Eskişehir'den Kadıköy'e, ufuktaki müzikler…

Konserlerinde, sözsüz şarkıları ile dinleyicileri adeta hayali bir yolculuğa çıkaran 4 kişilik On Your Horizon (OYH) grubu, bugünlerde yeni albüm hazırlığında.

17 Ekim 2014 - 12:20
Konserlerinde, sözsüz şarkıları ile dinleyicileri adeta hayali bir yolculuğa çıkaran 4 kişilik On Your Horizon (OYH) grubu, bugünlerde yeni albüm hazırlığında.
 
 Gökçe UYGUN
 
Eskişehir’de kurulup, rotasını İstanbul’a çeviren müzik gruplarından olan 4 müzisyenli On Your Horizon, 4 yıllık kısa müzikal yaşamına 2 demo albüm sığdırdı. Bugünlerde yeni albüm heyecanında olan Rammy Roo, Tuğrul Gültepe, Ender Akgün ve Yasemin Özler ile OYH’ı ve müziği konuştuk.
 
On Your Horizon elemanlarını tanıyarak başlayalım mı röportajımıza?
Ender Akgün: Grupta davul çalıyorum. Müzikal anlamda ben gözümü bu grupla açtım (gülüyor) Meslek olarak da iletişim danışmanlığı yapıyorum.
Rammy Ro: Gitar çalıyorum. Geçmişte çok ciddi bir müzik çalışmam yok, barlarda  çalıp söylemek dışında. Karga Bar’da sahne sorumlusuyum, Bilgi Üniversitesi’nde müzik bölümündeyim. On Your Horizon dışında Barıştık Mı ve Nada’da çalıyorum.
Yasemin Özler: Mimar Sinan Çello Bölümü mezunuyum. Müzik dışında başka bir işim yok. Rammy ile birlikte Nada’da çalıyoruz. Ayrıca Bir Gün Bir Adam projesindeyim. 
 
Bu nokta epey ilginç aslında. Bugüne dek röportajı yaptığım müzisyenler arasında, geçimini sadece müzikten kazanan çok az kişi gördüm.
Yasemin: Konservatuvarlı olunca başka bir meslek tercih etme şansın pek olmuyor zaten…
 
Grubun basçısı da Tuğrul Gültepe. Kendisi şu an Eskişehir’de. Onunla mail üzerinden yaptığım görüşmeyi de okurlar bu sayfada görebilirler. Eskişehir’den Kadıköy’e uzanan hikâyenizi dinleyelim lütfen.
Rammy: ‘Bar müzikleri’ denilen, ciddi olmayan müziklerden sıkılıp kendim için bir şeyler yapmaya karar verdiğim bir döneme denk geliyor grubun kuruluşu. 2010 yılının başlarıydı. Arkadaşlarla Myspace üzerinden bir araya geldik
Ender: Biz bir şekilde Rammy’in müziklerini dinledik ve ‘Haydi birlikte çalalım’ dedik. Çünkü Eskişehir’de çaldığımız diğer gruplar, yaptığımız müzik bizi çok da tatmin etmiyordu. Biraraya geldikten kısa bir süre sonra, yani henüz tam bir grup olmadan bile önce konser verdik!
 
Aslına bakarsanız 4 yıllık taze bir grupsunuz. Ama ödülünüz bile var, değil mi?
Rammy: O ilk konserden sonra, Eskişehir’de çaldık, İstanbul’da çaldık. Roxy Müzik Günleri yarışmasında üçüncü olduk. Sonra da zaten artık Eskişehir’den İstanbul’a taşınmış olduk.
 
En baştan beri bu kadro değildi sanırım.
Yasemin: Evet ben sonradan dahil oldum ekibe. Rammy ile Nada’dan zaten tanışıyorduk. Bir gün bana kendileriyle birlikte çalıp çalmayacağımı sordu, ben de tamam dedim. Sonra da kaldım grupta.
 
“ŞARKIYA GELİŞİNE VURUYORUZ”
Müzik tarzınızı “post-rock ekseninde deneysel müzikler” diye tanımlayanlar var. Siz ne dersiniz?
Rammy: Müzik felsefesine girmiş olacağım ama post-rock'ın tanımını sorgulamak gerek. Günümüzde müziğimizi tanımlarken bu tabiri kullanmaktan pek hoşlanmıyoruz açıkçası. Keza şu an yaptığımız müziğin değerini o kategoriye sokmakta güçlük çekiyoruz. Ama evet, başlangıçta öyle bir algıyla hareket ettik. İlk zamanlarda,-ünlü müzik eleştirmeni ve yazarı Simon Reynolds’un tanımına uyan-minimalizmden beslenen, rock tabanlı bir müzikti. O zamanlar post-rock ekseninde diye bir tanım kullanmıştık. Oysa şimdi biraz daha progresif işlerle ilgileniyoruz. 
 
