Depremzede LGBT+'lara ısınmak bile yasaktı...

“6 Şubat Depremlerinin LGBTİ+’lara Etkisi” raporuna göre; LGBTİ+ bireyler toplu yaşam alanlarında ısınmak için yakılan ateşin başına dahi gidemediler...

30 Ocak 2024 - 09:50

Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL) ve 17 Mayıs Derneği ortaklaşa olarak  “6 Şubat Depremlerinin LGBTİ+’lara Etkisi” adlı bir rapor hazırladı.  “Bu konu her zaman kriz” üst başlığını taşıyan raporu Defne Güzel; Havva Kafes, Kerem Dikmen, Murat Köylü ve Umut Güner’in katkılarıyla kaleme aldı.
LGBTİ+’ların hayatın her aşamasında olduğu gibi 6 Şubat depremlerinin ardından da ihlallere uğradığının belirtildiği raporun sunuşunda şöyle denildi.“LGBTİ+’lar hayatın her aşamasında olduğu gibi kriz dönemlerinde de hak ihlallerine uğruyor. Bu raporla depremde LGBTİ+’lara dönük hak ihlallerini, LGBTİ+’ların sosyal korumayla mal ve hizmetlere erişiminin önündeki engelleri görünür kılmayı amaçladık. Bir diğer amacımız ise LGBTİ+ örgütlerinin kriz döneminde nasıl bir müdahale planı geliştirdiklerini, olası afet durumlarında kullanılabilecek bir temel kaynak ve savunuculuk aracı olması açısından aktarmak oldu.”
HAK İHLALLERİ SİLSİLESİ
Depremin ilk anından bugüne LGBTİ+’ların neler yaşadığını anlatan rapor, depremin ardından LGBTİ+ örgütlerinin çalışmalarına da ışık tutuyor. Rapor; depremlerin LGBTİ+’lara etkisini sağlık hizmetlerine erişim, yeterli barınma imkanlarına sahip olma, çalışma, eğitim, sosyal güvenlik ve diğer sosyal korunma önlemleri, bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili insan haklarından yararlanma, barışçıl toplanma ve örgütlenme hakları ile kötü muamele yasağı ve adalete erişim başlıkları altında inceliyor. Ortaya çıkan bir hak ihlalinin başka hak ihlallerini de beraberinde getirdiğini belirten rapora göre, seyahat hakkı ihlal edilen mülteci LGBTİ+’ların bu yolla sağlık hizmetlerine erişimi de engellendi. Yeterli barınma imkânına sahip olamamak güvenlik sorunlarını ve LGBTİ+’lara dönük hakaret ya da fiziksel şiddet gibi kötü muameleleri ortaya çıkardı.


