İstanbul’da meydana gelen 5,7’lik deprem, kentte yaşanabilecek riskleri tekrar ülke gündemine taşıdı. Bilim insanları çeşitli alanlarda tartışmalar yürütürken, Su Politikaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Dursun Yıldız’ın sorumluluğunda yeni bir rapor yayımlandı. Çalışmada, İstanbul'da meydana gelebilecek 7 üstü depremlerin, Marmara Denizi kıyısındaki ve yakınındaki ilçelerin su ve kanalizasyon şebekesine nasıl zararlar vereceği araştırıldı. Raporda ayrıca çözüm önerileri de sıralandı.
TSUNAMİ RİSKİ
Raporda, "Marmara Denizi'nde bir tsunami olabilir mi?" sorusuna YTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy’ın cevabı şöyle: “Olabilir. Normal şartlar altında Kuzey Anadolu Fayı yanal hareket eden bir fay. Dolayısıyla yanal hareket eden bir fayda tsunami olmaz. Mutlaka deniz tabanında düşey bir hareket olması gerekir. Fakat şunu unutmamak gerekiyor; Marmara Denizi içerisinde 3 tane bin metreyi aşan çukur var. Bu çukurların yamaçlarında çamurlar var. Eğer deprem bu çamurları silkelerse büyük deniz altı heyelanları oluşabilir. Bunlar da tsunamiye yol açabilir. Çünkü tsunaminin tek kaynağı depremler değil aynı zamanda deniz altı heyelanlarıdır. Elbette Pasifik’teki gibi yüksek bir tsunami olmaz. Ama tsunaminin öldüreceği dalga yüksekliği 1 metre. 1 metrenin kıyılardan içeriye 100 metre girip geri çekilmesi demek kıyılardaki bütün araçların denize çekilmesi demektir. Bu bile çok ciddi zararlar verebilir. Kıyılardaki yapılara da çok ciddi zarar vereceğini biliyoruz.”
Raporda; “Günde 400 bin metreküplük arıtma kapasitesi ile İstanbul’un en büyük üçüncü içme suyu arıtma tesisi olan Büyükçekmece İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin hasara uğraması durumunda özellikle bu bölgeye ve çevresine arıtılmış içme suyu temininde uzun bir dönem sıkıntı yaşanabilecektir. Bu nedenle bu tesisin güçlendirilmesi, aynı alanda yedek tesislerin depreme çok dayanıklı olarak inşa edilip hazır tutulması uygun olacaktır.” denildi.
SU VE GIDA İHTİYACI
Rapora göre depremden sonraki ilk 3 gün 8,7 milyon kişiye acil durum su ve yiyecek arzı yapılması gerekecek. Daha sonraki 1-3 hafta içinde, çadır kentlerde iskân edilmesi gerekecek depremzede sayısı ise 1 milyon 330 bin kişi.
Raporda gıda ve su ihtiyacının sorunsuz bir şekilde karşılanması için şu önerilerde bulunuldu: “Deprem sırasında yiyecek arz sistemi hasar görecek ve fonksiyonunu sürdüremeyecek. Acil durum yiyecekleri ve taşınabilir su, bağımsız olarak her evde, ilçe belediyesinde ve metropolitan belediyede oluşturulması önerilen ‘acil durum stok sistemiyle’ tüm halka sağlanmalıdır. Bu dönemde önerilen tüm acil durum - yiyecek arz sistemi, çadır kentlerdeki depremzedeler ile evsiz kalanlar ve altyapı hizmetlerinin olmadığı yerlerdeki ailelere, acil ulaşım ağının rehabilitasyonuna dayalı olarak işlemelidir.”
Çalışmada yiyecek ve su dağıtım merkezinin tek bir sistemle idare edilemeyeceği ifade edilirken, şu önerilerde bulunuldu: “Bu yüzden, mevcut acil durum yiyecek ve su sisteminin oluşturulması, talebe bağlı olarak ilçe belediyeleri ve bireysel toplum hizmet gruplarınca yapılmalıdır. Bu alanda yaşanan deneyimler deprem sonrası kullanılmak üzere okul, spor salonu, hastane vb. gibi yapıların bahçelerine su tankları, gıda depoları ve acil durum malzemeleri stoklanmalıdır.”
Raporda çadır kent alanlarının İstanbul’un 30 ilçesine orantısız olarak dağıtıldığı vurgulanırken, acil müdahale planı kapsamında yapılan çadır kent planının gözden geçirilmesi gerektiği de belirtildi.
ALTYAPI SORUNLARI
Raporda, deprem anında boru hatlarının ve kabloların birçok noktada hasar göreceği ifade edilirken, “Özellikle gaz dağıtım sistemi yangın ve patlamalar gibi ikincil afetleri önlemek açısından otomatik olarak kesilmelidir.” denildi. İstanbul’un su şebekesinin son 10 yıl içerisinde önemli bir bölümünün yenilendiği bilgisi paylaşıldı. Ancak bununla birlikte zemin durumu ve boru malzeme tipine göre birçok hasar noktası hesaplandığı da ifade edildi.
“Depremde hasar görecek bölgelerin kısa sürede restorasyonu için gerekli olan malzemeler uygun istasyonlarda depolanmalıdır. Toprak altı elektrik kabloları birçok noktada hasar görecektir. İlgili kurum tarafından müdahale planları hasar analizlerinin sonucuna göre hazırlanmalıdır. Kanalizasyon sistemi için, kanalizasyon arıtma tesislerinin deprem dayanıklılıkları kontrol edilmeli ve gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Raporda ayrıca şu öneriler sıralandı:
-İstanbul genelinde tüm mahallelerde 50 bin hanede ankete dayalı veri toplanması planlanmıştı. Tüm İstanbul’un Sosyal Hasar Görebilirlik Seviyesini ortaya çıkaracak olan bu çalışma bir an önce tamamlanmalı.
-İstanbul’da ikamet eden başta inşaat mühendisleri olmak üzere tüm mühendis ve mimarlara ve diğer meslek mensuplarına meslek odalarının İstanbul şubelerinin koordinasyonunda deprem hazırlıkları için gönüllülük teklifi götürülmeli. Eğitimlerde ve deprem tatbikatlarında su temini, hijyen ve çevre sağlığı konuları programa alınmalı, DSİ ve İSKİ bu konuda eğitici rol üstlenmeli.
- İstanbul’da depremde görev alabilecek STK’lar kayıt altına alınmalı ve deprem bölgesi dışından yardım için gelecek olan STK’lara şimdiden çağrı çıkartılmalı.
-İstanbul genelinde İSKİ’nin envanterindeki yaklaşık 140 kuyunun dışındaki tüm yeraltı suyu kuyularının kayıt altına alınarak sürekli su analizleri yapılmalı. Bu kuyulardan toplanma merkezlerine yakın olanların sürekli kontrol edilerek işletmeye alınabilmesi için jeneratör pompa ve pratik su analizi cihazları gibi ekipmanlar bu merkezlerde hazır bulundurulmalı.