Yoğurtçu Parkı’nda yaya yolunda yürüdüğü sırada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait hafriyat kamyonunun çarpmasıyla hayatını kaybeden Şule İdil Dere’nin ilk duruşması Anadolu Adalet Sarayı 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 20 Aralık Çarşamba günü görülen duruşmada tutuksuz sanıklar hazır bulunurken anne Nesrin Aslan, baba Berdan Dere ve Dere’nin yakınları duruşmaya katıldı.
Kamyon şoförü, bir İBB yetkilisi ve dört İSTAÇ A.Ş. yetkilisinin hakim karşısına çıktığı ilk duruşmada kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmasına geçildi. Yetkililer tek tek söz alarak olayda kusurlarının bulunmadığını ifade ederek beraatlarını talep etti.
“FİİLEN KİMSE OLMAZDI”
Şule İdil Dere’nin ölümüne sebep olan kamyon şoförü M.K ise işe başlamadan önce tüm teknik eğitimleri aldığını söyleyerek, “Gittiğim yol dar bir yoldu. Sol tarafa sarkan dallar yan aynaları kapatıyordu. Esasında bu tür işlemler yapılırken yanımızda gözcüler bulunur, onlar bize talimat verirler. Ancak kazanın olduğu anda bu işle görevlendirilen kişi benimle birlikte değildi. Böyle bir görevlendirme yapılsa dahi fiilen hiçbir zaman böyle bir kişi yanımızda bulunmuyordu.” diye konuştu.
Sanık şoför şöyle devam etti: “Kimsenin olmadığını düşündüğüm için geri geri gelmeye devam ettim. Hatta yarım dakika da kişilerin geçişini bekledim. Bu husus görüntülerde mevcuttur. Ben bağırış seslerini duyduğum anda aracımı durdurdum. Baktığımda bir şahsın sol tekerleğin dış tarafında olduğunu gördüm. Yabancı uyruklu bir bayan kamyonun altından rahmetliyi çekmeye çalışıyordu. Hatta onu ittirdim müdahale etmesini engelledim. Benim şahsi kanaatim şudur. Ben kamyonun altına rahmetliyi almış olsaydım orada bulunması gerekirdi. Ancak o sol tekerin dış tarafında bulunuyordu. Araç ağır tonajlı bir araçtır. Üstünden geçtiğimde daha ağır sonuçlar doğurması gerekir. Birinin onu ittiğini düşünüyorum.”
“TUTUKLANMA TALEBİ REDDEDİLDİ”
Şule İdil Dere’nin babası Berdan Dere ise sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirterek, “Kaza sonrasında da yaya yolu olarak bildirilen yerde bile halen iş makinesi çalışmaktadır. Herhangi bir güvenlik önlemi alınmamıştır” dedi.
Dere’nin ailesinin avukatı Murat Özveri de, davada görevsizlik kararı verilmesini ve sanıkların ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılanmasını talep etti.
Mahkeme, sanıkların tutuklanmasına yönelik talepleri reddetti. Müşteki avukatlarının görevsizlik kararı verilmesi yönündeki taleplerini de gelecek celse değerlendirilmesine karar veren mahkeme, eksikliklerin giderilmesi amacıyla duruşmayı 7 Şubat 2018’e erteledi.
“YALNIZ OLMADIĞIMI BİLİYORUM”
Duruşma sonrası açıklama yapan anne Nesrin Aslan, “Ne kadar zaman alırsa alsın ömrüm yettiği sürece asıl sorumluların hesap vermesi için elimden geleni yapacağım. Avrupa’nın en büyük metropollerinden birinde bir parka hafriyat kamyonu dalıyor ve bir cinayet işleniyor. Bunu hiç kimse hiçbir şekilde açıklayamaz. Bütün işim bu olacak bundan sonra ve şundan çok eminim asla yalnız olmayacağım. Uzaya gitmem gerekiyorsa oraya da gideceğim ve yalnız olmayacağım.” dedi.
Asıl sorumluların mahkemede bulunmadığını söyleyen Aslan, “Türkiye’deki hukuk sistemi için de bu davanın önemli bir sınav olduğunu düşünüyorum. Çok iyimser değilim, çok fazla da bir beklentim yok. Bir buçuk yıl gibi bir zamanda 40’a yakın hafriyat kamyonu cinayeti olmuşsa ve bunun en saçması, en çarpıcısı benim kızımın başına gelmişse bu şehrin insanları da vicdanlarını satmadıysa vicdanlarını dinlemelerini istiyorum.” şeklinde konuştu.
Ailenin avukatı Murat Özveri ise yargılanmasına izin verilmeyen şüpheliler hakkında da gerekli yasal işlemlerin başlatılması için girişimlerde bulunduklarını söyleyerek “Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin hukuki süreci de başlattık. Etkili bir yargılama yapıp ve layık oldukları cezayla cezalandırılmaları için en azından caydırıcılık unsuru anlamında biz hukukçular olarak diğer meslektaşlarımla birlikte bundan sonra da elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Bu dava sadece İdil’le özgülenmiş bir dava değil.” dedi.