Kalamış Atatürk Parkı’nda iki ay boyunca yıldızlar altında film ve konser keyfi yaşatacak olan Kalamış Yaz Festivali’in film açılışı, 7 Temmuz Akşamı, Charlie Chaplin’in “Altına Hücum” filmi ile başladı. Festivalin müzik açılışı ile bir akşam sonra Kardeş Türküler konseri ile gerçekleşti.
Açılış filmi Altına Hücum, Orçun Orçunsel yönetimindeki Avrasya Flarmoni Orkestrası’nın melodileri eşliğinde izlendi.
Kadıköylülerin yoğun ilgi gösterdiği filmi eşi Rojvan Odabaşı ve çocukları ile izleyen Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, bu yıl üçüncüsünü düzenledikleri festivali çeşitlendirmek ve uluslararası havaya büründürmek için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
30 AĞUSTOS’TA SÜRPRİZ KONSER MÜJDESİ
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da festivali Charlie Chaplin’in filmi ile açtıklarını hatırlatan Odabaşı, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısı ile sürpriz bir konserin Kadıköylüleri beklediğini kaydederek, “İki ay boyunca Kadıköy’de doyasıya tiyatronun, müziğin, filmin keyfini yaşayacağız. Çocuk tiyatro festivalimizi bitirdik. Mahallelerde Cocuk Festivali’nin de çok yakında duyurusunu yapacağız. Mahallelerde Çocuk Festivali yaz boyunca devam edecek. Başka sürprizlerimiz de olacak” dedi.
Odabaşı, film öncesi Orçunsel’e çiçek takdim etti.
Festivalin müzik bölümü ise Kardeş Türküler konseri ile açılışını yaptı. 8 Temmuz tarihinde 30. sanat yılında 30. yıl konseri ile festivalde yer alan Kardeş Türküler, her dilden, her renkten türküleri ile katılımcılara coşkulu anlar yaşattı.
SEYYAL TANER DE SAHNEDEYDİ
Seyyal Taner de misafir sanatçı olarak Kardeş Türküler’e eşlik etti. Ermeni ve Yunan ezgilerini en iyi yorumlayan sanatçılardan biri olarak anılan Haig Yazdjian da udu ile Kardeş Türküler’e eşlik etti.
Kardeş Türküler konseri öncesi kısa bir konuşma yapan Odabaşı, bu festivalin üçüncü kez düzenlediklerini hatırlatarak, “Bu yıl Kardeş Türküler’in 30. sanat yılı. 30. sanat yılı konserini veren Kardeş Türküler’in yanında 3’ün kıymeti harbiyesi yoktur” dedi.
"SES KATMALIYIZ DİRENİŞ TÜRKÜSÜNE"
Depremde binlerce canını kaybedenlerin de, akademide barışa imza atanların da Kardeş Türküler’in türkülerine ihtiyacı olduğunu söyleyen Odabaşı özetle şöyle konuştu:
"Sevgili dostlar öyle bir zamandan geçiyoruz ki; her şey allak bullak. Önce bütün dünyayı kahreden 6 Şubat’ta Maraş depremini yaşadık, on binlerce canımızı, kardeşimizi kaybettik. Sonra da Cumhuriyet tarihimizin en kritik seçimlerinden birini yaşadık. Devlet imkanlarınnı sonuna kadar halk iradesine karşı kullanıldığı, şantaj ve montajların havada uçuştuğu bir seçimden çıktık. Evet, seçimi kaybettik. Ama güvenliği ve güvenirliliği sorguya muhtaç bir seçimi kaybettik. Umut ettiğimiz sonucu alamadık hep beraber üzüldük. Sonuçlar üzeride uzun uzadıya konuşabiliriz, nedenlerini eleştirip kızabiliriz. Hepsi mümkün. Ama bir şey var mümkün olmayan; o da yılgınlığa düşmek. İşte bu noktada Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri gelir aklıma: Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Nasıl ben yitirmediysem cezaevinde bugün bulunan dostlarımız, kardeşlerimiz de umutlarını yitirmediler. Eğer onlar umutlarını yitirmedilerse bizim umudu yitirmeye hakkımız yok. Mesela Mücelle Abla hala korkutuyorsa imar çetelerini, Tayfun kendi derdini bırakıp kendine dert ediyorsa kırılgan kentleri, Can nasıl örgütlüyorsa toplumsal dayanışmayı biz de bulunduğumuz yerden bulunduğumuz alandan ses katmalıyız bu güzel direniş türküsüne. Hasreti Nazım Hikmet’ten, Yılmaz Güney’den, Ahmet Kaya’dan öğrenmedik mi. İnandığından, bildiğinden geri durmamayı Uğur Mumcu’dan, Bahriye Üçok’tan, Muammer Aksoy’dan öğrenmedik mi. Bu kara günleri yedi gün 24 saat yazan Merdan Yanardağ’dan, kalemini satmayan gazetecilerden öğrenmedik mi.
