Otuz yılı aşan bir süredir tanıdığım, arkadaşım, dostum, abim, komşum, bir dönem mesai arkadaşım Hurşit Arslan’ı 18.11.2020 günü saat 16.00 sularında 67 yaşında kaybettik. Covid -19 virüsü onu da binlerce kurbanı gibi aramızdan koparıp aldı. Yaklaşık 15 gün gibi bir sürede o güler yüzlü adam gözümüzün önünde kayıp gitti bu dünyadan. Ve biz hiçbir şey yapamamanın çaresizliğiyle çok üzüldük, kederlendik, eksildik.
COVID AİLECEK YAKALADI
Önce eşi ve kayınvalidesinin testleri pozitif çıktı. Onlar aynı binada ayrı bir dairede karantinaya girdi. Bir süre sonra kendisinde de belirtiler çıktı. Yapılan test sonucunun da pozitif olduğu anlaşıldı.
Hemen girişin üstünde bulunan dairesinde, onun için de karantina günleri başladı. İlk andan itibaren telefonla görüşmeye başladık. Sonrasında ara ara biz bahçede, o balkonda sohbet ediyorduk. Site görevlileri, komşular elinden geleni yapıyor, kendisi dahil karantinadaki diğer hastalar hafif semptomlar dışında iyi olduklarını söylüyorlardı. Genel olarak dikkatli, kurallara uyan, titiz bir adamdı. Virüsü “semt pazarında” kaptığını düşünüyordu.
Hemen hemen her gün telefonla konuştuk. Ateşi vardı, öksürüğü artmış, salgının birçok semptomu kendisini göstermeye başlamıştı. Sağlık Bakanlığının filyasyon ekibi ilaçlarını getirip uzaktan kontrol ediyordu. Beklenti daha çok hastalığı ev karantinasında yenebileceği yönündeydi. Kendisi de iyimserdi. Çünkü daha önce virüse yakalanan eşi Filiz Hanım ve annesi karantinanın son günlerine gelmişler ve iyiydiler.
Ama Hurşit abinin tansiyon gibi sağlık sorunları vardı ve her gün ilaç içiyordu. Evde bir hafta karantinanın sonunda durumu olumsuz yönde seyredince hastaneye yatması zorunlu hale geldi. Daha önce diyalogları olan Pendik civarındaki bir özel hastaneyi tercih ettiler. Orada bilinen tedavi yöntemleri uygulandı.
Telefonda konuşamıyordu, en son ölümünden beş gün önce WhatsApp üzerinden yazıştık. Onunla yakından ilgilenen yakınları iyileşeceğini düşünüyordu veya öyle olmasını istiyordu. Ama sonuç öyle olmadı. Hurşit Arslan da onbinlerce yurttaş gibi Covid-19’u yenemedi.
HİÇ ÖLME ZAMANI DEĞİLDİ
Bilindiği gibi 18 Kasım günü Sağlık Bakanı’nın açıkladığı salgında ölü sayısı Türkiye genelinde 123 kişiydi. Oysa sadece İstanbul’da Mezarlıklar Müdürlüğü’nün o günkü kayıtlarına geçen salgın nedeniyle ölü saysı 180’in üzerindeydi.
Hurşit abinin cenazesi gasilhaneden direkt yakın yerdeki aile mezarlığına getirildi. Akrabaları, arkadaşları, komşuları sınırlıs ayıda insan fiziki mesafe ve kişisel olarak gerekli önlemleri alarak cenaze namazını kıldılar. Oğlunun acısıyla yıkılmış 95 yaşındaki babası ve Covid-19’uyeni atlatmış eşi Filiz ayakta duramayacak kadar bitkindi. Hurşit Aslan, daha önce ölen annesiyle aynı kabre, onun üstüne gömüldü.
Hurşit Arslan’ı sonsuzluğa uğurladıktan sonra biz üzüntülü, kederli, endişeli, normal hayatımıza, İstanbul’daki ağır salgın koşullarına döndük. Her gün biraz daha kuşatıldığımızı bilerek.
DOLU DOLU YAŞADI
Artvin Arhavi’de doğdu. Çocukluğundan itibaren hayatı İstanbul’da, daha çok Kadıköy’de geçti. Maltepe Lisesi’nden sonra Ankara TODAİE SİYO'dan mezun olmuştu. İki yıl kadar Maliye’de memurluk yaptıktan sonra ayrılıp kendi işini kurdu. Konusuna hâkim bir mali müşavirdi. Öğrencilik yıllarında devrimci- sol gelenek içinde yer aldı. Daha sonra CHP içinde politika yaptı.
1994 yılında yapılan yerel seçimlerde Kadıköy Belediye Meclis üyeliğine seçildi. Av. Selami Öztürk’ün başkanlığı döneminde eğitim, kültür ve sosyal işlerden sorumlu başkan yardımcılığına getirildi. Görev aldıktan sonra bürosunu bir başka mali müşavire devretti. Çünkü etik kurallar konusunda ilkeliydi. 4 yıl boyunca bu görevi sürdürdü.
O yıllarda aynı belediyede ben de basın danışmanıydım. Hurşit Başkanla yakın ve verimli çalışma olanağı bulduk. Birlikte çok güzel etkinlikleri başlattık. Bugün de süren ve gelenek haline gelen “Cumhuriyet Yürüyüşü” “Cumhuriyet Haftası” “Cumhuriyet Balosu” hemen aklıma gelen işlerin başında yer alıyor. Bu eski geleneklerin hatırlanması, yeni bir organizasyonla gündeme gelmesi çok dikkat çekti. Daha sonra tüm Türkiye’de kabul görmeye başlandı. Yine 19 Mayıs gibi ulusal bayramların rutin, tekdüze törenlerin dışında halkın katılımıyla renkli ve coşkulu kutlanması da aynı dönemlerde Kadıköy Belediyesi’nin etkinliği olarak başlatıldı.
Hurşit Arslan sonraki yıllarda Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde genel sekreter yardımcısı olarak görev yaptı ve oradan emekli oldu.
Son yıllarda da gönüllü ve istekle ülkemizin doğal, tarihsel ve kültürel varlıklarını korumak amacıyla faaliyet gösteren ÇEKÜL Vakfında çalışıyordu. Vakfın Danışma Kurulu üyesi ve ÇEKÜL Çarşamba Kent Toplantıları’nın da koordinatörlüğünü yürütüyordu. Tarihi Kentler Birliği’nin Anadolu örgütlenmesinin her yerdeki toplantılarına katılıp, fotoğraflar çekip paylaşıyor, anlatıyordu.
Oturduğumuz sitede bir köy havası, samimiyeti, yakınlığı var. 20 yılı geçen komşuluk çok şeyler biriktirdi. Aramızdan erken gitti. Oysa bu yılın başında önüne hedefler koymuştu. Kilo verecek, spor yapacak, beslenme şekline dikkat edecekti. Köyünde yaptırdığı yeni biten taş evinde yazlarının bir bölümünü geçirecek, tarihi kent gezilerini sürdürecek, fotoğraf çekecek, yeni kitaplar okuyacaktı. Bunların hemen hepsini gerçekleştirdi aslında. Ama daha fazlasını yaşamak kısmet olmadı. Covid-19 müsade etmedi. Güle güle Hurşit Arslan, Nurlar içinde yat.