VALİDEBAĞ’IN BİLİNMEYENLERİ - 4
Hafif meyilli bir araziye sahip olan Validebağ Korusu ve çevresi 1600’lü yıllardan itibaren saray erkanı tarafından avlak olarak kullanılmıştır. Koru, Sultan Abdülmecid’in bu yeşil alanı, annesi Bezmialem Valide Sultan’a hediye etmesiyle yazlık mekan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bezmialem Valide Sultan kendisine hediye edilen bugünün validebağ korusunu yaratırken bir gün korunun ‘Hyde Park’ projesiyle talan edilmeye çalışılacağını tahmin etmiş midir acaba?
Valide Sultan, korusunu yaptığı bahçe peyzajlarıyla ünlü Hekimbaşı Salih Efendi’nin yardımıyla kurmuştur. Bahçesine yurt içinden ve yurt dışından özel bitkiler ve ağaçlar getirterek zengin bir bitki örtüsü oluşturmuştur. Bulgaristan’dan kara üzüm, Ödemiş’ten İzmir siyah üzümü, çeşitli türde armut ağaçları, 13 çeşit vişne ağacı, 11 çeşit incir ağacı ve 11 tür dut ağacı getirterek zengin bir flora oluşturmuştur.
Bu ağaçların bir kısmı bugün hala Validebağ Korusu’nda vardır ve daha sonra ayva, erik, ceviz, yalancı akasya, fıstık çamı, servi, kızıl çam, meşe, doğu çınarı, defne, diş budak, sakız ağacı gibi değişik ağaçlar dikilerek flora daha da artırılmıştır. Yöre halkı arasında Mustağbey Armutu olarak ün yapan armutların, Cumhuriyet öncesinde bu arazi üzerinde özel gayretler ile ıslah çalışmaları yapılarak geliştirildiği belirtilmektedir.
9 ANIT AĞAÇ
Korudaki ağaçlardan dokuz tanesi Anıt Ağaç statüsündedir ve sayısız Anıt Ağaç olmaya aday ağaç vardır. Bu ağaçlar korunmaya alınmalıdır. Bu geçen 400 yıl boyunca, özellikle de Cumhuriyet sonrasında 1927 yılından itibaren içindeki tarihi mimari değerlerle birlikte yapılan ilave binaların Cumhuriyet Türkiye’sine sosyal, ekonomik ve kültürel olarak kattığı değer azımsanmayacak kadar büyüktür.
1980 Yılına kadar Validebağ Korusu’nda hastane ihtiyaçlarını karşılamak ve gelir elde etmek amacı ile tavuk yetiştirildiği, ahırlarda hayvan beslendiği, sebze ve meyve yetiştirildiği, özellikle bugün açık alan olarak görülen alanlarda 1970’li yılların sonuna kadar ekin ekilip harman yapıldığı bilinmektedir
Peki sonra ne oldu da bugünkü Validebağ Korusunu koruma görevi çevre halkına düştü?
HAYVANLAR İÇİN FELAKET
1981 yılında Tarım Döner Sermayesi’nin kapatılmasıyla Validebağ Korusu’ndaki çiftlik hayatı da bitti ve hayvanların yaşadığı ahırlar, kümesler ve mandıralar için felaket başladı,
Validebağ Korusu’nun Kalfa Çeşme Sokak girişindeki kapısının her iki tarafında bulunan, atlarla seyislerin kaldığı bu güzel binalar, Cumhuriyet döneminde Prevantoryum’un bir bölümü olarak kullanılmış daha sonra Sağlık Meslek Lisesi’ne ev sahipliği de yapmıştır. Günümüzde ise öğretmen konukevi olarak hizmet vermektedir.
AHIRLAR YIKILDI LİSE YAPILDI
Diğer ahır ve mandıralar bunlar kadar şanslı değillerdir. 1990 yılında faaliyete geçen Haydarpaşa Lisesi bu bölgedeki ahırları yıkarak yerine kendi kampüsünü yapmıştır. Lisenin hemen yanındaki ahır ise restore edilip kullanılsın diye İzci yönetimine verilmiştir. İzci yönetimi de doğayı ve kültürel mirası koruma kuralları olduğunu unutarak bu binayı yıkmış 18 Haziran 1999’da kendi zevklerine uygun yaptıkları binada Şevket Aktalay İzci Evi adıyla faaliyete geçmiştir. Hatta hızlarını alamayarak amaç dışına çıkarak çay bahçesine dönüştürülen kafeterya yapmışlardır. Haydarpaşa Lisesi’nin kapısına kadar da sert zeminli ve araç geçebilecek bir yol ilave etmişlerdir.
KORUMA KURULU KARARI VAR
İzcilerin yaptıkları kamplar ise korunun sahipleri olan hayvanları ışık ve ses kirliliği ile ürkütmekte, kamp bitiminde ise geriye hırpalanmış yeşil alan ile çöp dağları kalmaktadır. Bu olumsuzluklardan dolayı yapılan girişimler sonucu İstanbul 3 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 7 Eylül 2005’te izci evi faaliyetlerinin sürdürüldüğü alanın kaldırılarak koru dışında başka bir alana taşınmasına ve eski ahır binalarının aslına uygun olarak yapılmasına karar vermiştir. Bu karara ragmen izci evi halen faaliyetini sürdürdüğü gibi 2012’de Kültür Bakanlığı, (mahkeme kararına uyma adına) izci evi restorasyonunu durdurmuşken 2014’te restorasyon projesini tekrar yapmaya karar vermiştir
Fakat Validebağ Korusu’nun ağaçlarının, çiçeklerinin, yabani otlarının, kuşlarının, kelebeklerinin dili olan “koruseverler” tarafından, değil restorasyon yapmak koruyu tamamen terk etmeleri gerektiği hatırlatılarak restorasyona izin verilmemiştir.Ama bu süreç nasıl sonuçlanacak hiçbirimiz bilmiyoruz. Validebağ Korusu günümüzün deyimiyle rant yeri olmuştur ve üzerinde kimlerin gözü vardır bilinmez.