandı ve yurttaşlar bu uygulamaya da itiraz ettiler. Yurttaşların parsellerinden yüzde 45 oranında kesinti yapıldı ve parselleri başka parsellerle bambaşka yerlere taşındı. Bu uygulama hem 3194 sayılı İmar Kanunu’na aykırı hem de mülkiyet hakkının gaspına yol açtı.”

 

 

 

 


ARŞİV