İnternetteki bir yorumda “konserlerinizde dinleyici ile birlikte hayali bir yolculuk yaratmayı amaçladığınız” yazıyor…
Rammy: Evet evet. Biz konserlerde çoğunlukla görsel de kullanıyorduk. Parçalarda söz olmadığı içinde tamamen kavramsal boyutta dinleyiciyi hapsetme gibi hain  planımız vardı! (gülümsüyor) O açıdan evet, beraber bir hayali yolculuğa çıkma durumu sözkonusu. Sadece dinleyici için değil bizim için de bu böyle.
 
Grubun adını ve anlamını sormadan olmaz değil mi? Okuyanlar merak eder.
Rammy: İsim benden çıktı da niye o isim olduğuna dair hiçbir fikrim yok! Hakikaten öyle! Öylesine, bir anda aklıma geliverdi. Aslına bakarsan grubun ilk parçalarından birinin adı Cloud On Your Horizon’dı. (Ufkundaki Bulutlar). Oradan bulut kısmını atıp, geri kalanını grup adı olarak kullanmaya başladık.
 
Hoşmuş. İllaki de bir hikâyesi olmak zorunda değil tabi.
Ender: Grubun ismi, kendi hikâyesini yaratmış oldu bizde. Çünkü biz şarkıları yaptıkça, içimizden gelen müzikle ismin örtüştüğünü fark ettik. Yani müzikleri yaptıkça, ‘Hadi bunlara çatı bir isim bulalım’ diye bir arayışa girmedik.
Rammy: Evet çok doğru. Müzikleri besteleme aşamasında da, icra ederken de o ismin açmış olduğu bir yol söz konusu.
 
Besteleri ortak mı yapıyorsunuz? 4 kişi zor olmuyor mu?
Rammy: Evet ortak üretim. Aslında 4 kişi daha kolay, daha güzel bir müzik ortaya çıkıyor. İlk başlarda işte ben tek başıma yapıyordum. Ama hep sorguluyordum. Neticede bir kafanın limitleri her zaman bellidir. Diğer fikirlere açık olmaya başladıktan sonra işin daha çok tatmin ettiğini fark ediyorsun. Çünkü müzisyen egosu denen mevzu vardır ya, birisi bir besteyi yönetiyorsa o kalıbın dışına çıkmasını kolaylıkla müsaade edemez normalde. Bundan sıyrıldığın vakit işler hakikaten değişiyor. Herkesin grubu sahiplenmesi ve bütün enerjilerini aktarmasının yanı sıra ortaya çıkan müziğin gene niteliği de değişmiş oluyor.
Ender: Herkes gelişine vuruyor şarkıya, güzel oluyor.  (kahkahalar)
 
Albümünüz var mı?
Rammy: Geleneksel anlamda bir albümümüz yok aslında..
 
Neyiniz var peki?
Rammy: Demolarımız var diyelim. Yaptığımız işleri sunduğumuz 2 yayınlanmış kayıt var.  Birinde 9-10 parça var. Adı Home. Evde kaydettiğimiz için. Çok yaratıcı bir isim olduğunu iddia edemeyeceğim tabi. (kahkahalar). Ayrıca, 2010 yılında kaydettiğimiz müzikleri de 2012’de “In, Empty” adıyla yayınladık. Şu anda Kadıköylü bağımsız müzik inisiyatifi Müzik Hayvanı’ndan çıkacak yeni albümün hazırlık çalışmasındayız. 
 
“MÜZİK SATILAMAZ”
 
Bu albümlerin özelliği internetten ücretsiz indirebilmeleri. Bu bence epey ilginç bir konu. Bir üretimde bulunuyorsunuz, bunu dinleyicilere sunuyorsunuz, karşılığında para istemiyorsunuz. Normalde müzik piyasasında şarkıcılar albüm yapıp, parayla satıyorlar. Siz neden bunu tercih etmiyorsunuz?
Rammy: Açıkçası piyasadaki o prosedürü tam da bilmiyoruz, yani emin olamıyoruz mesela albümler satılıyor mu gerçekten de. Artık 2010’lu yıllardayız. Uzunca bir zamandır üretilen müziği dinleyicilere iletmek adına farklı fikirler üretiliyor, alternatif yollar deneniyor. “Satmak” kelimesi zaten sanatsal bir eylem için itici bir kavram. Biz de o itici kavramın içini doldurmaya pek niyetli değildik. Dolayısıyla bizden CD isteyenlere bedelsiz olarak iletiyorduk, isteyen de bağış yapabiliyordu.
Ender: Maddi kazançla ilgili büyük derdimiz hiç olmadı. Bizim için asıl kazanç şarkılarımızı en hızlı şekilde, daha çok insana, doğru yollardan ulaştırabilmek. 
Bunu, bir plak şirketiyle anlaşıp, albüm hazırlayıp, bandrolleyip raflara koymaktansa, herkesin internet üzerinden müzik dinlediği bir çağda biz de o yolu seçtik. Şarkılarımızı insanlar indirebiliyor, dinleyebiliyor, paylaşabiliyor. Bunun karşılığında bir şey vermek isterlerse gruba katkı sağlamak adına, o opsiyonu da sunuyoruz.
Bundan sonra da hep bu yol mu izlenecek derseniz de; daha çok yerde sahne alıp, daha çok insana ulaşmamız için evet bandrollü bir albüm olması gerekiyor. Kayıtlarımızın derli toplu olması için öyle bir albüm de düşünüyoruz. Küçük bir meblağ karşılığında raflarda olacak ancak ücretsiz indirme gibi seçenekler de sürecek.
 
