Van depremi için Kadıköy Belediyesi’ndeki yardım organizasyonuna, sosyal medya aracılığıyla katılan gönüllüler, ‘Bu 1999 depreminin etkisi ve insanların vicdani bir yardımıdır’ diyor.
Depremle karşılaşmış bir toplumda, afete zamansız yakalanma kavramı şaşılacak bir durum değil, zira doğal afetlerin çoğu da beklenmedik zamanlarda ve beklenmedik şekillerde ortaya çıkıyor. Bu haliyle afetlerin türüne, etkisine, zamanına, yerine, kimi etkilediğine ve nasıl gerçekleştiğine bağlı olarak adımlar atılıyor veya atılması planlanıyor.
Deprem, afetlerin birçoğundan farklı bir belirsizlik barındırıyor. Olacağı yeri kısmen bilseniz de diğer başlıklara hâkim olamıyorsunuz. Üstelik depremden etkilenen kişilerin ve yerel toplumun çoğunlukla bir 3. kişiye ihtiyacı olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Zira deprem sadece bireyi değil, bölgeyi de etkisi altına alan ulaşımdan, enerjiye kadar birçok bağlantıyı olumsuz etkiliyor. Bu da hem deprem öncesinde, hem o anda, hem de sonrasında yardım ihtiyacını önemli kılıyor. Tüm bunların üzerine afetlerin çoğunun zamana karşı gerçek bir mücadele olduğu da düşünülürse, çağın ve beraberinde yeni teknolojinin getirdiklerini kullanmak önemli bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Van depremi, 2000 yıllardaki iletişim hızının etkileriyle, afetlerden haber alma ve müdahale edebilme olanaklarını, yaşanan teknolojik gelişmelerle bir kez daha gündeme getirdi. 3G bağlantılarla bölgeden nokta haberlerin geldiği, Twitter mesajları ile enkaz altındakilerden haber alındığı, kısa mesajlarla yardım malzemesi dağıtıldığı ve de sosyal medyada organize olarak, deprem bölgesine çok uzaklardan yardım ulaştıran kitlelere ve konulara tanık olunduğu bir dönem yaşandı.
Van depremi için Kadıköy Belediyesi’nde yapılan ve sosyal medya vasıtasıyla organize olan gönüllülerle, sosyal medya ve sosyal yardım başlıkları üzerine konuştum. Nasıl birlikte çalıştıklarını ve neden bu denli büyük bir sosyal yardımın içerisinde yer aldıklarını sordum. Günün sonunda geriye baktığımda, bir zamanlar okumuş olduğumun bir Çin atasözü aklıma geldi. “Açık bir el, sıkılmış bir yumruktan daha güçlüdür.”
Elif Merve Çopuroğlu (24)
-Nereden duydunuz bu yardım kampanyasını?
Facebook ve Twitter’dan gelen mesajlardan duydum. Bizim tiyatro grubundan birçok arkadaşım desteğe gelmişti. Ben de kendime zaman yarattım ve geldim. 4 saattir koli yapıyorum, bantlıyorum, malzemeleri kolilere istifliyorum.
-Aldığınız mesajdan ne kadar zaman sonra ve nereden geldiniz? Nasıl bir süreç geçti gelene kadar?
Cihangir’de oturuyorum, ilk günden beri haberim oldu, ancak işimi ayarlamam ve zaman yaratmam bir süre aldı. Bu esnada çalışmaları sürekli takip ettim ve yardım kampanyası haberini sosyal medyada duyurdum.
-Neden yardım etmek istediniz?
Yardıma çok fazla ihtiyaç vardı. Bir de bizim insan olarak sosyal sorumlulukları yerine getirmek için geldik. Biz insan olduğumuz için vicdanımızla karar verip geldik.
Ahu Melis Alnıtemiz (26)
-Ne şekilde kampanyadan haberiniz oldu?
Twitter’dan duydum. Kadıköy Belediyesi’nin böyle bir çalışma yapabileceğini düşündüm ve sosyal medyadaki yayın organlarını takip ettim. Ardından telefon ettim, bu yardımın gerçekten var olduğunu doğruladım. Adımı yazdırdım ve atlayıp geldim.
-Sizce böylesi bir kitle hareketinin oluşmasında etkili olan nedir?
Bence sosyal medya etkili oldu. Neredeyse tüm herkese haber oradan ulaştı, çünkü ben bir gönüllü merkezine üye değilim ya da oralarda çalışan bir tanıdığım yok.
-Siz neden yardım etmek istediniz?
