Kadıköy hızla dönüşürken, akademisyenlere de araştırma fırsatı sunuyor. Sadece İstanbul’daki değil, farklı şehirlerdeki üniversiteler de ilçeyi çalışmalarına sık sık konuk ediyorlar. İşte o akademisyenlerden ikisi, Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Dr. Öğretim Görevlisi Aslıhan Ece Paköz ve İstinye Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde Dr. Öğretim Üyesi Hale Sinirlioğlu.
‘“Çift Zeminli Ticari Alanlar’ Bağlamında Bağdat Caddesi’ndeki Dönüşüme Bakmak” başlıklı bir araştırma hazırlayan Paköz ve Sinirlioğlu’yla konuştuk.
Cadde boyu yürümek, arabayla turlamak, kafelerde oturmak, mağazalardan alışveriş yapmak gibi gündelik etkinlikler Bağdat Caddesi'nde hala yoğun bir şekilde yapılıyor. Pandemi sebebiyle sokağa çıkma yasaklarının olduğu zamanlarda bile bir çok kişi ekmek almak ya da köpeğini gezdirmek için yine caddeye çıkmak istedi. Cadde bu yasaklarda bile yoğundu. Yani Bağdat Caddesi bugün hala bir sosyalleşme mekanı, çok daha yoğun ama çok da farklı bir biçimde. Zaman içerisinde cadde hem fiziksel olarak dönüştü, hem de kullanıcıları ve kullanım şekilleri değişti. Eskiden aynı bölgenin birbirini tanıyan insanlarının sosyalleşme mekanı iken şimdi çok daha farklı ve kozmopolit bir yüzü var. Kullanıcı sayısı arttıkça, dükkanların sayıları azaldı, boyutları büyüdü ve çeşitlilik azaldı. Aslında bizim için konunun önemi de buradan geliyor; zemin altındaki küçük ölçekli ticari hacimlerin caddede yarattığı çeşitlilik çok kıymetli.
Biz çalışmanın çerçevesini çizerken caddenin yoğun olan Caddebostan-Şaşkınbakkal arasındaki kesitini ele aldık. Güncel olan 10 tane tespit ettik. Bunlardan biri birkaç ay önce yıkıldı. Ayrıca, eskiden öyle olduğunu bildiğimiz veya biz araştırmayı yaparken dönüşümü gerçekleştirilmekte olan başka yapılar da mevcut; fakat bunları tabii çalışmaya dahil edemedik. Tüm bunlardan yola çıkarak, yakın bir geçmişe kadar sayılarının çok daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz.
CADDE’DEN AÇIK AVM’YE DOĞRU…
Bağdat Caddesi hala önemli bir alışveriş aksı, sadece şeklini değiştiriyor. Belki de güncel alışveriş alışkanlıklarına göre güncelleniyor. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi farklı kotlarda çeşitli alışveriş olanakları veren Cadde, artık tek zeminde tekil büyük mağazalar ve hatta tüm binaya yayılan tek mağaza, banka gibi işlevlerle çeşitliliğini yitiriyor. İçerdiği markalar ve yeni mağaza ölçeklerine bakınca, alışılagelmiş alışveriş caddesi olan Bağdat Caddesi’nden açık bir AVM’ye dönüştüğü konusunda bir söylem geliştirmek de mümkün.
Caddenin genel yapısı zaten diğer zenginlikleri besliyor. Cadde, bölge boyunca hala iki yanı ağaçlar ve az katlı yapılarla çevrilmiş, geniş kaldırımları olan geniş bir açık ticari aks olarak, zaten bölgede hem nefes alınan hem de çoğu ihtiyacın karşılandığı lineer (doğrusal tasarım) bir merkez. Bu gibi özellikler onu eşsiz ve zengin yapıyor. Az katlı yapılar ve geniş açık alanı ile oluşturduğu mekansal durum, ±0.00 kotunda caddedeki zemin, zemin altı ve üst kotlardaki ticari işlevlerin ve küçük pasajların algılandığı, güneş, gölge gibi farklı konfor koşullarını sağlıyor ve farklı hızlarda deneyim şansı sunuyor. Cadde üzerindeki yapıların cephelerindeki dönüşümle birlikte, caddenin zemin kotundaki deneyim zayıflıyor. Dönüşümle birlikte caddedeki çeşitliliğin azalması karşılaşmaları, etkileşimleri ve sosyal ilişkileri olumsuz olarak etkiliyor.
İstanbul’da uygulanan imar yönetmeliğine bakıldığında Bağdat Caddesi ile ilgili plan notlarında cadde üzerinde yapılacak binaların önündeki kaldırımın ±0.00 kotunda tesviye edileceği belirtiliyor. Bu, çift zeminli ticari alanlara sahip binaların dönüşüm geçirdiklerinde bu özelliklerinin yok olacağı ve sadece kaldırım kotunda ticari alanlara sahip hale geleceği anlamına geliyor.
Evet, 4-5 katlı, bahçeli yapılar yerini 10-15 katlı, bahçe yerine otoparkı olan yapılara bırakıyor. Yapıların ölçeği değişirken detaylar da kayboluyor; balkon korkuluklarındaki, apartman giriş kapılarındaki ya da cephedeki detaylar yerini düz cephelere bırakıyor. Bu detaylar, sade ama çekici özellikler. Yeni yapılar bu mimari dile sahip değil.
