Dijital platformların sayısının artmasıyla birlikte bu alanda çalışan çevirmenlerin oranı da artış gösteriyor. Kadıköy’de faaliyet gösteren Çevirmenler Meslek Birliği (ÇEVBİR) geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada yeni bir kampanya başlatarak film sektöründe çalışan çevirmenlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. ÇEVBİR’in başlattığı kampanyayı ve çözüm önerilerini ÇEVBİR Yönetim Kurulu Başkanı Menekşe Arık ve üyesi Ece Nihal Karluk ile konuştuk.
-ÇEVBİR olarak sosyal medyada yeni bir kampanya başlattınız. Özellikle sinema sektöründe çalışan çevirmenlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekiyorsunuz. Kampanyanın içeriğinden ve hedeflerinden bahseder misiniz?
Menekşe Arık: Bu kampanyayı, altyazı ve seslendirme çevirmenlerinin maruz kaldığı mali ve manevi hak ihlallerini görünür kılmak ve bu ihlallerin giderilmesi için sorumluları harekete geçirmek üzere başlattık. İşaret ettiğimiz ihlallerin sorumlusu en başta çeviri hizmetine aracılık eden kurumlar, yani çoğunlukla dublaj stüdyoları. Bu aracı kurumlardan hizmet alan kanal ve platformların da çeviriye ayırdıkları bütçenin çevirmenlere ulaşmaması konusunda sorumluluk alması gerekiyor elbette, çağrımızın bir muhatabı da onlar. Tabii amaçlarımızdan biri de meslektaşlarımızı bilinçlendirmekti. Çevirmenler bildiğiniz gibi çoğunlukla tek başına çalışıyor, kendileriyle aynı alanda çalışan mesteklaşlarından bihaber dahi olabiliyor. Böyle olunca haklarının gaspedildiğinin farkına da varamayabiliyorlar çünkü kampanyamızda bahsettiğimiz bazı uygulamalar, örneğin dublaj çevirmenlerine uyarlama işinin de bedelsiz yaptırılması, o kadar yaygın ki insanların aklına bunun bir hak ihlali olduğu gelmiyor.
-Son yıllarda dijital platformanların sayısının artmasıyla birlikte altyazı işi de çoğaldı. Birçok çevirmen bu alanda hizmet veriyor. Ama bir yandan sorunlar da artıyor. Nedir bu sorunlar?
Ece Nihal Karluk: Ülkemizde altyazı çevirmenleriyle seslendirme çevirmenlerinin yaşadığı sıkıntılar büyük ölçüde ortak çünkü aynı firmalarla çalışmak durumundalar. Birçoğu iki alanda da çalışıyor zaten. Sosyal medya kampanyamızda en temel sorunlarımıza yer vermiştik: Düşük ücretler, kaldırılamayacak bir iş yükü, birden fazla işin tek iş gibi gösterilmesi, çevirmenin adının belirtilmemesi ve intihal. Bütün bu sorunların doğuşunda şirketlerin tek bir motivasyon kaynağı var aslında, o da çeviri işini olabildiğince ucuza, mümkünse bedavaya getirmek.
-Çevirmenlerin karşı karşıya kaldığı temel sorunlardan biri de telif hakkı. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Menekşe Arık: Hem kitap çevirisi hem de altyazı ve seslendirme çevirisi çok nitelikli ve yoğun çeviri emeği gerektiren alanlar. Burada sadece ücret şartları değil sosyal güvence, iş güvencesi, emeklilik gibi haklardan yoksun olmaları da devreye giriyor. Söz konusu alanlarda telif hakkının önemi burada yatıyor. Çevirmenlerin ürettikleri eserlerin tekrar kullanımlarından pay alması ve ücret koşulları belirlenirken telif hakkının gözetilmesi, kültür hayatımızın önemli kaynakları olan bu alanlarda nitelikli çeviriler ortaya koyulmasının olmazsa olmazı.
“ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE MÜMKÜN”
-Kanunlar çevirmenlerin haklarını korumada yeterli değil mi?
