Çocuklar hak ararken cezalandırılıyor

İstanbul’daki eylemlerde gözaltına alınan çocuklarla ilgili veriler gizli tutuluyor. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkanı Av. Dr. Selmin Cansu Demir, “Gözaltılarla çocukların ifade özgürlüğü bastırılıyor” diyor

15 Nisan 2025 - 15:54

​Türkiye’de, İstanbul başta olmak üzere pek çok kentte yaşanan eylemlilik süreçlerinde pek çok tutuklama ve gözaltı yaşandı. Üniversiteli gençlerin tutuklanmasına tepkiler sürerken, çocuklar için de adli süreçler başlatıldı. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin verilerine göre 22–25 Mart 2025 tarihleri arasında Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ve benzeri suçlarla İstanbul’da en az 20 çocuk gözaltına alındı. Merkezi Kadıköy’de bulunan Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı (TCYOV) da konuya ilişkin bir açıklama yaparak, bu durumu eleştirdi.

Biz de, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle bu konuyu TCYOV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Dr. Selmin Cansu Demir’e sorduk.

İstanbul’daki protestolarda gözaltına alınan çocuk sayısı ile ilgili net bilgi/veri var mı?

Bizim takip edebildiğimiz kadarıyla, yalnızca İstanbul’da en az 24 çocuk gözaltına alındı. Bu bilgileri, vakfımızın iletişimde olduğu avukatlar ve barolar aracılığıyla öğrenebildik. Ne yazık ki çocuklara dair güncel, sistematik ve yaşa göre ayrıştırılmış resmi verilere ulaşmak mümkün değil. Gözaltına alınan çocukların sayısına ilişkin kamuoyuna bir açıklamanın yapılmaması, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Oysa çocuklarla ilgili her türlü müdahalede “çocuğun yüksek yararı” gözetilmeli; sürecin en başından itibaren kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesi sağlanmalı. Bu ilke yalnızca klişe bir ifade değil; Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan somut bir yükümlülük. Bu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için, veri toplanması ve bu verilerin düzenli biçimde paylaşılması şart. 

Sizin vakıf olarak bu gözaltılarla ilgili somut bir müdahaleniz var mı?

Vakfımız, çocuk adalet sisteminin onarıcı ve koruyucu yaklaşımlar temelinde işlemesi gerektiğini savunan bir kurum. Son gözaltılara dair kamuoyuna açık çağrılarımız oldu, süreci yakından takip ediyoruz. Çocuk hakları alanında çalışan avukatlar, ilgili sivil toplum örgütleri ve barolarla dayanışma içindeyiz. 

“ÇOCUKLAR BASTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”

Sizce bu çocuklar neden gözaltına alınıyor?

Çocukların protestolarda yer alması, onların hak arama biçimlerinden biri olmasına rağmen, bastırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Oysa çocukların ifade özgürlüğü ve kendilerini doğrudan ilgilendiren konularda görüşlerini iletme hakları, hem anayasal güvence altında hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle tanınmış haklardır. Gözaltı, çocukların bu haklarını kullanmalarını engelleyen, caydırıcı bir araç olarak kullanılmamalı; tam tersine, çocukların sesini duymaya, taleplerini anlamaya yönelik kapsayıcı yaklaşımlar geliştirilmeli.

Çocuk Koruma Kanunu, çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirlerin  “son çare” olduğunu söylüyor. Bu gözaltılar bu ilkeye ters mi? 

Evet, bu tür gözaltı uygulamaları açıkça “son çare ve en kısa süre” ilkesine aykırıdır. Çocuk Koruma Kanunu’na göre, özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ancak başka hiçbir yol kalmadığında ve çocuğun yüksek yararı bunu mutlak surette gerektirdiğinde uygulanabilir. 

“ÇOCUK, TEHDİT DEĞİL HAK SAHİBİ BİREY”

Kolluk ve yargı nasıl tavır almalı?

Kolluk birimleri ve yargı organları çocukla karşılaştıklarında öncelikle koruyucu ve önleyici mekanizmaları devreye sokmalı; süreci çocuk hakları temelli bir yaklaşımla, çocuğun yüksek yararını gözeterek yürütmeli. Ancak barolardan gelen açıklamalar, çocuklara yönelik uygulamalarda bu yaklaşımın çoğu zaman ihmal edildiğini, hatta çocukların kötü muameleye maruz kaldıklarını gösteriyor. Bu nedenle; kolluk ve yargı mensupları, çocuğa yönelik müdahalelerde özgürlükten yoksun bırakmayı değil, destekleyici, yönlendirici ve onarıcı alternatifleri öncelemeli. Çocuğu toplumsal bir tehdit olarak değil, hak sahibi bir birey olarak gören bir yaklaşım benimsenmeli.

