Bolu’da bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan yangın, 78 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. Gece yarısı başlayan yangın, otelin dış cephesinin ahşap kaplama olması ve en yakın itfaiye biriminin 45 kilometre uzaklıkta bulunması nedeniyle kısa sürede büyüyerek geniş bir alana yayıldı. Yangın uyarı sistemlerinin çalışmaması ve otelin dışında yangın merdiveninin olmaması da felaketin boyutunu artırdı. 12 katlı otelde çıkan yangında sadece misafirler değil, otel çalışanları da hayatını kaybetti. Denetimlerin yetersiz olduğuna dikkat çeken Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) komisyon başkanı Gökhan Turan, yaşanan yangın felaketiydi ilgili gazetemize konuştu.
Turan, “Bolu’da gerçekleşen otel yangını sonucu hayatını kaybedenler arasında otelin dört çalışanı da var. Bu kişiler 24 yaşındaki hemşire Dilara Ermanoğlu, aşçı Eslem Uyanık, 25 yaşındaki aşçı Esra Nazik ve 25 yaşındaki garson Şevval Şahin. Yangın sırasında 12'nci kattan atlayan Şevval Şahin, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.” dedi.
“OTELLER AZ TEHLİKELİ SINIFTA”
“Çalışanlara işçi sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmediği, acil durum tatbikatları, yangın tatbikatı konusunda bilgi verilmediği de görülüyor.” diyen Turan bu sonuca giden süreci şöyle özetledi: “Bir işyerinde iş güvenliği uygulamaları daha önce (2012 Haziran öncesi 6331 sayılı kanun öncesinde) 4857 sayılı iş kanunu, iş sağlığı ve güvenliği tüzüğü hükümlerine uygun olarak yürütülüyordu. 6331 sayılı kanunun kabulü ile tehlike sınıfları farklılık göstermiştir. Oteller bu düzenlemede az tehlikeli sınıf sektöründe yer almıştır. Yasadaki bazı maddeler, özellikle uzman bulundurma maddesi sürekli ötelenmiş, 2024 yılı sonunda öteleme tekrar edilmemiştir. 6331 sayılı kanunda ‘işveren mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar’ diyerek bütün sorumluluğu tespit eder. Ülkemizde mevzuat konusu oldukça eksiksiz yapılmaya çalışılır. Hangi binalarda hangi yöntemle korunma sağlanacağı, yangında hangi tedbirlerin alınması gerektiği net olarak belirtilmiştir. Bu binada yangına karşı gerekli önlemlerin alınması ve yangın söndürme sistemlerinin çalışma olasılığının değerlendirilmesi gerekirdi. Yangının mutfakta çıktığı düşünülürse, yangın söndürme tüplerinin olmadığı akıllara geliyor. Bir tüple sönecek yangının bu kadar insanın ölümüne neden olması insanı aynı zamanda sinirlendiriyor.”
“DENETİMLER YETERSİZ”
Denetimlerin yetersiz olduğuna dikkat çeken Turan, “Otelde yapılan denetimler Ķültür ve Turizm Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılır. Kurumlar yetkileri dahilinde inceleme yapmakta ancak ülkemizde son 20 yıldır yürütülen politikalar neticesinde devlette devamlılık ilkesi hiçe sayılmaktadır. Ülkemizde özellikle son beş yıldır yangınların (orman hariç) yaygın olması denetimlerin yetersiz olduğunu gösteriyor. Oteldeki yangın yükünün otelin restorasyonu sonrası doğru hesaplanmaması ve binanın orjinaline uygun yapılmaması, yangının boyutunun büyümesine sebep olmuştur.” şeklinde konuştu.
Yangınların Türkiye’de genel bir sorun haline geldiğini söyleyen Turan, “Yangına karşı alınması gereken önlemleri değerlendirirken yangına karşı geç yanan malzemeleri kullanmak gerektiğinin de altını çizelim. Hem otellerde hem de kültür merkezleri, sinemalar gibi alanlarda yangın geciktirici, geç yanan boyalar ve inşaat malzemeleri kullanılmalı. Otellerin tehlike sınıfının değiştirilerek çok tehlikeli hale getirilmesi gerekiyor.” dedi.