Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), 6 Şubat Pazartesi Kahramanmaraş ve Hatay'da meydana gelen depremlerin Türkiye'ye muhtemel ekonomik sonuçlarına yönelik bir değerlendirme yaptı.
EBRD, geçtiğimiz günlerde yayınladığı raporunda Türkiye'de meydana gelen depremin potansiyel ekonomik etkilerinin ülkenin bu yılki gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 1'ine ulaşmasının beklendiğini belirtti.
Bu yılın ilerleyen dönemlerinde yeniden yapılandırma çabalarından beklenen canlılığın altyapı ve tedarik zincirleri üzerindeki olumsuz etkiyi dengeleyeceği kaydedilen raporda, depremlerin potansiyel ekonomik etkilerinin ülkenin bu yılki gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 1'ine ulaşmasına yönelik tahminin, “makul bir tahmin” olduğu ifade edildi.
EBRD baş ekonomisti Beata Javorcik, “Deprem büyük ölçüde tarım alanlarını ve hafif imalatın olduğu bölgeleri etkiledi. Bu nedenle etkinin diğer sektörlere yayılması sınırlı” ifadelerini kullandı. EBRD fonlarının en büyük alıcısı olan Türkiye için 2023'te büyüme tahmini yüzde 3,5'ten yüzde 3'e düşürüldü. Ancak bu tahminde depremin etkisi göz önünde bulundurulmadı.
BELİRSİZLİK EKONOMİK ZAFİYET OLUŞTURUYOR
Banka, Türkiye'nin giderek büyüyen dış finansman ihtiyaçlarının ve 2023 seçimlerine bağlı belirsizliklerin de ülke için ciddi ekonomik zafiyet oluşturduğunu ifade etti. Türkiye'de meydana gelen depremin, haziran ayına kadar yapılması gereken seçim planlarını altüst ettiği, ülke içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti ve muhalefet arasında seçimlerin ertelenmesi olasılığı konusunda büyük bir tartışma başladığı belirtildi.
Raporda, “Türk Lirası'ndaki değer kaybı 2015'ten bu yana enflasyonun üzerinde seyrediyor ve Dolar bazında düşen maliyetler nedeniyle Türkiye'nin ihracatı hızlı bir şekilde artıyor” ifadeleri yer aldı.
“DİĞER DEPREMLERLE KIYASLANAMAZ”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin GSYİH içindeki payı yüzde 9,8 seviyesinde bulunurken bölge yaklaşık 14 milyonluk bir nüfusu barındırıyor. Afet bölgesinde ekonomi, hem tarım ve hayvancılık hem de başta tekstil, demir çelik ve enerji olmak üzere sanayi üretimi üzerinde şekilleniyor.
Örneğin Kahramanmaraş, Türkiye iplik üretiminin yüzde 36'sını tek başına gerçekleştiriyor, Ortadoğu pazarlarının ihracat üssü olan Gaziantep ise tek başına dünyaya tek parça halı üretiminin yüzde 60'ına ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin toplam narenciye üretiminin üçte biri Adana'da, Hatay ise Türkiye'nin en büyük demir çelik fabrikasını barındırıyor ve turunçgil üretiminin yüzde 21'ini karşılıyor. Son yıllarda turizm ve gastronomide öne çıkan Şanlıurfa ise tahıl, pamuk ve mercimek üretiminde başı çekiyor.
Ortadoğu ülkelerine ilişkin rapor ve analiz yayınlayan Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü'nün (Middle East Institute) geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporunda ise, deprem sonrasında Türkiye'nin yakın gelecekte yeni bir döviz kriziyle karşılaşmasını bekleyenlerin sayısının giderek arttığı belirtildi. Dr. M. Murat Kubilay tarafından kaleme alınan raporda, Türkiye ekonomisinin dış finansal şoklara karşı aşırı bir kırılganlık sergilemeye devam ettiğine ve bu durumun ülke içindeki beklentileri de olumsuz etkilediğine işaret edildi.
Kahramanmaraş depreminin ekonomiye olan etkilerini 2011'deki Van depremi veya 1999'daki Marmara depremi ile kıyaslamanın doğru olmayacağını vurgulayan Dr. M. Murat Kubilay, “Van depremi çok kısıtlı bir alanda gerçekleşti. Marmara depremi ise Türkiye'nin üretim ve finans merkezinde oldu. Bu deprem, ikisinin arasında. Devasa bir alanı etkiledi ama finansal sistem çalışıyor, tedarik zincirinde ciddi bir kopma yok. Ancak tablo henüz netleşmedi” ifadelerini kullandı.