Direnen çizgiler...

Gezi’yi çizgilerle hikâyelemek için kurulan Dirençizgiroman grubu, “Projeyi tasarlamaya başladığımız günlerde daha çok Gezi odaklı idik ama artık bu iş artık parkın dışına taştı.

01 Ağustos 2013 - 11:24
Gezi’yi çizgilerle hikâyelemek için kurulan Dirençizgiroman grubu, “Projeyi tasarlamaya başladığımız günlerde daha çok Gezi odaklı idik ama artık bu iş artık parkın dışına taştı. Yoğurtçu Parkı deneyimlerini de projeye eklemleyebiliriz” diyerek, Gezi ruhunu taşıyan, Kadıköylü olan ve olmayan tüm çizerlere çağrı yapıyor.
 
Gökçe UYGUN
 
Gezi direnişinin biraraya getirdiği bir grup çizer, yazar, eleştirmen ve akademisyen, “Dirençizgiroman”’ adlı bir grup kurdu. Gezi’nin farklı sanat alanlarında barındırdığı büyük potansiyel ilk günlerden beri dikkatlerini çekmiş. 2011 Occupy Hareketleri sonrası çıkarılan Occupy Comics’in başarısı da onları , bizi de benzer bir çalışmayı yapmaya yöneltmiş. Bunca insanı bir araya getiren ortak payda ise elbette Gezi ve çizgiromana duydukları sevgi..
 
BİBER GAZI ŞİŞESİNİN ANILARI...
Dirençizgiroman, “Mayıs sonundan beri Türkiye’nin yaşamakta olduğu değişimi kısa hikayeler aracılığıyla hem yerli hem de yabancı okura sunmayı hedefleyen bir proje” olarak tanımlanabilir.. Hikâyelerinde direniş günlerinde insanların yaşadıkları olaylardan kesitler sunmaya çalışıyorlar. Mesela direniş sırasında Kuğulu’da yaşanan bir aşkı da anlatıyorlar, yurt dışında olduğu için tüm süreci sosyal medyadan takip etmek zorunda kalanların hislerini de. Bunların dışında farklı çizgiroman türlerine de girmeye çalışıyorlar. 80’lerin Süper Korku çizgiromanlarına atıfla yazılmış bir kısa öyküleri, bir bilimkurgu hikâyesi ve hatta bir biber gazı şişesinin anılarının dile geldiği bir bölüm bile var. Üretilen işleri sergilemeye henüz başlamamışlar, sadece Facebook sayfalarında birkaç taslak sunuyorlar. Aslında akıllarına gelen ilk fikir süreli bir dergi şeklini almakmış ancak sonra bu fikir “daha çok hikâye resimleyerek Dirençizgiroman’ı bir antolojiye dönüştürmeye kararı”na evrilmiş.
 
‘KALİTELİ MİZAH, GEZİ’Yİ GÜÇLENDİRDİ’
Dirençizgiroman’ın editoryal kadrosundan Yiğit Kocagöz, “Sanatın muhalifliği olgusundan hareketle, Gezi direnişi siz çizerler dünyasında nasıl yankı buldu?” sorumuza şu yanıtı veriyor; “Uykusuz, Penguen gibi pek çok dergi Direniş Özel Sayısı basarak muhalif duruşlarını net bir şekilde gösterdiler ki bu sayılar yayıncılık tarihimiz açısında büyük önem taşıyor. Bizi en çok şaşırtan ve sevindiren Facebook’ta “Sen Diren Biz Çizeriz Türkiye” isimli gruba rastlamaktı. Gerek Türkiye gerek dünya çizerleri bu kısa zaman aralığında yüzlerce çeşitli çalışmayla karşımıza çıktılar ve bize de çizgiroman projemizin çocuksu bir ütopya olmadığını göstermiş oldular. Mizah ve muhalefet doğası gereği içiçedir, birbirinden ayrılamaz. Kaldı ki mizahın bu süreçteki kullanımı sayesinde insanlar hem hareketteki samimi duyguları gördüler, hem de korku duvarlarını yıktılar. Babam sayesinde küçük yaştan karikatürle tanıştım. Bu sebeple Gezi Eylemleri’ndeki zeki mizah, benim için yuva sıcaklığı adeta. Bu duygu çalışma arkadaşlarım için de geçerli. Hem mizahtaki hem de sanattaki hızlı ve kaliteli üretkenliğimizin hareketi güçlendirdiğini görmemeye imkan yok.”
 
“KADIKÖY, ÇİZGİROMANIN KALBİ”
Kendi deyimiyle “Çocukluğu Kadıköy pasajından çizgiroman almakla geçen” biri olan Yiğit Kocagöz, Kadıköy’ü “çizgiromanın ve resmin İstanbul’daki kalbi” olarak tanımlıyor ve ekliyor; “Bir çizgiromanı hiçbir yerde bulamasanız Kadıköy’ün sahaflarından bulursunuz. Bir sürü fanzine orada ulaşırsınız, Kadıköy’ün kafeleridir çoğunun doğum mekânı. Projeyi tasarlamaya başladığımız günlerde daha çok Gezi odaklı idik ama artık bu işin parkın dışına taştığını hepimiz biliyoruz. Yoğurtçu Parkı deneyimlerini de projeye eklemlemek ileriki hikâyelerimiz arasında olabilir.”
 

ARŞİV