Suriyelilerin artık ‘misafir’ olmadığına dikkat çekmek amacıyla Fikirtepe’de temsili bir ‘oturma odası’ kuruldu, mahalle sakinleri ve Suriyeliler buluştu
Gökçe UYGUN
Savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilere ‘vatandaşlık’ konusunun tartışıldığı bu günlerde, Kadıköy’ü, özellikle de Fikirtepe’yi mesken tutan Suriyeliler için ilginç bir kaynaşma projesi yapıldı “Kadıköy Ölçeğinde Göç ve Mülteci Çalışmaları: Fikirtepe” Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK), Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) ve Kadıköy Akademi işbirliğinde gerçekleşen projenin temeli aslında haziran ayı sonunda atıldı. Mülteciler hakkında bir araştırma yapma fikri üzerinde yoğunlaşan TAK Kadıköy ekibi, çalışma tarihini vatandaşlık tartışmaları başlamadan önce kararlaştırmıştı. Ancak çalışmalara başladıklarında Suriyelilere yönelik nefret söylemlerinin yükselmesi üzerine, çalışmanın sonunda bu duruma da dokunacak bir ürün çıkarmaya karar verdiler. Ekip, Kadıköy ve Fikirtepe ile ilgili yaşanan dönüşümün içinde mültecilerin sorunlarına tasarımsal bir çözüm bulunabilmesi amacıyla yola çıktı.
19 KİŞİ, ÜÇ GÜN ÇALIŞTI
“Kadıköy Ölçeğinde Göç ve Mülteci Çalışmaları: Fikirtepe” projesini, BAUMUS akademisyenlerinden sosyolog Ulaş Sunata, mimar Nilay Ünsal Gülmez ve mimar Ela Kaçel ile mimarlık, iç mimarlık, şehir bölge planlama, sosyoloji ve inşaat mühendisliği öğrencilerinden oluşan 19 kişilik bir ekip yürüttü. TAK’tan mimar Merve Özhan ve Kadıköy Akademi’den araştırmacı Barış Başaran da projenin yürütülmesine katkı sağladı. Proje kapsamında Fikirtepe bölgesinde 3 gün süren bir saha araştırması yapıldı. Üç gruba ayrılan ekip, semtin mimarisinin ne durumda olduğunu, binalarda yaşam olup olmadığını analiz etti, yaklaşık 30 Suriyeli ile görüştü.
MİSAFİR DEĞİL OTURMA ODASI
Ekip, bu görüşme ve gözlemleri sonucunda son zamanlarda yükselişte olan ayrımcılık söylemlerini azaltacak, yerli halk ile mülteciler arasında köprü ve diyalog çemberi kurmaya karar verdi. Zümray Kutlu’nun “Bekleme Odasından Oturma Odasına” raporundaki ‘oturma odası’ metaforundan esinlenen ekip, Fikitepe’ye temsili ‘oturma oda’ları kurdu. Özen Sokağı’ndaki graffitinin önüne ve Can Sokağı üzerine kanepeler taşınarak, bir günlüğüne 2 oturma odası yerleştirildi. Açık alanlardaki bu oturma odaları, Fikirtepe halkı ile ‘misafir’ Suriyelilerin tanışıp kaynaşmasına vesile oldu.
SURİYELİ VE FİKİRTEPELİLER KAYNAŞIYOR
Proje hakkında bilgi veren mimar Merve Özhan, iki gün boyunca Fikirtepe ve çevresindeki semtlerin muhtarları ile, sokaktaki insanlarla, temizlik işçileriyle, konfeksiyonlarda çalışan Suriyelilerle konuşma fırsatı bulduklarını belirterek, “Ancak Oturma Odası bizim için yerli halkın ilgisini çekme ve karşılama mekanı oldu. Genelde insanlar konuşmaya, taşınıp taşınmadığımızı sorarak başladı, devamında ise biz araştırma yapmak üzere geldiğimizi ve bu odayı da Fikirtepe’deki hayatları hakkında konuşabilmek için oluşturduğumuzdan bahsettik. Konfeksiyonda tanıştığımız Suriyeli Ghaith ve Mohammed’i üçüncü gün Oturma Odası’na davet ettik, onlar da geldiler. Bizim ekibimizde de araştırma sürecinde bulunan üç Suriyeli ve bir Faslı arkadaşımızın yardımıyla Ghaith ve Mohammed’le anlaşma şansı bulduk. Oturma Odası’na Fikirtepeli olarak katılan iki kişi oldu. Yani iki Fikirtepeli (biri Fikirtepe’de biri Ünalan’da yaşayan) Fikirtepe’de çalışan iki Suriyeli ile tanışma ve hayatlarını dinleme fırsatı buldu. Görüşme sonunda telefon numaralarını birbirlerine verip ne zaman ihtiyaçları olursa birbirlerini arayabileceklerini söylediler. Fikirtepe’deki her şeyin geçici olduğu gibi bu oturma odaları da geçici süreliğine kuruldu ancak kalıcı bağlar oluşturdu. Ümidimiz bu tür toplanma, konuşma ve empati ortamlarının daha da artması” dedi. Fikirtepe’de kayıt altına alınan mimari fotoğraflar, mahalle durumu haritası ve detaylı bir raporu yakında TAK Kadıköy’ün web sitesinde yayınlayacaklarını açıklayan Özhan, Merdivenköy ve Dumlupınar mahallelerinde de analizler yapmaya devam edeceklerini söyledi.
OTURMA ODASI RAPORU
Sosyolog Zümray Kutlu, geçen sene “Bekleme Odasından Oturma Odasına” üst başlıklı, “Suriyeli Mültecilere Yönelik Çalışmalar Yürüten Sivil Toplum Kuruluşlarına Dair Kısa Bir Değerlendirme” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda şu ifadelere yer verildi;
“Sığınmacı statüsü ile değerlendirilen, üçüncü bir ülkeye gidişleri için bekleme odasında tutulan diğer mültecilerden farklı olarak Suriyeliler ilk toplu geçişler başladığında “misafir” olarak nitelendi. Durumun geçici olduğu, misafirlerin en kısa zamanda ve ilk fırsatta ülkelerine dönecekleri hem hükümetin hem de kamuoyunun genel beklentisiydi. Beklenenin aksine misafirlik çok uzun sürdü. Dört senenin ardından Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerine dair olumlu en ufak bir emare yok. İç savaş devam ediyor, yakında bitse bile ülkenin yeniden inşası uzun zaman alacak. Mevcut durum, Türkiye’de 2015 sonunda iki buçuk milyonu bulacağı söylenen Suriyelilerin artık misafir odasından oturma odasına buyur edilmesini, kalıcı çözümler üretilmesini gerekli kılıyor.”