Kozyatağı Dayanışması, eski CHP milletvekili ve Sosyal Haklar Derneği Başkanı Melda Onur ve eski HDP milletvekili son KHK’larla ihraç edilen akademisyen Sezai Temelli’nin katılımıyla 14 Ocak Cumartesi günü Kozyatağı Kültür Merkezinde OHAL’de Ekonomi adlı bir panel düzenledi. Kozyatağı Dayanışması’ndan Ayşegül Tozeren’in moderatörlük yaptığı panelde, 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen olağanüstü halden sonra Türkiye ekonomisinin durumu ve doların önlenemeyen yükselişi konuşuldu.
100 TL’NİN 55’İ DIŞ BORÇ
Moderatör Ayşegül Tozeren, panele, Demokrasi İçin Birlik Hareketi’nin yayınladığı istatistikî verileri paylaşarak başladı. Verilere göre, OHAL sürecinde 450 bin kişi işsiz kalırken, toplam işsiz sayısı altı buçuk milyon. Üniversite mezunu üç kişiden biri işsiz. Cebimizdeki 100 TL’nin 55 TL’si ise dış borç. OHAL’in ilan edildiği günden bugüne, bir depo benzinin fiyatı 52 TL artarken, Türk Lirası, Amerikan doları karşısında %33 değer kaybetti.
“ANNEM TERÖRİST Mİ?”
Panelin başında, Tozeren’in katılımcılara sorduğu soru herkesi kahkahaya boğdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhtarlara yaptığı konuşmada 0geçen “Elinde silahı olan teröristle; elinde doları, avrosu olan terörist arasında fark yoktur" sözlerini hatırlatan Tozeren, “Benim annem ve öğretmen arkadaşları birlikte sekiz kişi dolar günü yapıyorlar. Annem terör örgütü üyesi mi? Annem terörist mi? Annemle arama mesafe koymalı mıyım?” diye sordu. Tozeren’in sorusuna cevap olarak Melda Onur şunları söyledi: “ ‘Suça sürüklenmiş çocuk’ olmak istemiyorsan mesafe koymanda fayda var(gülüyor). Ülkede terörizm torbası giderek genişliyor. Bunun ölçüsü kaçtı. İnsana ve üretime dayanmayan ekonominin geldiği durum bu. İnsanların üç kuruş dolarına göz dikmekle bu problem aşılmaz. Başkanlık sistemine geçilirse ihracatta 500 milyar dolara çıkarız diyen bir aklın tutup da doları terörist ilan etmesi son derece ilişkisiz ve alakasızdır”
“DOLAR DAHA DA YÜKSELECEK”
Tozeren, Sezai Temelli’ye ekonomistlerin bir kısmının doların yükselmesinin Türkiye siyasetine ve ekonomik programına bağlı olduğunu söylerken diğer bir kısmının siyasetle alakası olmadığını, bazı şirketlerin elinde doları tutarak, dış mihraklarla birlikte doları silah olarak kullandığını söylediğini hatırlattı ve hangisinin doğru olduğunu sordu. Temelli soruyu şöyle cevapladı: ‘Çok fazla iktisatçı dinlememiz gerekir mi?’ diye soracak olursanız; Bence gerekmez. Zaten bu dolar meselesinde açığa çıktı. Küresel bazı hareketlenmeler var. Bu hareketlenmeye bağlı olarak bütün dünya bundan etkilendi. Ama Türkiye’nin etkilenme düzeyi farklı oldu. Genel etkilenme trendinin çok üzerinde bir etkilenme gerçekleşti. Dönüp buna bakmak lazım. Neden bu kadar çok hareketlendi? İşte sorunun yanıtı orada. Finans politikte dövizdeki hareketliliğin yegâne sebebi, Türkiye’deki siyasetin içine düşmüş olduğu kulvarda, bugün yaşamış olduğumuz politik ve toplumsal sorunlarda gizliydi. İktisatla siyaset arasındaki bağ çok güçlüdür. Döviz piyasalarının durumu ne olacak diye soracak olursanız, daha da yükseleceğini söyleyebilirim. Çünkü gelen fiyat bir seviyeyi gördükten sonra onu aşağı çekmek için yapay müdahalelerde bulunuyorsanız onun yaratmış olduğu maliyetler o seviyenin üstüne sıçramalar getirir.
“SİSTEME VİRÜSLER ATABİLİRİZ”
Panelde dinleyiciler de sorularını katılımcılara sordu. Bir dinleyicinin “Ekonomik sistem içerisinde, kapitalizme teslim olmadan kendimize nasıl alternatifler yaratabiliriz?” sorusuna Temelli, : “Ekonominin demokratikleşme çabasını göstermeliyiz. Bütçe hakkımıza sahip çıkmalıyız. İnsanların bu konuda bilinçlenme çalışmaları, ekonomiye müdahil olma çalışmaları yaratılmalı. Biz, sisteme virüsler atabiliriz. Sisteme virüs atmanın yolu, yeni kooperatifçilik arayışlarıdır. Mahallenizde sokağınızda yapabileceğiniz iktisadi alandaki çalışmalarla, oralara özgürlük sağlamaktır. Dayanışma ekonomilerini kurmaktır. Bu sayede sisteme atılacak virüsler, belki kapitalizmi bugünden yarına dönüştürmeyebilir ama bizim özgürleşmemiz konusunda da, sistemle mücadele etmemiz konusunda da bize önemli olanaklar oluşturabilir” diyerek cevap verdi. Temelli’nin cevabından sonra söz alan bir dinleyici dayanışma ekonomilerine örnek olarak Kadıköy Tüketim Kooperatifi’ni verdi.