Her yıl 4 Nisan, tüm dünyada yaşamlarını oldukça zor koşullar altında geçirmeye çalışan sokak hayvanlarının durumuna dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla “Dünya Sokak Hayvanları Günü” olarak kutlanıyor. Dünya üzerinde milyonlarca sokak hayvanı bir yandan açlıkla, barınmayla ve iklim koşullarıyla mücadele ederken, diğer yandan da şiddet ve istismara maruz kalıyor. Tüm bunlar olurken barınaklardan hayvan sahiplenmenin önemi de artıyor. Kadıköy Belediyesi Geçici Bakım Merkezi’nde veteriner hekim olarak görev yapan Leyla Çakıcı, hem barınaklardaki durumu anlattı hem de hayvan sahiplenmek isteyenlere tavsiyelerde bulundu.
“SAHİPLENME ORANLARI DÜŞTÜ”
Çakıcı, barınaktan hayvan sahiplenme oranı hakkında şunları söyledi: “Sahiplendirme oranları değişkenlik gösteriyor. 2020 yılında başlayan Covid-19 salgını maalesef ki hayvan sahiplenme durumunu çok olumsuz etkiledi. Son dönemde yaşanan ekonomik olumsuzluklar, kış mevsimi (Kışın hayvan sahiplenme oranları düşerken ilkbahar ve yaz aylarında bu oran artıyor) hayvan sahiplenmeyi etkiliyor. Ama genel olarak son iki yıldır hayvan sahiplenme oranlarının düşük olduğunu söyleyebilirim.”
Ayda ortalama 1-10 arasında hayvan sahiplendirildiğini dile getiren Çakıcı, “Uzun süredir Geçici Bakım Merkezi’mizde duranlar yaşlı, engelli, ısırma eğilimli olan yani agresyon gösteren, sokakta yaşamaya elverişli olmayan hayvanlardır. Sahiplendirmelerde çift taraflı dikkat edilen birçok konu var. Sahiplenecek kişinin deneyimi olup olmaması, hayvanın yaşayacağı mekanın uygun olup olmaması, (evde mi bahçede mi besleyeceği, apartmansa kat mülkiyet kanununa göre hayvan besleme izninin verilip verilemeyeceği, tüm aile fertlerinin onayının olması vs.) önemli konular.” diyerek şöyle devam etti: “Kadıköy Belediyesi olarak çalışmalarımızı sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yürütmekteyiz. Barınağımızdaki çalışmalarımız da Hayvanlar Dostları Platformu ile beraber yürütülüyor. Sahiplendirmelerimiz ve sahiplendirme sonrası takip gönüllülerimizle yapılıyor.”
“CEZA ÖDEMEMEK İÇİN SOKAĞA ATIYORLAR”
Hayvanlarını terk edenlerin barınakları değil sokakları tercih ettiklerini dile getiren Çakıcı, "Evcil hayvanlarını direkt barınağa geri getirenler kanun gereği cezai işlem ile karşılaşıyor. Ceza ödememek için sokağa terk etmeyi seçiyorlar.. Sağlık problemi olduğunda bununla uğraşmak ya da para harcamak istemeyenler, yavru köpeklerin tuvalet eğitim süreçleriyle uğraşmak istemeyenler, sevgililer günü ya da karne hediyesi olarak evcil hayvan alanlar genellikle onları terk ediyor.” dedi.
“SORUMLULUKLARIN FARKINDA OLMAK GEREK”
Barınaktan hayvan sahiplenmek isteyen kişiler için tavsiyelerde de bulunan Çakıcı, “Hayvan sevmek demek mutlaka evde hayvan beslemek demek değildir. İnsanların yaşam alanı olarak dizayn edilen evlerimizde kedi ve köpek beslemek oldukça sıkıntılı olabiliyor. Bunu bilmek ve buna göre organize olabilme yeteneğine sahip olmak, eve alınan hayvana yeterli zamanı ayırmak gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekir ki neticede bir canlıyı hayatınıza dahil ediyorsunuz. Bunun gerektirdiği sorumlulukların farkında olmak önemli. Çocuklara ve insanlara sorumluluk kazandırmak için hayvan sahiplenmek ya da sevgililerin birbirine hediye olarak evcil hayvan alması da çok sağlıklı bir düşünce değil. Bu duyguları kazandırma görevini başka bir canlıya yüklemek sağlıksız bir durum. Hayvanların sürekli ortam değişmeye zorunlu bırakılması psikolojik olarak sağlıklı değil. Evde bakmak, barınağa geri getirmek, yeniden sahiplenmek gibi bir döngüyü düşünebiliyor musunuz? Sürekli okul değiştiren bir çocuğun psikolojisi ve davranışları ile eş değer olacaktır. Emin olmak, kararlı olmaz, en az 15 yıl beraber yaşamayı göze almak, bazı sorunlarla karşılaşacağını bilmek, koşulsuz sevmek…Bahsettiğim şeyler olumsuzluk olarak algılanmasın kesinlikle, aksine daha sağlıklı bir birlikteliğin başlangıcı olarak düşünmek gerekir.” diye konuştu.
“EN ÖNEMLİ GÖREV BELEDİYELERE DÜŞÜYOR”
Çakıcı, 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü dolayısıyla şunları dile getirdi: “Hollandalı sokak hayvanı vakıflarının girişimiyle 2010 yılında ilan edilen bu günde, 12 yıldır sokak hayvanlarının yaşadıkları sorunlara dikkat çekiliyor. Sokak hayvanlarının sayısının yüksek olduğu ve durumun umutsuz gözüktüğü ülkelerde bile işe yarayacağı bilimsel olarak ispatlanmış bir yöntem olarak, “Topla, Bakımını Yap, Aşıla, Aldığın Yere Bırak” adı verilen dört aşama tavsiye ediliyor. Türkiye'deki yasalar da bununla uyuşuyor. 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu'nda hayvanların kısırlaştırılması, aşılanması, rehabilite edilmesi ve kayıt altına alındıktan sonra alındıkları ortama bırakılması öngörülüyor. Türkiye'de bin 300'den fazla belediye olmasına rağmen 250 civarında hayvan barınağı olduğu söyleniyor. Dünya Sağlık Örgütü de sokak hayvanlarının sayısını azaltmada en etkili yöntemin kısırlaştırma, insanların eğitilmesi ve hayvanlarla sahiplerinin kayıt altına alınması üçlüsü olduğunu söylüyor. Bir dişi köpeğin altı ayda bir beş yavru doğurması ve yavrularının da aynı şekilde devam etmesi durumunda beş yıl içinde soyundan 5 bin civarında köpek üreyeceği anlamına geliyor. Bu nedenle dişi köpeklerin yüzde 70'inden fazlasının kısırlaştırılması büyük önem taşıyor. Burada en önemli görev ise belediyelere düşüyor.”