Deli Gömleği’nin kurucusu Özver Yılmaz, ‘’Türkiye’de inandığınız müziği yapmak için kararlı olmanız gerekiyor. Herkes de bunu kaldıramıyor
Deli Gömleği’nin kurucusu Özver Yılmaz, ‘’Türkiye’de inandığınız müziği yapmak için kararlı olmanız gerekiyor. Herkes de bunu kaldıramıyor. Ülkede ayakta kalabilmiş çok az grup var. Müziği sevmek önemli, yaptığın müziği sevmiyorsan hiç başlama…’’ diyor
GÖKÇE UYGUN
Fotoğraflar: Vasilisa Yılmaz (Karga-Kadıköy)
Alternatif rock grubu Deli Gömleği, 15. yaşını kutladığı bugünlerde, bunu yeni bir albümle taçlandırıyor; ‘’Tuzak’’. Kişisel sözlerden toplumsal sözlere genişleyen bir yelpaze çizen albümdeki 10 şarkının tümünün söz ve müziği grubun kurucusu Özver Yılmaz’a ait. Şu anki kadrosu Tümerkan Aldanmaz (davul) ve Berkhan Ay’dan (bas gitar) oluşan Deli Gömleği’ni, kurucusu Özver Yılmaz anlattı.
Grup baştan beri bu kadroda mıydı?
Grup 1999’dan beri faal olduğu için oldukça fazla insan değişimi yaşandı. Ben elbette kaldım (gülüyor) Değişimlerin nedenleri müzikal uyumsuzluk, tercihler ya da hayat şartları oldu. Türkiye’de gerçekten inandığın, müziği yapmak için çok cesur ve kararlı olmanız gerekiyor. Herkes de bunu kaldıramıyor tabi ki. Ülkede ayakta kalabilmiş çok az grup var. Müziği sevmek önemli! Yaptığın müziği sevmiyorsan hiç başlama!
Geçmişinizde Burdur, Ankara, Kadıköy var. Bu yerler müziğinizi nasıl etkiledi?
Burdur doğumluyum, 16 yaşıma dek orada büyüdüm. İlk davulcumuz da Burdurlu idi. Birçok şarkının ilk versiyonlarını bas gitar olmadan iki kişi acayip şartlar altında oluşturduk. Ankara ise Deli Gömleği’nin oluştuğu yer. Ankara Üniversitesi’ndeyken insanlarla tanışıp, müzik yapmaya başladık. Kadıköy’e de 2005’te taşındım, buradaki 3-4 sene grubu toparlayıp albüm sürecine götürmekle geçti. Kadıköy bence Türkiye’nin büyük şehir anlamında yaşanabilecek en güzel yeri. Müzik anlamında da komşular çok anlayışlı sağ olsunlar. (gülüyor)
15 yılı aşkın süredir Deli Gömleği’siniz. 15 yıl önceden bugüne bakınca neler görüyorsunuz?
Ben en başından beri Deli Gömleği’ni popüler rock piyasasına sokmayacağım diyerek yola çıktım, hala da aynı yolda ilerliyorum. Asla tutuyor diye, moda diye müziğimi değiştirip, satsın diye saray soytarısı gibi şirinlikler yapmadım. Müzik yapmak, insanlarla paylaşmak, konser vermek istedim. Hepsi oldu. Umarım daha da fazla olur.
Hayalinizde ne var?
Amerika ve İngiltere’de çalmak güzel olurdu aslında, Rock’n Roll orada çünkü.
15.yılınızı 3. albümünüz ‘’Tuzak’’la kutluyorsunuz. Nasıl bir albüm oldu?
Bu albümün kaydı benim en beğendiğim kayıt oldu. Gitar-bas gitar ve albüm miksini Sinan Güngörer yaptı. Gitarları olabildiğince sert tuttuk çünkü o ruh halini yansıtan şarkılar oldu. Davul ve vokal kayıtlarını Kadıköy’de Recordium’da aldık. Albüm mastering sürecini Amerika’da Andy Bartow yaptı. Hem eski şarkılar hem de yeni yaptığım şarkılar var.
