6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olan ve 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin üzerinden bir yıl geçti. Bu süreç deprem bölgesinde yaşayan ve Kadıköy’e gelenler için oldukça zordu. Kadıköy’de yaşayan ve depreme birinci dereceden maruz kalmayan, haberlerde takip edenlerde de ikincil travma denilen durumu ortaya çıkardı. Biz de Kadıköy Belediyesi Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’nden Klinik Psikolog Ceren Yeltekin Karaalioğlu ve Klinik Psikolog Buket Zengin ile depremin psikolojik etkileri ve iyileşme süreci hakkında konuştuk.
"EN GÜVENLİ YER OLAN EVİN ANLAMI DEĞİŞEBİLİR"
Depremin üzerinden bir yıl geçti, depreme birinci dereceden maruz kalmayıp tanık olanlarda depreminin etkisi nelerdir?
Ceren Yeltekin: Doğal bir felaket olan deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. Herkes için en güvenli yer olan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp kişilere korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar. Birebir depreme maruz kalmayan ama haberlerde gören, takip eden, sosyal ve duygusal olarak maruz kalan kişilerde de ikincil travma denilen durum ortaya çıkar. Onlar da yaşamış gibi, yaşayanlara yönelik yoğun bir üzüntü, çaresizlik, kaygı ve suçluluk duyguları yaşayabilmektedirler. Aynı zamanda benzer bir felaketi kendilerinin de yaşamasına yönelik yoğun korku ve kaygı hissedebilirler.
Ani bir harekette ya da küçük bir depremde büyük kaygılar yaşıyoruz, bu kaygılarla nasıl baş edebiliriz?
Buket Zengin: Acil durum ve afet eğitimi ile desteklenmek, deprem çantası ve ilk yardım çantası gibi kendimizi olası İstanbul depremine karşı fiziksel olarak koruyabilecek destekleri sağladıktan sonra ruhsal zorlanmalarımız için uzman kişilerden (klinik psikolog, psikiyatri uzmanı) psikolojik yardım almak en sağlıklı sonuca bizi ulaştıracaktır.
Depremin çocuklarımız üzerinde nasıl bir etkisi oldu? İkincil travma yaşayan yetişkinlere ve çocuklara nasıl destek olabiliriz?
Ceren Yeltekin: Çocuklar bilindiği gibi yetişkinlerin duygularını ayna gibi yansıtırlar ne kadar fark etmediklerini düşünsek de yanlarında yaptığımız hareketler, olası zor durumlarla baş etme becerilerimiz çocuklara yol gösterici görevi görür. Bu sebeple ekrandan ya da sosyal medyadan deprem içeriklerine maruz kalan çocuklarımız için, gördükleri içerikler hakkında konuşmaya alan açarak birlikte durumu tekrar konuşup, beraber daha fazla zaman geçirerek hayat akışının devam ettiğini hissetmelerine yardımcı olmalıyız.
“AŞIRI DESTEĞE BOĞMAMAK GEREKİYOR”
Kadıköy’e deprem bölgesinden aileler gelmeye devam ediyor hem yetişkinlere hem de çocuklara nasıl yaklaşmalıyız?
Ceren Yeltekin: Birçok ilimizde olduğu gibi Kadıköy'de de deprem bölgesinden gelen insanlar yeni bir yaşam kurmaya çalışıyorlar. Aslında sorulması gereken soru, insanların yeni bir yaşam kurarken neye ihtiyaçları olduğunu anlamaktır. Onları desteklerken ihtiyaç odaklı desteklemek, aşırı desteğe boğmamak gerekiyor. Yani yaşadıkları deprem travmasından sonra, donan yaşam becerilerini aktif hale getirebilmek için desteklemek gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, deprem bölgesinden gelen çocuklarımızın burada okula başlaması, sosyal hayatlarının desteklenmesi ile aslında umudun yeşermesini desteklemek ve yetişkinlerin iş hayatlarına geri dönüyor olmaları, günlük sosyal becerilerini desteklemektir.