Gözaltıların çocuklar üzerinde uzun vadeli etkileri neler olabilir? Vakfınız bu travmayı nasıl ele almayı planlıyor?

Gözaltı, bir çocuk için yalnızca fiziksel bir kısıtlama değil; aynı zamanda duygusal ve zihinsel bütünlüğünü örseleyen bir deneyim. Bu süreç, çocuğun kendine, çevresine ve adalet sistemine olan güvenini sarsabilir. Anksiyete, travma, sosyal geri çekilme ve güven kaybı gibi etkiler, uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Vakfımız, çocuklarla doğrudan yürüttüğü çalışmalarda psikososyal destek mekanizmalarını güçlendirmeye, dayanışma alanları oluşturmaya ve onarıcı yaklaşımlara alan açmaya önem veriyor. Aynı zamanda çocukların kendilerini ifade edebilmeleri ve güçlenebilmeleri için yaratıcı, destekleyici araçlar geliştiriyoruz.

Çocuk adaletinin onarıcı ve hak temelli ilkelere dayanması gerektiğini vurguluyorsunuz. Bu bağlamda, çocuklara yönelik hukuki süreçlerde nasıl bir reform yapılması gerek?

Çocuğun ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve adil yargılanma hakkı eksiksiz şekilde korunmalı. Gözaltı, tutuklama gibi özgürlük kısıtlayıcı müdahaleler yerine, çocuğun sürece katılımını esas alan alternatif çözüm yolları geliştirilmeli. Onarıcı adalet uygulamaları, uzlaştırma ve rehberlik destekleri güçlendirilerek çocuklara yönelen sistem, cezalandırmadan çok onarma ve destekleme odaklı hâle getirilmeli. Ayrıca, çocuklarla çalışan kolluk görevlileri, savcılar ve hâkimlerin zorunlu çocuk hakları eğitimi alması, bu alandaki kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi açısından öncelikli bir reform adımıdır. 

 “SADECE BAYRAMDA DEĞİL HER GÜN HAK SAHİBİ”

“Bu yıl 23 Nisan’ı kutlarken, çocukların yalnızca bayram günlerinde değil, her gün hak sahibi bireyler olduklarını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Çocukların kendilerini özgürce ifade edebildikleri, güvende hissedebildikleri ve karar alma süreçlerine katılabildikleri bir toplum inşa etmek tüm yetişkinlerin ortak sorumluluğu. Her çocuk; haklarının tanındığı, korunduğu ve yaşamın her alanında saygı gördüğü bir dünyada büyümeyi hak ediyor. Biz de Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı olarak, çocukların haklarına erişebildiği, kendilerini güvende ve umutlu hissedebildiği bir toplum için çalışmaya devam ediyoruz.”

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi, çocukların özgürlüklerini ve görüşlerini ifade etme haklarını güvence altına alıyor. Bu tür uygulamalar, Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine de aykırı değil mi?

Bu ihtiyaçlar yalnızca iç hukuk açısından değil, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve yükümlülükler çerçevesinde de zorunlu. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin Türkiye’ye yönelik son gözlemlerinde de açıkça belirtildiği üzere; çocuklara yönelik onarıcı adalet sisteminin yaygınlaştırılması, yargılama öncesi tutukluluğun son çare olarak uygulanması ve çocuklara özgü adli süreçlerin güçlendirilmesi gerek. Ayrıca Komite, çocuklara yönelik adli süreçlerde özgürlükten yoksun bırakmaya başvurulmaması, çocuğun mahremiyetine saygı gösterilerek veri toplanması ve kamuya açık hale getirilmesi, adalet ve sosyal hizmet alanlarının koordinasyon içinde çalışması gibi pek çok alanda Türkiye’ye özel tavsiyelerde bulundu. Bu tavsiyelerin uygulanması, sadece çocukların korunması açısından değil, hak temelli ve adil bir çocuk adalet sisteminin kurulması açısından da kritik önem taşıyor. 

 


ARŞİV