 “ÇOKLU AYRIMCILIK YAŞANDI”
Araştırmadan öne çıkan bazı bölümler şöyle:
Depremin ardından medyada yaygınlaşan destek bilgileri ve ortaya konulan sosyal hizmetler LGBTİ+’ları kapsamadı. Destek hizmetlerine erişmek isteyenler ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kaldı. 
LGBTİ+ hak sahiplerinin büyük bir kısmı, kamunun ya da sivil aktörlerin sağladığı psiko-sosyal destek hizmetlerine erişemedi. LGBTİ+ dernekleri kısıtlı kaynaklarla talepleri karşılamak için yoğun bir çaba gösterdi. Depremden etkilenen LGBTİ+’lar ayrımcılık ve şiddet tutumları ile karşı karşıya kalmamak için kamuyla temas etmekten kaçındı. 
Deprem sonrasında depremden etkilenenler için kurulan kamplar ve yerleşim alanlarına LGBTİ+’lar alınmak istenmedi. Kamp ve yerleşim alanlarında ayrımcılık, hakaret ve şiddet baş gösterdi. Çeşitli dini ya da kültürel referanslara dayanan nefret söylemleriyle depremin sebebi olarak LGBTİ+’lar gösterildi. LGBTİ+’lar ayrımcılığa ve şiddete uğrama tehlikesini göz önünde bulundurarak toplu yaşam alanlarından kaçındılar, ısınmak için yakılan ateşin başına dahi gidemediler. Kimi zaman hasar almış evlerde yalnız başına kalmaya zorlandılar. 
LGBTİ+’lar 6 Şubat depremlerinde yaşlılık, HIV’le yaşamak, mülteci olmak gibi temellerde de çoklu ayrımcılıklara uğradı.
GEY’LERE FAZLA MESAİ!
Kaos GL’nin bir başka araştırması da çalışma hayatındaki LGBTİ+’lara odaklanıyor. Kaos GL İstihdam Çalışma Grubu,  LGBTİ+’ların Türkiye’nin özel ve kamu sektörü istihdamındaki yerini anlamak ve emek gücüne tam, eşit ve özgür katılımlarının sağlanmasına katkı sunmak amacıyla 2015’ten itibaren özel sektör, 2016’dan itibaren de kamu alanında “Türkiye’de Kamu ve Özel Sektör Çalışanı Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks ve Artıların Durumu” başlıklı araştırmayı yürütüyor. Bu kapsamda “Türkiye'de Özel Sektör ve Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların İstihdamdaki Durumu 2023 Araştırması” sonuçlandı. Prof. Dr. Mary Lou O’Neil, Dr. Reyda Ergün, Dr. Selma Değirmenci, Dr. Kıvılcım Turanlı, Doğancan Erkengel ve Öykü Deniz Aytemiz’in hazırladığı raporların editörleri ise Kaos GL İnsan Hakları Programı’ndan Murat Köylü ve Defne Güzel.
Araştırma sonuçlarına göre, özel sektörde kimliğini açıkça ifade edebilen LGBTİ+ çalışanların oranı yaklaşık yüzde 21. Kamuda ise bu oran sadece yüzde 3. Özel sektörde her 5 LGBTİ+ çalışandan 3’ü işe alım süreçlerinde veya çalıştığı işyerinde ya ayrımcılığa maruz kaldı ya da kimliğini gizlemek zorunda bırakıldı. Kamuda ise bu oran daha yüksek. Her dört LGBTİ+ çalışandan üçü işe alım süreçlerinde ve her beş katılımcıdan dördü çalışma hayatında ya ayrımcılığa maruz kaldı ya da kimliğini gizlemek zorunda bırakıldı. Anket kapsamında katılımcılara “Çalıştığınız kurumda LGBTİ+’lara yönelik herhangi bir nefret söylemiyle karşılaştınız mı?” sorusu yöneltildi. Özel sektör çalışanı LGBTİ+’ların yüzde 32,5’u bu soruya evet yanıtını verirken; kamuda oran yüzde 54,2’ye çıkıyor.
‘SENİ DE LEZBİYEN ZANNEDERLER’
Raporda ayrımcılık ve nefret söylemi deneyimlerine de yer veriliyor. Tanıklıklardan bazıları şöyle:
“Benimle dolaşan insanları gizliden uyarıp, ‘eğer onunla gezersen seni de lezbiyen zannederler’ gibi uyarıları duyuyorum.” (mühendis-mimar olarak çalışan lezbiyen non-binary)
“Daha önce birlikte içtiğimiz barda müdürüm gey olduğumu öğrendi ve orada herkese beni meslekten attıracağını söyledi.” (öğretmen olarak çalışan gey erkek)
“Kurumda çalışan birisi hırsızlık iftirası atarak trans kadın bir iş arkadaşımızın işten atılmasına neden oldu.”(mağazacılık sektöründe kitap satış görevlisi olarak çalışan biseksüel non-binary/ikili olmayan)
“Kimliğini açıkça yaşayan arkadaşım baskılara dayanamayıp istifa etti.”(sağlık sektöründe asistan olarak çalışan gey erkek)
“Gay çalışma arkadaşıma sürekli gereğinden fazla iş yaptırılıyor.”(gıda sektöründe barista olarak çalışan biseksüel kadın)

 


ARŞİV