Tamam şunu merak ettim; müzik dışında yaptığınız işler olmasaydı, sadece müzisyenlikten geçiminizi sağlıyor olabilir miydiniz?
Ender: Türkiye’de bizim yaptığımız gibi bir müzik yaparak hayatınızı idame ettiremezsiniz! Müzik dışında hiçbir şey yapmak isteyip istememek bir tercihtir. O zaman da gelir getirebilecek başka projelerde müzisyen olarak yer almak gerekir.
 
Müziğinizi  dinleyicinize ulaştırabileceğiniz sahne bulmakta zorlanıyor musunuz?
Ender: Eskişehir’de ve burada Peyote var, Karga, Dunia gibi yerler var. Biz biraz şanslıydık, müziğimizin çok da yaygın olmadığı mekânlarda da çalabildik. Ama sürekli olarak ve bizi tatmin eden sahnelerde çalabiliyor muyuz? Hayır. Bir dönem çok mekânda sahne aldık. Şimdi bir albüm öncesi ara verelim dedik, varsa özleyen birileri özlesin. (gülüyor) 
Rammy: 4 yıl önce Avrupa Kültür Başkenti olmuş bir şehir olan İstanbul maalesef ki farklı sanatsal fikirlere kapalı. Bu anlamda imkanları çok kısıtlanmış bir şehirde yaşıyoruz. Oysa yurt dışındaki örneklere baktığınızda, sanatın hangi dalıyla uğraşırsan uğraş, bunu göstermek için daha fazla olanak bulabiliyorsun.
 
Yeni albümü sorarak bitireyim röportajı.
Rammy: Bir süredir müzikal fikirlerimizi kaydetme yolunda planlar yapıp duruyorduk. Nihayet mayıs-haziran gibi stüdyoya girdik, elimizdeki parçaları kaydettik. Fakat bu parçaları yayınlamadan önce, başka kayıtlar yayınlamaya karar verdik. Önce onları yayınlayacağız Kasım’da. Sonra da bir albüm yayınlamayı düşünüyoruz. O da 2015’in ilk çeyreğinde bitmiş olur sanırız.
 
 BİR KADIKÖYLÜ, BİR ESKİŞEHİRLİ, 2 KARŞI YAKALI…

 -ENDER: Kadıköy’de yaşamıyorum ama hayalim bu! Mecidiyeköy’de yaşayan biri olarak şunu derim ki hakikaten rezalet orası! Tüm enerjinizi çekiyor. Bence Kadıköy, İstanbul için kurtarılmış bölge. Burada huzurluyum.

-YASEMİN: Ben de burada yaşamıyorum ama gelecek için taşınma gibi bir planım var. Zira Kadıköy, İstanbul’da yaşanılacak yerler arasında listenin en başında olabilecek bir yer. En azından şöyle bir yürüdüğünüzde deniz var, ağaç var. Karşı yakanın her yeri beton, trafik gürültüsü korkunç. Ben de burada huzurlu oluyorum.
-RAMMY: İstanbul genelindeki kaotik durum burada nispeten daha az. Kadıköy, yıllardır kolektif bilincin yüksek olduğu bir yer. Bütün sanat dallarındaki üretimle parlıyor. Hayata, bizim baktığımız taraftan bakmaya çalışan, daha pozitif insanların olduğu Kadıköy’de ben stresten uzak ve hakikaten mutlu yaşıyorum.
  
“FARKLI BİR OYH ALBÜME GELİYOR
On Your Horizon grubunun Eskişehir’de yaşayan bas gitaristi Tuğrul Gültepe, sorularımızı internet üzerinden yanıtladı. Aynı zamanda, Eskişehir’in alternatif müzik mekânı Peyote’nin müzik koordinatörü olan Gültepe, Rammy’nin evde yaptığı kayıtların üstüne kendisinin bas line’ları çalmasıyla birlikte On Your Horizon’a dahil olmuş. Yaptıkları müziğin, ‘seslerin hislerdeki yansımalarından oluştuğunu’ söyleyen Gültepe, “Müziğimiz, bizimle hissetttiğimiz şeyleri hissedebilen herkese hitap ediyor” diyor. Dinleyenleri oldukça farklı ve güzel bir OYH albümünün beklediği müjdesini de veriyor.

 


ARŞİV