Ben 1999 depremini İstanbul’da yaşadım belki onun etkisidir, bir de medya tabii ki. Oradaki görüntüleri görünce insanlar “Bir şeyler toplayıp gönderelim” dedi. Van soğuk, giysi sorunu var, çocuklar ve bebekler var. Bu zor şartların içerisinde olanları gören insanlar, ellerini vicdanına koyup kendilerini rahatlatmak istediler.
Burak Özçivit (27) (Oyuncu)
-Ne şekilde haberiniz oldu ve nasıl buraya geldiniz?
Twitter’dan birkaç gündür takip ediyorum, aslında bu kampanyaların başlamasında en büyük sebeplerden biriyim. Arkadaşlarımızla birlikte konunun üzerinde çalışıyorduk. Önce Şişli’de duydum, ardından Kadıköy’e yayıldı. Kadıköy’de oturduğum için buraya yönlendirdim arkadaşlarımı. 12 saattir tüm gönüllüler hiç oturmadan birlikte koli yapıyoruz 2 tırımızı yükledik, onun mutluluğu ile eve gidiyorum yarın yine buradayım.
-Neden böylesi bir kitle hareketi oldu?
En büyük sebebi deprem, Türk halkı deprem ile iç içe yaşamayı artık biliyor. Gölcük’te ve Düzce’de yaşadığımız olaylardan dolayı halk çok duyarlı. Bir de terör olaylarının üzerine bu durumun yaşanması halkı çok tetikledi. Bir diğer çok önemli etki Twitter, orada inanılmaz bir bağlantı var, bir mesaj atıyorsunuz ve sizi ekleyen insan 200.000 kişi ise mesaj sayısı bir anda 1.000.000 oluyor. Eskiden bu bağ yoktu, telefon ve basın vardı. Artık sosyal ortamda hızla bu bilgiyi paylaşıyorlar.
-Siz daha önce bir sosyal çalışmada ya da kitle hareketinde gönüllü oldunuz mu?
Hayır, böyle bir çapta olmadım.
Nihan Kurç (27)
-Burada nasıl bir süreç yaşıyorsunuz?
Dünden beri çalışıyoruz, bugün işgücü yoğunluğu olduğu için artık çok yorulduk.
-Bu yoğunluk içerisinde nasıl bir düzenleme olabilir?
Masaları dünkü gibi düzenlemek daha iyi olacak, herkes yardım edeyim derken bazı noktalarda çokluk oldu.
-Siz neden bu çalışmaya katıldınız?
Yardım etmek için geldim, çünkü bu her insanın başına gelebilir. Bu 1999 depreminin etkisi ve Türk halkının vicdani bir yardımıdır. Kimse isim vermeden kendisi için beklentisi olmadan çalışıyor.
Zeynep Sağlam Özden (31)
-Nasıl geldiniz buraya?
Belediye çalışanı arkadaşlarımın Twitter mesajları üzerine geldim.
-Sosyal medya etkisini nasıl algılıyorsunuz?
Çok olumlu algılıyorum ancak, bugüne özel çok ciddi bir yığılma var. Düzgün organize olmak için çok fazla kalabalık olmaya gerek yok. Bu çalışma daha az bir katılımla da yapılabilir.
-Sizce neden bu kadar yoğun bir ilgi oldu?
Çünkü biz empati kurabilen bir milletiz ve bu tarz deprem, sel gibi doğal afetlerde Türk milleti daha çok birbiriyle bütün oluyor. Bu durumlarda yardımseveriz ve ideolojik, dil, din ve ırk gibi farklılıkları bir kenara bırakıyoruz.
-Daha önce sosyal çalışmalarda yer aldınız mı, o gözle baktığınızda burada ne gözlemliyorsunuz?
Herkes bir şey için, bir şey yapabilmek için burada. Burada çok çabuk çok acele bir iş yapmaktansa daha organize, yavaş bir işte yapılıyor olabilir. Ancak bu kadar insanla istesek de yavaş olamayız. Herhalde herkeste bir ilk sosyal kitle hareketinde bulunmanın bir heyecanı var ki, hızla iş yapmaya çalışıyorlar ama zamanla oturur bunlar.
-Organizasyon, zamana karşı bir yarıştan etkilenmiş olabilir mi?
Bu da pek tabii ki olabilir ancak sakin sakin programlı yapmak hep daha iyi sonuçlar verecektir. Aynı heyecanı yardım gönderenlerde de yaşıyoruz. Deprem bölgesindeki şartlara uygun giysi ve kıyafetlerin seçilmesine buraya getirmeden de özen gösterip ayrıştırmak gerekli.
