Çocukluk çağında ihmal ve istismar

Çocukluk çağında, duygusal istismarın endişe verici derece de yaygın olduğunu ve her 3 kişiden 1’inin bir tür duygusal istismara maruz kaldığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Dr. Çiğdem Koşe, bu tür istismara maruz kalan kişilerde daha fazla seviyede depresyon, anksiyete, stres, yeme bozukluğu ve bağlanma sorunu görüldüğünü söyledi

23 Kasım 2023 - 22:26

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü için Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) Uzman Klinik Psikolog Dr. Çiğdem Koşe tarafından ‘Çocukluk Çağı Duygusal İhmal ve İstismar’ konulu sağlık semineri gerçekleşti. Çocukluk çağındaki psikolojik ihmal ve istismarın, kişinin zihninde ve ruhunda kalıcı izler bıraktığını söyleyen Dr. Koşe, bu durumun çok konuşulmadığını ve bunun için farkındalığın kazanılması gerektiğini aktardı. Koşe, “Kişi, bu izleri kendinde fark edip anlayınca, bugünkü yaralarını çözebiliyor” dedi. 

ÇOCUKLUK TRAVMALARI

Erken dönem çocukluk travmaları arasında duygusal istismarın uzun vadeli sonuçlara yol açan, en zarar verici istismar türü olduğunun altını çizen Koşe, “Dünya Sağlık Örgütü; cinsel, fiziksel ve duygusal istismar olmak üzere üç temel grupta görüyor. Fiziksel istismar, psikolojik yanından dolayı da zarar veriyor, kolunuzda açılan bir yara kapanıyor ama o yaranın psikolojinize yarattığı etki yıllar boyunca devam ediyor” şeklinde konuştu. Amerikan Pediatri Akademisi’ne göre bir çocuğa yönelik psikolojik kötü muamelenin, çocuk istismarı ve ihmalinin en zorlu ve yaygın şekli olarak açıklandığını belirten Koşe, bu durumun tespit edilmesinin daha zor olduğunu ve duygusal istismarın üstü kapalı olabileceğini, doğası gereği saklanabileceğini dile getirdi. Koşe, “Fiziksel istismarda çocuğa vurulduğu zaman, çocuğun canı yanıyor, çocuğu dövmenin yanlış olduğu biliniyor. Çocuğun psikolojisine zarar verme ise fark edilmiyor, görünmüyor ve bakım veren kişi ihmal ve istismarı uyguladığını fark etmiyor” dedi. 

Klinlikte çok fazla ‘ben çocuğum için en iyisini en doğrusunu yapıyorum’ diyen anne ve babaların da oradaki ihmal ve istismarı fark etmediğini ifade eden Koşe, “Bu mümkün değil onların suçu da değil, muhtemelen onlarda aynı şeyi yaşamıştır ama biz bu sürece farkındalık yaratarak müdahale edebiliriz” şeklinde konuştu. Ebeveynlerin, aşırı beklentileri ve kontrolleri gibi bazı duygusal istismar türlerini, ileri yetiştirme yöntemi olarak kullanabildiklerini ve bu durumun çocukları etkilediğini söyleyen Koşe, “Tablet oynama süreci gibi her şeyin belli olduğu, neredeyse askeri düzende yetişen çocuk için dışarıdan bakanlar mükemmel buluyor, aile çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyor ama biz yıllar sonra klinikte bunların etkilerini görüyoruz, bu insanların hayatta ne kadar zorlandıklarını görüyoruz” dedi. Bu durumun kişileri fiziksel olarak, kronik ağrılarla da belli ettiğini dile getiren Koşe, “Bu kişilere baktığımızda çocukluk çağında aşağılanmaya, hor görülmeye maruz kalmışlar. Bu geçmeyen ağrıların çocukluk çağında yaşadığı sıkıntılar olduğunu görüyoruz” ifadelerine yer verdi. Koşe, duygusal istismara maruz kalmış kişilerin yalnızca cinsel ya da fiziksel istismara kalmış kişilere kıyasla daha fazla seviyede depresyon, anksiyete, stres, yeme bozuklukları, bağlanma sorunları ve bağımlık gibi sıkıntılar yaşadığının altını çizdi.

DUYGUSAL İHMAL

Duygusal ihmalin ilgisizlik, özsaygı ve iletişim eksikliği, ayrımcılık, sürekli eleştirme ve görmezden gelme ile olduğunu aktaran Koşe, şu şekilde konuşmasına devam etti: “Çocuğun temel duygusal ihtiyaçlarına gerektiği gibi yanıt verilmemesi, sevgi ve ilgi eksikliği, duygusal destekten mahrum bırakılması gibi durumları içerebilir. Duygusal ihmal, aile içindeki çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ebeveynlerin kendi sorunlarıyla başa çıkma, iş yoğunluğu, madde bağımlılığı, duygusal sorunlar veya çocuklarına yeterince zaman ayırmama gibi sebepler, duygusal ihmalin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durum, çocuğun duygusal bağlanma, ilişkileri geliştirme yeteneğini etkileyebilir”. 

