Deprem sigortasının bilinmeyenleri…

İzmir depreminin ardından birçok konu yeniden tartışılmaya başlandı. Bunlardan biri de deprem sigortası...

12 Kasım 2020 - 13:47

İzmir’de meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki deprem sonucu 115 kişi hayatını kaybetmiş binin üzerinde insan yaralanmıştı. İzmir depremi sonrası hem olası İstanbul depremi gündeme geldi hem de insanların nasıl evlerini iyileştireceği, kentsel dönüşümün nasıl yapılması gerektiği ve deprem sigortası gibi konular tartışılmaya başlandı.

Biz de özellikle bilgilendirici olması amacıyla Doğal Afet Sigortaları Kurumu’na (DASK), zorunlu deprem sigortasına dair tüm bilinmeyenleri tartışabileceğimiz bir haber hazırlamak istedik. Erer Sigorta’dan Sabahat Erer ve Ankor Sigorta’dan Fatoş Kolat Demirci sorularımızı yanıtladı.

DASK NEDİR?

DASK, vatandaşlara zorunlu deprem sigortası edindiren ve yönetiminden sorumlu olan bir kamu kuruluşu. Zorunlu deprem sigortası ise yasal çerçevede deprem ve depremden kaynaklanan yangın, yer  kayması ve tsunami risklerine karşı maddi güvence sağlayan sigorta. 

Sabahat Erer, bu sigortanın sadece deprem  sarsıntısının konuta verdiği zararı değil, deprem sonucu oluşabilecek tsunami ve yangın gibi büyük zararlara neden olan risklerde de güvence  sağladığını özellikle vurguluyor ve ekliyor: “Deprem sigortası oldukça önemli. Konutun kısmi hasarlı ya da oturulamaz duruma gelmesi durumlarında zararı tazmin ederek hayatın normale dönmesi deprem sigortasının esas amacıdır. DASK, zorunlu deprem sigortasının yaygınlığını ülke genelinde birlikte çalıştığı sigorta şirketleri, bunlara bağlı acenteler ve banka şubelerinden oluşan  dağıtım ağıyla artırırken, uyguladığı düşük prim maliyetleriyle de herkesin bu  güvenceye sahip olmasını kolaylaştırmayı hedefler. DASK fiyatları alınan  kuruma göre değişmediği için araştırma yaparak vakit kaybetmek yerine herhangi bir sigorta acentesinden hızlıca satın alınabilir.”

Fatoş Kolat Demirci ise amacın, deprem sonrasında zarar gören sigortalı varlıklarını korumak ve dolayısıyla sigortalıların, hayatlarını kaldığı yerden devam ettirmelerini sağlamak olduğunu belirtirken “Bina az hasarlı da olsa, ağır hasarlı da olsa DASK sigortalının maddi kaybını en kısa sürede tazmin eder.” diyor.

ZARAR LİMİTLER DAHİLİNDE KARŞILANIYOR

Zorunlu deprem sigortası, 17 Ağustos 1999’daki depremden sonra gündeme geldi ve 27 Eylül 2000’de çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile uygulamaya sokuldu. Sigorta, DASK tarafından denetleniyor ve sadece binanın yapısal alanlardaki maddi kayıplarını belli bir limite kadar karşılıyor. Erer, bu durumu şöyle anlatıyor: “DASK, Zorunlu Deprem Sigortası ile depremin ve deprem sonucu meydana  gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı  maddi zararları, poliçenizde belirtilmiş limitler dahilinde nakit olarak karşılar. Binanız tamamen ya da kısmi olarak zarar görmüş olsa da teminat altındadır. Deprem sonrasında hasar ihbarınızı yaptıktan sonra olay yerine, sürecin  yönetimine uygun olan en kısa sürede, DASK adına görevlendirilen bağımsız hasar tespit görevlileri gönderilir. İnceleme ve tespit raporlarını hazırlayan görevliler, sigortacılık sektöründe ilgili  branşta çalışma ruhsatı bulunan deneyimli hasar eksperlerinden oluşur. Eksperlerin deprem hasar raporlarını sigortacılık standartlarına uygun şekilde  oluşturabilmeleri için, kendilerine DASK tarafından ek eğitimler sunulur. Tespit raporlarının yetkilendirilmiş eksperler tarafından  hazırlanması, teminat sürecinin işleyişi açısından büyük önem taşır. Hasar  tespiti için gönderilen eksperlere olay yerinde yapacakları incelemelerde her türlü kolaylığın ve bilginin sağlanması, rapor oluşturma ve dolayısıyla hasar tazmin süreçlerini de hızlandırır.”

Demirci de İzmir depreminden örnek veriyor ve  “Biliyorsunuz; deprem henüz 10-12 gün önce meydana geldi. Sigortalılarımızdan aldığımız geri dönüşler neticesinde söyleyebilirim ki; özellikle ağır hasarlı binaların ödemeleri yapılmaya başlandı bile.” diyor.

KONUT SİGORTASI DA ÖNEMLİ

“Deprem sonrasında meydana gelen zararlarda ödenecek sigorta bedelinin tespitinde, sigorta edilen konutun metrekare bedeli ve metrekaresinin  çarpılması sonucu elde edilen tutar esas alınıyor.” diyen Erer, “Ödenecek tutarın 240 bin TL’lik teminat tutarından fazla olmaması gerekiyor. Fazla olması durumunda eğer varsa kalan tutar konut sigortası tarafından karşılanıyor.” diye maddi süreci özetliyor. 

Eğer yıkılan meskenin yeniden inşa edilmesi gerekiyorsa ve maliyet bu teminat tutarını aşıyorsa sigortalı kişi, isteğe bağlı olarak aşan kısım için sigorta şirketlerinden ek teminat tutarı edinebiliyor. Ancak bunun için de özel sigorta şirketlerinden konut sigortasına sahip olmak şart.

Fatoş Kolat Demirci ise ödemelere dair sorularla sıkça karşılaştıklarını belirterek şunları söylüyor: “Bina sigortalarında amaç, sigortalının binasını yeniden inşa ettirecek tutarın sigortalıya geri ödenmesidir. Yani arsa değeri hariç tutulur. DASK bu noktada yeniden inşa metrekare birim maliyetini 1134 TL olarak ödemektedir. Ancak ülkenin değişen ekonomik koşullarında bu bedelin düşük kaldığını söylemek doğrudur. Piyasada en düşük yeniden inşa maliyetinin 1700 TL'den başladığını düşünecek olursak ki bu bedel binanın özelliklerine göre değişmekte, arada kalan tutar için sigorta şirketlerinden deprem teminatlı bir konut poliçesi yaptırmak olası risklerde kaybolan değerlerimizi yerine koymak noktasında bizler için daha sağlam bir güvence olacaktır. Yani 100 metrekare bir konut için DASK 113.400TL teminat sağlarken, kalan tutar için en az 56.600 TL'lik bir teminatın daha özel sigorta şirketleri aracılığı ile satın alınması en iyi güvenceyi sağlayacaktır.”

Deprem sigortasının metrekare birim fiyatı tüm Türkiye’de aynı uygulanıyor. Sigortacılar buradaki sıkıntının, İstanbul ile Anadolu’daki illerde konut maliyetlerinin aynı olmaması nedeniyle ortaya çıktığını söylüyor. Deprem sigortasının zorunlu olmasının avantajı ise şu; bir daire sigorta yaptırıp diğeri yaptırmazsa bir işe yaramıyor. Zorunlu kılınması nedeniyle bina ağır hasar gördüğü veya yıkıldığı takdirde, binayı yeniden yaptırmak için gereken maliyetin ödeniyor olması. 


ARŞİV