Bir diğer özellik olarak çoğu yeni yapıda balkon yapılmıyor. İnsanın kendini hem özel hem de kamusal mekanda hissettiği balkonların git gide ortadan kalkması zaten üzerinde tartışılan bir konu.
Caddede alışveriş yapma pratiği değişirken sosyalleşme pratiği de değişiyor. Mağazaların caddeyle ilişkisi gitgide azalıyor. Bunu hem cam yerine kapalı cephelere sahip mağazaların çoğalmasından hem de caddeyle çift zemin kotunda ilişki kuran yapıların azalmasından görebiliyoruz. Daha içe dönük bir alışveriş ve sosyalleşme pratiği ortaya çıkıyor.
Kent yaşamı sokaklar, sokak araları, bina ve sokak arasındaki ara mekanlar gibi kamusal mekanlarda yaşanır. Binalar arasındaki bu alanlarda gündelik yaşamdaki her bir karşılaşma kentsel yaşama katkıda bulunur. Bağdat Caddesi’ndeki dönüşümle caddenin zemin kotunun çoğaldığı, deneyimin arttığı ve çeşitliliğin sağlandığı kentsel deneyim gittikçe azalıyor. Kaldırım kotuyla kurulan ilişki bunun temel bir göstergesi olarak düşünülebilir. Rampalar, merdivenler, ya da bir kaç basamak bile farklı bir mekân imkânı sunarken, düz bir kaldırım kotu ve tek işlevli binalardan oluşan bir caddenin sunacağı imkan da kısıtlı olacaktır.
Dönüşüm Bağdat Caddesi’ne yeni binalar ile birlikte cephelerde, zemin kotunda, mağazalarda ve bunlarla birlikte kullanıcılarda çeşitliliğin azaldığı yeni bir görünüm getirecek. Çünkü bu yeni durum sosyal ilişkileri de etkiliyor. Başka bir deyişle mimarlık aracılığıyla sosyal ilişkiler de yeniden üretiliyor.
MODA’NIN PORTİKLERİ…
Dr. Öğretim Üyesi Aslı Paköz ve Dr. Öğretim Üyesi Hale Sinirlioğlu, İstanbul Şehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde görev yaptıkları esnada “Kadıköy, Moda Caddesi'ndeki Portiklerin Yeniden Üretimi” adlı bir makale kaleme almışlardı. ‘Üstü örtülü, önü sütunlu açık galeri’ anlamına gelen, gündelik dilde ‘kemeraltı’ olarak söylenegelen portiklerin Moda’daki varlığına odaklanan makalede, kentsel mekanda gündelik yaşamın ritminin en çok görüldüğü yerin kent merkezlerindeki çarşılar olduğu anımsatılarak, bu çalışmada 1960’lı yıllara kadar Moda Çarşısı olarak kullanılan ve daha sonra Moda Caddesi’ne dönüşmüş olan yolun üzerindeki bulunan portikler bu bakış açısıyla değerlendiriliyor.
Makaleye göre, portikler Kadıköy’de Rıhtım, Rasimpaşa ve Moda’da olmak üzere 3 ayrı bölgede yoğunlaşıyor. Söğütlüçeşme Caddesi’nde daha çok yayaların gelip geçtiği yollara dönüşmüşken, Karakolhane Caddesi’nde yayaların kullanamadığı, sokaktaki akıştan bağımsız mekanlar olarak dükkanların bir uzantısına dönüşmüş. Moda Caddesi'nin batı tarafındaki Mühürdar Karakolu Sokağı ile Neşe Sokağı arasında 20, doğu tarafındaki Ağabey Sokak ile Dr. Esat Işık Caddesi arasında 14 adet yapı portikli, yani caddede karşılıklı olarak konumlanmış toplam 34 adet yapı bulunuyor. Moda Caddesi’nde bu portikler ise hem yayalar hem de dükkan sahipleri tarafından kullanılıyor. Burada portikler, yaya yolu olduğu kadar dükkanların yarı açık oturma yeri, sokak satıcılarının iş yeri,sokak hayvanlarının barınağı ve belki daha birçok işlev üzerinden sahipleniliyor. Burada 60’lardan beri varolan portiklerden kimileri kentsel dönüşüm kapsamında yıkılıyor, yerine yine aynı şekilde portikli yapılar inşa ediliyor.
Dr. Öğretim Üyesi Aslı Paköz ve Dr. Öğretim Üyesi Hale Sinirlioğlu, “Portikli yapıların bulunduğu yerlerde bir yapı buna uymazsa tüm yaya akışına engel olur. Bu sebeple olmalı ki Moda Caddesi'ndeki portikli yapılar imar planında da portikli olarak tanımlanmış. Moda Caddesi'nde portikli yapıların bulunduğu alan, caddenin diğer yerlerinden farklılaşıyor ve portikler bulundukları alanın farklı kullanımlarına imkân veriyor. Burada Bağdat Caddesi’ndekine benzer bir durum söz konusu. İmar durumu iki bölgede de yapılardaki özgün kimliğin kaderini belirliyor. Moda Caddesi’ndeki portikler için bu bizim ele aldığımız açılardan olumlu yönde gelişiyor” diye açıklıyor.