‘’Albüm internet üzerinden dinleyicilerle paylaşılıyor’’ deniliyor basın bülteninizde. Artık eski usül basılı albüm yapmak kalmadı sanırım.
Artık dijital devirdeyiz, kaçacak yer yok. Plak basabilmek isterdik ama zor bir iş, maddi olarak ve süreç açısından. Dijital basım bir kere elinde kapak tutmayan isteyen müzikseveri tatmin etmiyor. Ayrıca, ortaya çıkardığınız yapıtın kalitesi, aracı sitelere giderken düşüyor. Dijitalin dağıtımı tabi çok kolay sadece bir bağlantı ile herkes şarkıya ulaşabiliyor. Şu an format ve dağıtım sorunu zaten tüm dünyanın tartıştığı bir konu.
Hakkınızda ‘’Son yıllarda yurt dışında daha çok sahne bulan grup…’’ diye bir ifade okumuştum. Türkiye’den çok yurtdışında mı konser veriyorsunuz?
Geçtiğimiz son 2-3 yılda Ukrayna, Gürcistan ve Moldova’da çaldık. Oradaki müzik ve eğlenme kültürü bizimkinden farklı, biz de sık sık gidip çalmaya çalıştık.
Özver; sizin oldukça ilginç bir ses tonunuz var. Bu size avantaj sağlıyor mu? Yoksa tam tersi mi?
Elbette tam tersi! Yaptığımız tarzın üzerine tuz biber ekiyor. Elbette kim canı ne isterse onu dinler ama bizde yelpazeler hep kısıtlı tutulmuş veya tutturulmuş. Dünyada örnekler çok ama bizde kulaklar belirli tınılara alıştırılmış, diğerlerine de bir türlü açık alan bırakılmamış.
Sizce Deli Gömleği nasıl bir kitleye hitap ediyor? Konserlerde dinleyici ile iletişiminiz nasıl?
Eskiden konserlerde neredeyse hiç konuşmadan atlayıp zıplayıp müziğimizi yapıp teşekkür ederdik ama son 7-8 yıldır çenem açılıyor sahnede, zevkli geçiyor konserler. Siz eğlenemiyorsanız o elektrik seyirciye gidiyor zaten ister istemez.
Şarkılarda genelde nelerden bahsediyorsunuz?
Pek mutlu şarkılar yazamıyorum, eskiden genelde kişisel olurdu sözler. Ancak son dönemde yılların geçmesi, yaşanılan ortamın da sertleşmesiyle daha toplumsal sözler de çıkıyor.
Bir grubu ayakta tutmak zor mu?
Türkiye’de gruplar koşullar yüzünden yarıda kalıyor, genelde de para pul işlerinden. Deli Gömleği’nde çalan insan zaten bunların peşinden gitmiyor. Fikir çatışmaları oluyor ve olmalı da. Grup beraberce bir şeylere inanmışsa zaten yürür.
"Kadıköy müziğimizin içinde"
Grupta sadece ben Kadıköylüyüm. İstanbul’a taşındığımdan beri farklı evlerde ama hep Caferağa’da oturdum. Kendimi görece rahat hissedebildiğim tek yer İstanbul’da. Kadıköy konserlerimiz genelde Karga’da oluyor, bizim de çok sevdiğimiz bir mekân. Kadıköy’de özellikle son dönemlerde çok grup var, takip etmeye çalışıyorum. Bir de canımız ciğerimiz Cenk Taner var, kendisiyle Kadıköy’de 2 defa beraber şarkı söyleme fırsatı buldum sahnede. Genelde Kadıköy-Bostancı arası yürürüm veya bisiklete binerim, sözlerin bir kısmını burada oluşturmuşluğum vardır. Kadıköy doğrudan işin içinde yani!