Begüm Ağa (20)
-Böylesi bir sosyal çalışmanın merkezinde nasıl bir his içerisindesiniz?
Şu anda heyecanlıyım, herkesin telaşı da görülüyor ama kılık kıyafetin yanında ilaç da çok önemli ben sağlıkçıyım. Bence ilaç yoğunlukla yardım olarak gelmeli ben onu bekliyorum.
-Sizin nasıl haberiniz oldu?
Sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan haberim oldu. Kadıköy Belediye’sini arayıp ihtiyaçları sordum. Gelirken ihtiyaçları getirdim, ardından işe gittim sonra tekrar geldim.
-Burada farklı olarak ne gözlemlediniz?
Çok fazla genç olması… Herkeste gerçek bir yardım isteği görülüyor. Ben de ilk defa bir sosyal yardım çalışmasına katılıyorum.
Vildan Salihoğlu (49)
-Bu çalışmadan nasıl haberiniz oldu?
Kızımın sayesinde haberim oldu. Ben Van’a gideyim, orada yapayım bir şeyler istiyorum ama yapamıyoruz. Kızım arkadaşlarıyla geldi internetten duymuş, bugün de ben onunla birlikte bir şeyler yapmaya geldim.
-Ne hissettiniz bu kalabalığı görünce?
Çok farklı bir duygu, bir şey söyleyemiyorum. Hepimizin başına gelebilir, Allah'tan gelen bir şey. Keşke daha çok şey yapabilsek. Herkes bu duyguyu yaşasın, herkes bir harekete geçsin, bir insanlık duygusu burada yardımcı olmak.
-Organizasyonu nasıl buldunuz?
Gayet yeterli herkes çalışıyor. Yeter ki yerlerine ulaşsın duyduk Kızılay’ın başına gelenleri televizyonda, Van’da bir çocuğun sırtını bir şey ısıtsın faydası olsun. Hepimiz bir vatanın evladıyız hepimiz birbirimize kenetleneceğiz.
Selami Öztürk–Kadıköy Belediye Başkanı
-Türkiye’de belki de sosyal medya ile sosyal yardım bağlantısı nasıl oluşturdunuz, bu etkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burada benim oluşturduğum bir şey yok, kurumsal olarak da bir başlık oluşturmadım. Burada sosyal medya ile gelen çok eğitimli bir kitleyle karşılaştık, iş güç sahibi ne yaptığını çok iyi bilen kişiler var burada. Pazar günü depremden 2 saat sonra yardımlar buraya gelmeye başladı. Kendi içlerinde organize oldular. Mesela koli bitti Twitter’dan yazdılar, birden merkeze koli gelmeye başladı. Burada yaşanan duygusal olarak da tuhaf bir his, bir yanda uzakta bir acı var hüzün var toprak altında yatan canlı cansız bedenler var, bir yanda heyecan ve sevgiyle onlar için çarpan yürekler, birleşen eller var. 3 gecedir yüzlerce genç büyük bir özveriyle çalıştı, en ufak bir münakaşa bile olmadı. Bugün ilginç bir olay yaşandı, yukarıda yemekhanemizde 300 kişilik yemek hazırlattık arkadaşları yemeğe çağırdık kimse gelmedi, gruplar halinde alalım dedik kimse gelmedi, sonunda işi bırakıyoruz dedik. 20 dakika ara veriyoruz dedik, ancak o şekilde yemek verebildik. Müthiş bir manevi hazzın da burada olduğunu söylemek istiyorum.
-Burada ciddi bir talep var bu gönüllü arkadaşları ilerde başka çalışmalarda nasıl görebileceğiz?
Bugünki özel bir çalışma bizlerin merkezleri gönüllü grupları mahallelerde var, ancak burada bize katılan arkadaşlar bambaşka bir kitle. Çalışma 6 ayda devam etse hiçbir şey demeden bu çalışmayı sürdürecek bir kitle var karşımızda. Bizim dışımızda bir örgütlenme oldu, bu geçirdiğimiz 3 gün beni ülke adına çok umutlandırdı.
-Siz de başından beri bizzat burada bulunuyorsunuz, nasıl hisler içerisindesiniz?
Çok hoşuma giden bir şey, müthiş bir haz alıyorum. Bu manevi hazzı gönüllülerle paylaşmanın gururunu yaşıyorum.
Röportaj: Sercan DUYGAN
Fotoğraflar: Ulaş YILMAZ