Erenköy'ün sakin sesi; Oğuz Irmak

61 yaşında iken ilk albümü olan “Çocukluğumun Sokakları”nı yayınlayan Oğuz Irmak, “Tanrı herkese oyalansın diye bir şey vermiş. Benim payıma da gitar düşmüş. Tek arkadaşım gitar…” diyor

19 Haziran 2015 - 12:41
61 yaşında iken ilk albümü olan “Çocukluğumun Sokakları”nı yayınlayan Oğuz Irmak, “Tanrı herkese oyalansın diye bir şey vermiş. Benim payıma da gitar düşmüş. Tek arkadaşım gitar…” diyor


Gökçe UYGUN

Oğuz Irmak’ın adını daha önce duymamış olabilirsiniz. Ben de duymamıştım ta ki bir gün kendisi bizzat ofisimizi ziyaret edene dek. Elinde, yılların birikimi ilk albümü vardı ve ilk konserini haber veriyordu bize. Irmak’a sorduğum “Kadıköylü müsünüz?” sorusuna aldığım “Evet, Erenköylüyüm” yanıtı ile bu röportaj çıktı ortaya...


-       Müzik dünyasında yenisiniz. Sizi biraz tanıyalım mı?
Aslında Eyüp doğumluyum, çocukluğum top peşinde geçti. Müzik aklımda hiç yoktu, ta ki bir gün ablam beni, ‘Sana bir şey alacağım’ diyerek Kadıköy Boğa’nın oraya götürene dek. 15. yaş günümde aldığım gitar hediyesiyle birlikte müzikle tanıştım. Ben ortaokuldayken annemle babam ayrıldı. Babam Eyüp’te kaldı, biz de annemle Erenköy’e taşındık.

Hem müzikle, hem Kadıköy’le tanışmış oldunuz.
Aynen. O zamandan beri gitarımdan da Kadıköy’den de ayrılmadım. Gitarı ilk edindiğimde bana öğretecek kimse yoktu tabi, bir ağabeyimizin yardımıyla çalmaya başladım. Müzik tutuksu futbolu ikinci plana attı. Grup kurmak istedim ama kimse yoktu, ben de tek başıma çalmaya, şarkı yapmaya başladım. ‘Ağlaya Ağlaya’ şarkısını da askerden önce yaptım.

-   Bir dönemim popüler dizisi ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de Mete karakterinin söylediği meşhur şarkı, değil mi?
Evet. Zaten dizinin senaristi Coşkun Irmak kardeşim. Meğersem, ben bu şarkıyı yaptığımda, odamın kapısından dinlermiş. Yıllar sonra da şarkıyı istedi benden, dizide kullanmak için.

-  Şarkının sözleri çok acıklı. O yaşta ne derdiniz vardı da bunu yazdınız?
Konu lazımdı. Karşı cinsle ilgili konular her zaman revaçta olduğu için öyle yazdım. Gerçek duygular değildi yani.  

-  Hayatınızın diğer dönemlerinde müzikle alakanız nasıl devam etti?
Askerde kolaylığını gördüm müzisyenliğin, Erzurum’da subay gazinosundayım. Askerlik sonrası bir fabrikada çalıştım ama müziği hiç bırakmadım. 80 darbesi döneminde, Almanya’ya teyzemin yanına gittim. Sonra annemin rahatsızlığı nedeniyle döndüm. 30 yıl boyunca anneciğime baktım. 4 yıl önce anneciğimi kaybettik. Ben de müzikle daha fazla ilgilenmeye başladım.

- Ve böylelikle ilk albümünüz “Çocukluğum Sokakları”nı yaptınız. Şarkılar çok duyusal, siz de öyle misiniz?
Kardeşim hep diyordu bir cd yapalım diye. Bu albüm bu şekilde çıktı. 30 yıllık hayallerim bu albümle gerçek oldu. Şarkıların çoğu gençken yaptıklarım. Albümü, her kesimden insana hitap etmesi şeklinde düşündük. Romantik şarkılar var evet ama ben sert, eleştirel müzik de severim. Hatta öylesi daha mutlu eder.

- Mesela neleri eleştiriyorsunuz?
Müzisyen, günün siyasal ortamını eleştirmeli. Gerçi Türkiye’de siyasal eleştiri yapmak mümkün değil! Dünyada, bizdeki kadar şarkı yasaklayan ülke yok. 80’lerde Almanya’ya gittiğimde Pink Floyd’un yeni albümü çıkmıştı. The Wall şarkısında ‘Sizin eğitiminize ihtiyacımız yok’ diyordu. Türkiye’de böyle bir şarkı yapılabilir miydi o dönem?
Bizde hep aşk sözleri… Hayatın içindeki her şeyi anlatabilmek bana keyif veriyor. Mesela İrem Bahçeleri diye bir şarkım var. Şöyle diyorum; “İrem bahçelerinde herkese arsa satar. Arası iyidir hurilerle herkese 3- 5 ayarlar. 6 gün durmadan içer cumaları asla, 6 günün günahları çıkar mı cumaları?”

 Albüm için epey yıl beklemişsiniz ve sonunda çıktı. Neler hissediyorsunuz?
Albüm kapağına “Acılar, sevinçler, hüzün, keder, birliktelik, paylaşmak, varoluş, yok oluş… Hayata dair tüm duygular birer şarkı olarak ortaya çıkmış müzik yolculuğumda.  Ve bugün. İşte buradayım. İlk başladığım noktada hala. Biraz gecikmeyle de olsa, geldim aranıza. Merhaba…” diye yazdım.
Hayat bazen istediklerinizi yapmaktan alıkoyabiliyor. Belki de kardeşim benden o şarkıyı istemiş olmasa (çok sevilmişti o dönem), benim sesim hiç duyulmamış olabilirdi, bu albüm hiç çıkmayabilirdi.

 Bundan sonra yolunuzu nasıl çizeceksiniz?
Tanınmak gibi bir derdim yok. Hayatın içindeki duyguları akortlar eşliğinde insanlara verebilmek beni çok mutlu ediyor. Elim kolum tuttuğu sürece müzik yapmayı sürdüreceğim.
Kadıköy denilince tüylerim ürperiyor, o kadar çok seviyorum ki. Çocukken, Eyüp’ten Kadıköy’e geldiğimde başka bir ülkeye gitmiş gibi hissederdim. Kadıköy insanı ve havası hep farklı gelmiştir bana. Hala bu sokaklarda dolaştıkça çok zevk alırım. İyi ki Kadıköy var...


 


 


 


 

ARŞİV