Menekşe Arık: Gerek kitap çevirmenlerinin gerek altyazı ve seslendirme çevirmenlerinin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında işlenme eser sahipliğinden doğan hakları var. Yasada eser sahiplerine tanınan geniş haklardan yararlanabilmek için belli bir farkındalık ve bilgi düzeyine erişmemiz gerekiyor. Daha da önemlisi bu hakların gerçek hayatta karşılığını bulabilmesi ancak örgütlü mücadeleyle mümkün. ÇEVBİR, çevirmenlerin bu kapsamdaki mali haklarını takibe yetkili tek meslek birliği. Şu an 500’den fazla üyemiz bulunuyor, bunların çok büyük çoğunluğu kitap çevirmeni. Kitap çevirisi alanında sadece bu sene yaklaşık yirmi üyemiz adına hak takibi yürüttük. Altyazı ve seslendirme çevirisi alanında da aynı yolda ilerleyebilmeyi hedefliyoruz, o yüzden bu alanda çalışan tüm çevirmenleri meslek birliğimize üye olmaya çağırıyoruz.
-Çözüm önerileriniz neler?
Ece Nihal Karluk: Çözüm çok belli, çevirmenlere emeklerinin karşılığının verilmesi ve hak ihlallerinin son bulması ki önümüzde çok ciddi hukuki sonuçlar doğurabilecek örnekler var. Türkiye’de yaygın bir şirket vizyonu hâline gelen “cebimizden ne kadar az para çıkarsa o kadar iyi” mantığıyla çeviri işini sudan ucuza getirmeyi hedeflemek, kolaya kaçmaktan başka bir şey değil aslında. Her ne kadar kısa vadede ekonomik görünse de uzun vadede şirketler için bunun tersi sonuçlar doğuruyor. Amaç günü kurtarmak olmamalı kısacası. Hele de Türkiye pazarına giren kanal ve platformların sayısının giderek arttığı günümüzde. Şu an uygulanan bu ucuzcu sistem sürdürülebilir veya ekonomik değil.
-Neden?
Ece Nihal Karluk: Bu şirketler çevirileri serbest çevirmenlere, hatta bazen sadece dil bilenlere, çok komik rakamlara dağıtıyor, hâliyle çeviriden bir kalite beklemek mümkün olmuyor. Şirketlerin bir kısmı, bünyelerinde çok düşük maaşlara çalıştırdıkları çevirmen ve editörlere, dışarıdan gelen bu metinleri düzelttiriyor ama bu düzelti süreci, çeviriyi baştan yapmaktan uzun bile sürebiliyor. Yani aslında bu pratik, şirketler için hem zaman hem para kaybıyla sonuçlanıyor. İçeride bir kontrol mekanizması bulunmayan şirketler için durum daha da tehlikeli çünkü yayına çıkan çevirinin belli bir standartta olmaması, sosyal medyanın da gücüyle kanal veya platformun adının karalanmasıyla bile sonuçlanabiliyor. Bir yeni platform daha geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki yayın hayatına başladı biliyorsunuz, burada da “olmamış” diyeceğimiz çevirilerle karşılaşacağız ve örneklerini muhtemelen sosyal medyada da göreceğiz. Geçtiğimiz sene yaptığımız kamuoyu açıklamasında izleyicilerden, “kötü” çeviriye karşı tepkilerini asıl sorumlulara, yani kanallara, platformlara ve aracı kuruluşlara yöneltmelerini rica etmiştik. Bu ricamızı da tekrarlamış olayım. Ayrıca ilgili tarafları işbirliğine çağırmıştık, onu da yineleyeyim. Dediğimiz gibi, en büyük sıkıntıyı yaşadığımız yerler dublaj stüdyoları. Geçtiğimiz sene kurulan ve “yayıncılar, sanatçılar, çevirmenler ve iş kolumuzun diğer paydaşları arasında bir köprü olmayı” hedeflediklerini beyan eden Ses Stüdyoları Birliği temsilcilerine bu vesileyle özellikle çağrıda bulunmak istiyorum. Nitelikli çevirmenlerin meslekten uzaklaşmasına ve yabancı yayınlarda çeviri kalitesinin her geçen gün düşmesine dur demek biraz da onların ellerinde.