Enflasyon son 19 yılın zirvesinde, halk zor durumda

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yıllık enflasyonu yüzde 36,08 olarak açıkladı. Bu rakam son 19 yılın en yüksek rakamı. Acı reçete halkı gittikçe daha fazla zorlarken fiyatların daha da artması bekleniyor 

03 Ocak 2022 - 14:28

TÜİK yıllık enflasyon oranını yüzde 36,08 olarak açıkladı. Bu rakam 2002’den beri açıklanan en yüksek resmi oran. Aralık ayı tüketici fiyat endeksindeki artış ise yüzde 13,58 olarak açıklandı. Üretici fiyat endeksi de yıllık bazda yüzde 79,89 artış gösterdi. 

ZAM, ZAM, ZAM…

Ülkemizde geçtiğimiz yılın son aylarında enflasyon artışı kendini net bir şekilde göstermeye başlamış, neredeyse iğneden ipliğe her ürün zamlanmıştı. Bu zamlar yeni yılda da devam ediyor. 

İlk açıklananlara göre elektrik mesken, sanayi ve ticarethane aboneleri için yüzde 52 ile yüzde 130 arasında zamlanırken doğalgaza da konutlarda yüzde 25 zam yapıldı. 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinde artık çift geçiş ücreti alınacak ve bu iki geçiş toplam 16,50 TL olacak. 

Avrasya Tüneli’nden tek geçiş 53 TL olarak belirlenirken EPGİS’ten alınan bilgilere göre İstanbul’da benzinin litresi 12,31 TL’den 12,92’ye; LPG fiyatı da 7,98’den 8,76 TL’ye çıktı.

Sigara ve alkol grubundan alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artış gösterdi. ÖTV'deki artış oranı yüzde 47 oldu.

Tüm bunlarla birlikte trafik sigortası yüzde 20 artırıldı. Pasaport defter ücreti 180 TL’den 225 TL’ye, pasaport harcı 227 TL’den 309 TL’ye, ehliyet harçları ise A sınıfı için 271 TL’den 369 TL’ye, B sınıfı için 820 TL’den 1116,8 TL’ye, F ve H sınıfı için de 271 TL’den 369 TL’ye çıkarıldı. 

FİYATLAR DAHA DA ARTACAK

İstanbul’da ulaşımda da elektronik bilet, taksi, taksi dolmuş, minibüs fiyatlarına yüzde 36, servis ücretlerine ise yüzde 27 zam yapıldı. Zamlarla girdiğimiz yeni yılı ekonomist Güldem Atabay değerlendirdi.

Döviz kuru, müdahaleler sonucu aralık ayında düşmüştü ancak şu anda tekrar yükselişte. Atabay, bu belli zaman aralığındaki düşüşün fiyatlara yansıyıp yansımayacağını, geleceğin nasıl olabileceğini şöyle değerlendirdi: “Döviz kurunun 2018 Ağustos ayından beri sürekli arttığı ve özellikle Eylül-Kasım 2021’deki artışının yüzde 40 civarında çok yüksek olduğu düşünüldüğünde fiyat artışlarının kalıcı olacağı zaten anlaşılıyor. Keza TL’nin uzun soluklu değer kaybı döneminde oluşan yüksek maliyetler artık aldığımız ürünlerin fiyatlarının içinde. Kira, elektrik, ücret artışlarındaki seviye kadar stok maliyetleri de kısa vadede TL’deki değer kazancı ile geri gelmeyecek faktörler. 20 Aralık’tan bu yana TL’nin devam eden oynaklığı da belirsizliği arttırarak artan fiyatların büyük ölçüde kalıcı olmasına neden oluyor. TL/dolar 18,0 üzerinden 12,5 civarına gerilese de sene başındaki 7 seviyesinin çok üzerinde hala ve artıyor. Tarım sektöründeki krizin, bir de ithal girdilerin TL’nin kaybı nedeniyle çok yüksek üretim maliyetleri yaratması, bu sene özelinde azalan üretim seviyesi ile gıda fiyatlarını ayrıca yukarı itecek.”

“DEVALÜASYON-ENFLASYON SARMALI BİR RİSK”

TÜİK tarafından açıklanan yüzde 36,08’lik enflasyon oranına da değinen Atabay, “Fiyat artışları 2022 ilk çeyrekte de yükselmeye devam edecek. Yüzde 50 asgari ücret artışının erimesi eşliğinde alım gücünün hızla aşındığını izleyeceğiz. Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi ve ABD Merkez Bankası Fed’in parasal sıkılaştırma adımları, TL üzerinde yeni baskı unsurları olacak. Devalüasyon-enflasyon sarmalı önemli ve gerçek bir risk.” diye konuştu.

“Pahalılığın 2022 başından itibaren sadece artacağını değil, hızla artacağını söyleyebiliriz” diyen Atabay, “TL’deki değer kaybının hatalı para politikası adımları ve Fed baskısı ile derinleşmesi halinde daha büyük zamlar da mümkün.” dedi.

ENFLASYON YÜKSELECEK, BÜYÜME YAVAŞLAYACAK

Atabay, sürdürülemez ekonomi politikalarının baskısıyla bir erken seçim olacağı düşüncesinde. Çünkü bu yıl için enflasyonun daha da yükseldiği, büyümenin yavaşladığı, işsizliğin kademeli olarak arttığı bir yıl olacak beklentisi hakim.  

“Erken seçim olasılığı hükümetin büyümeyi körüklemek için atabileceği sürpriz adımlar yaratabilir” diyen Atabay, bu olası adımları şöyle anlattı: “Kredi Garanti Fonu kullanımının genişletilmesi örnek verilebilir. Bunun da enflasyonu desteklemesi kaçınılmaz. Türkiye ekonomisinde 2018 sonunda başlayan kriz aslında hiç bitmedi. Pandemi sürecinde orta ve alt gelir grupları üzerindeki yükü daha da artırdı. Gelir dağılımı sert bir şekilde bozulurken yüksek enflasyon, büyümeden pay alamayan geniş halk kesimlerinin hayat şartlarını ağır derecede bozdu.” 

Son 11 yıldaki enflasyon artışı şöyle:

ÇÖZÜM, KALICI PROGRAMLARDA

Sonuç ise acı reçete. “Enflasyonla gerçekçi ve etkili bir mücadele şart” diyen Atabay, sözlerini şöyle noktaladı: “Demokrasi, hukuk reformları, kurumların yeniden inşası ve ülkeye artan güven Türkiye’yi hızla bir normalleşme sürecine sokabilir. Normalleşme, ekonomiye de yansıyacaktır ancak ortaya çıkan yoksulluğun aşılması için artık tek başına yeterli değil. Kamu harcamalarında önceliklerin değişmesi gerekiyor. Mevcut sorunları bastırmak için üretilen günübirlik çözümler yerine sosyal devlet anlayışıyla Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli inandırıcı, dönüştürücü ekonomi programlarına ihtiyacı var.”


ARŞİV