Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından daha sık konuşulan atık yönetimindeki uygulamalar, gündemden düşmüyor. Bölge halkı, moloz yığınlarının yerleşim alanlarından uzak noktalara taşınması talebinde bulunsa da Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi’nin hazırladığı rapor mevcut moloz atığı yönetim şeklinin ve uygulamaların değişmediğini ortaya koyuyor. ÇMO üyesi mühendisler, 21-22 Nisan 2023 tarihlerinde Hatay ve Samandağ’da üç adet döküm sahası ve bir adet yerleşim yerinden olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numunesi alarak teknik incelemede bulundu. İnceleme sonucunda sekiz numunenin dördünde asbest tespit edildi. Numune alınan bütün bölgelerde ise en az bir adet asbestli malzeme bulundu.
“SAĞLIK RİSKİ VAR”
“Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen atık yönetiminde yapılan yanlış uygulamalardan dolayı bölge halkının ilerleyen yıllarda çok ciddi halk sağlığı sorunları ile karışılacağı, aynı zamanda bölgede atık kirlenmesi ile ekolojik yıkım etkisi oluşturacağı anlaşılıyor” ifadelerinin yer verildiği raporda, özellikle atık yönetiminde çalışanlar ve bölgede yaşayan insanların hiçbir şekilde kişisel koruyucu donanımları (asbestle çalışmalara uygun maske, tulum ve eldiven) kullanmadıkları ve bu insanların çok ciddi halk sağlığı riskleri ile karşı karşıya kalacakları paylaşıldı.
“YENİ BİR AFET”
Raporda, Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğe hiçbir şekilde uyulmadığı vurgulanırken, şu bilgiler paylaşıldı: “İnşaat ve yıkıntı atıklarının ayrıştırılması için planlanan döküm alanlarının teknik olarak uygun olmadığı görüldü. Çalışma yaptığımız alanlarda özellikle seçilmemesi gereken bölgelerin döküm sahasına dönüştüğü görüldü. Konutların, çadırların ve kamu kurumların (okulların, spor merkezlerinin…) yaklaşık 100 metre yakınında döküm sahaları tespit edildi. Dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgeler döküm sahası olarak tercih edildi. Bu durum bir yeni bir afetin göstergesidir. Yaptığımız incelemelerde; inşaat ve yıkıntı atıklarının taşınması, geçici depolama sahalarında ayrıştırılması ve atıkların bertaraf süreçlerinde yapılan çalışmaların neredeyse tamamının mevzuatlara uyulmadan yapıldığı tespit edildi.”
ÖNERİLER
ÇMO tarafından hazırlanan raporda şu önerilere yer verildi:
-Bölgede yaşayan insanlar ve ekolojik yaşam alanlarının korunması için; dere yataklarına, orman arazilerine, tarım arazilerine ve su kaynaklarına yakın bölgelerin döküm sahası olarak planlanmasından vazgeçilmeli.
-Deprem bölgesinde yıkımla ilgili yapılan bütün çalışmalar asbest söküm uzmanları kontrolünde ve eğitimli personel tarafından yürütülmeli. Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmeliğe ve Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğine uyulması sağlanmalı.
-Enkaz kaldırma ve atık yönetimi süreçlerinde çalışanların asbest liflerinden korunması için FFP3 maske, tulum (tyvek kategori 5/6) ve iş eldiveni kullanması sağlanmalı, denetimler yapılmalı.
-Asbest birinci sınıf kanserojen madde sınıfına giren bir malzemedir. Yapılan çalışmalar sonucunda asbeste maruz kalan insanlarda Asbestoz, Mezotelyoma, akciğer kanseri (bronşiyal karsinom), mide- bağırsak kanseri gibi hastalıklar uzun süreler sonrasında ortaya çıkıyor. Bölgede yaşayan halkın en az şekilde asbest liflerinden etkilenmesi için herkese enkaz çalışması sonlanana kadar FFP3 tipi toz maskesi verilmeli ve kullanımının sağlanması yapılmalı.
-İnşaat ve yıkıntı atıklarının taşınması, geçici depolama sahalarında ayrıştırılması ve atıkların bertaraf işlemlerinde, bilimsel teknik değerlendirmeler ve mevzuatlar dikkate alınmalı.
-Afet yönetimi yeni afetlere neden olmamalı, öncelikle halk sağlığı ve ekolojik yaşam alanlarının korunmasına özellikler dikkat edilmeli.