DUYGUSAL İSTİSMAR

Duygusal istismarın ise çocuklara değersiz veya kusurlu olduklarını, sevilmediklerini, istenmediklerini gösterilmesi olduğunu aktaran Koşe aşağılama, tehdit, izolasyon, manipülasyon, şantaj, hoşgörüsüzlük, köleleştirme ve reddetme-küsme durumlarında gerçekleştiğini aktardı. Koşe, “Anne, çocuğun kontrolünden çıkmasını istemiyor, evden çıkarmıyor arkadaşlarıyla oynatmıyor çünkü kurduğu düzen bozulacak, çocuğu özgürlüğünden mahrum ediyor, o yemeğini yiyecek dersini çalışacak” dedi. 

Çocukluk çağında, duygusal istismarın endişe verici derece de yaygın olduğunu ve yapılan araştırmalar sonucunda yaklaşık her 3 kişiden 1’inin bu tür duygusal istismara maruz kaldığını söyleyen Koşe, “Sürekli sürmese de hayatının bir döneminde maruz kalmış olabilir” ifadesine yer verdi. Bu durumla ilgili toplumsal önlem alınması gerektiğini aktaran Koşe, “Toplumsal boyutta bakıldığında dizilerde hala kıskanma, engelleme ve maçoluk övülüyor. Psikolojik şiddetin övüldüğü bir toplumda yaşarken bunları anlatmak, bilmek ve fark etmek oldukça zor” dedi. Koşe, duygusal istismarın beynin yapısını değiştirdiğini ve duyguları algılayan, kontrol eden başkalarının duygularına tepki veren yerlerde farklılık ve bozulma yarattığının altını çizdi. 

AŞIRI KORUMACI EBEVEYNLER 

‘Çocuğum zorlanmasın, dersler önemli değil, o üzülmesin’ denilerek çocuğun el üzerinde tutulduğunu ve aşırı korumacılığın da bir istismar olduğunu söyleyen Koşe, “Bu durumun istismar olduğunun fark edilme oranı çok düşük, daha yeni literatüre girdi çok çalışma yapılmadı. Çünkü iyi gözüküyor, anne ve baba sürekli çocuğu düşünüyor, onu koruyor, kontrol altına alıyor” şeklinde konuştu. Bu durumun çocukta başka etkilere yol açtığını aktaran Koşe, “Muhtaç olma, dayanıklılık ve bağımsızlığın eksikliği gibi sonuçlar görülüyor ve narsistik bireyler oluyor ‘ben yaparım, her şeyi bilirim, siz bana karışamazsınız’ gibi sorunlar ortaya çıkıyor, çocuk yeterince iyi bir benlik geliştiremiyor” ifadelerine yer verdi. 

ERKEN MÜDAHALE

Erken müdahale ile çocukluk çağı psikolojik istismarın ele alınmasında kilit öneme sahip olduğunu vurgulayan Koşe, ebeveynlerin, bakıcıların ve profesyonellerin istismarın belirtileri ve etkileri konusunda eğitilmesinin önemli olduğunu söyledi. Koşe, “Sağlıklı ebeveyn çocuk ilişkilerini teşvik eden ve mağdurlara destek sağlayan programların geliştirilmesi ve uygulanması, istismar döngüsünün kırılmasına ve çocuklar için güvenli ve besleyici bir ortam yaratılmasına yardımcı olabilir” dedi. Devamında bu durumun okulda zorbalık olarak çıktığını dile getiren Koşe, “Biz okuldaki zorba çocuğa biz zavallı çocuk diye bakıyoruz, ailesinde ne zorbalık gördü ki okulda uyguluyor. Bu durum okulda, duygusal ilişkilerde, arkadaşlık ilişkilerinde tekrarlaya tekrarlaya ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.

NE YAPMALIYIZ?

Koşe konuşmasına şöyle devam etti: “Benim gördüğüm; durmak, düşünmek, yardım almak, konuşmak, sormak, vakit ayırmak, alan açmak, sorun yaşandığını görmek ve kabul etmek bu iş çok zor. Aynı yaştaki çocukların aileleri ile konuşmak, çocuksuz bir arkadaşınızla da konuşabilirsiniz, fikir alabilirsiniz ‘ben böyle bir sorun yaşıyorum’ diye sorabilirsiniz. Ben çocuğuma ‘ihmal ve istismar uyguluyor muyum, aşırı korumacı mıyım, hakkını yedim mi, bugün bağırdım bir şey olacak mı’ diye her gün düşünüyorum. Ne yaparsanız yapın çocuk büyüyor, ama içindeki yaralarla. Ayrıca bu yaraların olmaması ve zorluk yaşamaması imkânsız. Bir ebeveyn olarak farkındalık yaratabiliriz, konuşabiliriz, düşünebiliriz. Bana ancak böyle en doğru haline getirilebilir gibi geliyor”.

 


ARŞİV