Hangi karanlığın bir diğerinden farkı var. Değerli kardeşlerim, dostlarım öylesine hamaset siyaseti yapmak için çıkmadım karşınıza. Böylesine özel bir günde kıymetli bir kalabalığın karşısında kişisel tarihime not düşmek, durduğum yeri belli etmek için çıktım. İçinde bulunduğumuz bu otoriter rejimden kurtulup özgürlükçü, demokrat, aydın bir Türkiye’de yaşayacağımızı biliyorum. Bu hayalimi diri tutuyorum. Kadıköy’ün geleceğini hazırlamakla yükümlü bir yerel yönetici olarak diyorum ki; özgürlükten, adaletten, emekten, canlıdan yanayım; karanlığın karşısında aydınlıktan, umutsuzluğun karşısında umuttan, korkaklığın karşısında cesaretten, her türlü zulmün karşısında, haktan, hukuktan, adaletten yanayım.
“SARAY’IN İHTİYACI YOK MU ‘ÇOCUK AKLI’NA”
“Vekil olmasına rağmen cezaevinden bırakılmayan Can’ın ihtiyacı yok mu Kardeş Türküler’in sözüne söylemine. Ya kötünün. Kötünün ihtiyacı yok mu Burçak Tarlası’na. Sarayın ihtiyacı yok mu Çocuk Aklı’na. Vallahi de billahi de en çok onların ihtiyacı var Kardeş Türküler’in ışığına, havasına.”
SİLİVRİ, EDİRNE, DİYARBAKIR…
“Buradan bir ışık gönderelim; Silivri’ye, Edirne’ye, Diyarbakır’a. Cezaevlerinde yatan, cezaevlerinde özgürlük bekleyen, adaletin değil, birilerinin lafıyla cezaevlerinde kalanlara bir ışık gönderelim. Buradan bir ışık gönderelim bütün Türkiye’ye. Aydınlığa, özgürlüğe, barışa, dostluğa, kardeşliğe bir ışık gönderelim. Buradan, Kadıköy’den bir ışık gönderelim karanlığa karşı aydınlığa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda yürüyenlere, önce Kadıköy’e, sonra İstanbul’a, sonra da tüm Türkiye’ye, bu ışıklarımızla aydınlatalım bu yolları” dedi.
7 Eylül'e kadar sürecek olan festivalde, iki ay boyunca 43 konser, 17 film gösterimi yapılacak.
YAKACIK’TAN GELDİ
Yakacık’tan gelen Ecem Nurtekin, Kalamış Yaz Festivali’ni sosyal medyadan öğrendiğini ve hemen bilet aldığını söyledi. Nurtekin “Festivalin ortamı çok güzel, özellikle yıldızların altında film izlemek çok güzel. Kalamış Festivali’ne ilk defa geliyorum, geçen yıl da gelmek istemiştim ama bu sene gelebildim, Charlie Chaplin’in büyük hayranıyım. Kadıköy Belediyesi’ne çok teşekkür ederim” dedi.
Erenköy gelen Derya Can, Kalamış’a yürüyüşe geldiğinde festivalin başlayacağını öğrendiğini ve arkadaşlarının da kendisine haber verdiğini belirtti. Can, “Ortam kesinlikle çok güzel, doğanın içinde olmak da çok keyifli, birkaç senedir takip ediyordum ama gelmeye fırsatım olmamıştı” şeklinde konuştu.
ÖZGÜRLÜKTE DE TİYATRO
10 Eylül’e kadar sürecek olan ve Kadıköy Belediyesi’nin desteği ile hayata geçirilen “Tiyatro Özgürlük Parkı’nda” etkinliği de 10 Temmuz Pazartesi akşamı Erdal Beşikçioğlu’nun oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” oyunu ile perdesini açtı.