Fikirtepe'nin saklı geçmişi

Kadıköylü Prof. Dr. Engin Meriç “İstanbul ve Yakın Çevresinin 8500 Yıllık Geçmişinden Kesitler” kitabında Fikirtepe’nin binlerce yıllık tarihine ışık tutuyor

25 Şubat 2016 - 16:03
Erhan DEMİRTAŞ
“Anadolu Yakası’nda ilk yerleşim yeri Fikirtepe’dir.” Bu sözler uzun yıllar yer bilim araştırması yapan Kadıköylü Prof. Dr. Engin Meriç’e ait. 1949-1967 yılları arasında Bostancı Altıntepe’de, 1979 yılından beri de Moda’da yaşayan Engin Meriç, Türkiye’nin ilk jeoloji mühendislerinden. Türkiye’nin farklı şehirlerinde jeolojik ve arkeolojik kazı çalışmaları yapan Meriç, geçtiğimiz yıllarda yayınladığı “İstanbul ve Yakın Çevresinin 8500 Yıllık Geçmişinden Kesitler” kitabında Fikirtepe’nin binlerce yıllık tarihine ışık tutuyor. Fikirtepe ile beraber Haydarpaşa, Kayı Ada Vordonisi, Fenerbahçe Limanı ve Moda Burnu ile ilgili araştırmaları bulunan Engin Meriç ile Kadıköy’ün antik tarihi hakkında konuştuk.

“AVCILIK, BALIKÇILIK…”
Fikirtepe ile ilgili arkeolojik kazılar 1950 yılında yapılmış. Sizin yaptığınız çalışmalar Fikirtepe ile ilgili neleri ortaya çıkarıyor?
Kadıköy sınırları içinde yer alan ve son Neolotik dönemi simgeleyen Fikirtepe Höyüğü’nde 1950’li yıllarda yapılmış olan kazılarda günümüzden 7000 veya milattan 5000 yıl öncesi yaşamı ortaya koyan veriler ortaya çıkarıldı. Kazılar sırasında elde edilen memeli, balık, kuş ve sürüngen kalıntıları o dönem var olan yaşam hakkında da ciddi ipuçları veriyor. Mesela, Fikirtepe kültürüne ait avcı-toplayıcı-balıkçı yaşam tarzına sahip yerel toplulukların, olasılıklı Anadolu etkisi ile evcil hayvan, tarım bitkileri, çanak-çömlek yapımı ve kullanımı gibi Neolotik adı verilen ilk üretim ekonomisinin bazı öğelerini aldıkları ve bu bölgenin koşullarına uygun bir yaşam tarzı geliştirdikleri bilgisine varıyoruz.
O dönem insanların nasıl bir yaşam sürdüklerine dair veriler var mı?
Elbette. Fikirtepe kazılarından elde edilen verilerin ışığında bu kültürün Marmara Denizi kıyılarında yaygın bir şekilde yerleşimleri, yuvarlak ya da söbe planlı, duvarları dal örgü şeklinde olan basit kulübelerde yaşadıklarını, hayatlarını ise daha çok avcılık, balıkçılık ve toplayıcılık ile yürüttükleri ve hayvan besiciliği yaptıkları anlaşılıyor. Bunun dışında, elde edilen bazı buluntular özellikle denizel yumuşacıkları besin olarak tükettiklerini vurguluyor.

“KUŞDİLİ ÇAYIRI GÖLDÜ”
Balıkçılık kültürü gelişmiş bir bölge o zaman…
Yapılan kazılar sonucunda Fikirtepe ve çevresinde farklı balık türlerinin yaşamış olduğunu görüyoruz. Bulunan balık kemiklerine baktığımız zaman altı cins ve türün varlığı Fikirtepe yerleşim alanı yakınında bir yerde günümüzden 7000 yıl öncesi dönemde bir gölün var olabileceği düşüncesini ortaya koyuyor. Kuşdili Çayırı olarak adlandırdığımız bölgenin tıpkı Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri benzeri bir göl alanı olduğu anlaşılıyor.
Sizin anlattıklarınıza göre,  Fikirtepe bir tarih hazinesi. Neden önem verilip ciddi araştırmalar yapılmadı?
Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ve bunu izleyen dönemde oy kaygısı ile gecekondu denilen yapılaşmaya göz yumuldu. İstanbul’un Anadolu yakası için ilk yerleşim alanı olarak belirtilebilecek Fikirtepe Kültürü maalesef yok edildi. Bu olay hem İstanbul hem de Kadıköy’ün geçmişine karşı büyük bir saygısızlık olarak gösterilebilir. Sonuçta tarih betonlaşma karşısında mağlup olmuş ve İstanbul’un geçmişi ile ilgili büyük bir tarih hazinesi yok edildi.
Kitabınızın bir bölümünde 2006 yılında Fenerbahçe Yat Limanı’nda dip taraması yapıldığını ve bölgenin tarihine ışık tutacak eserlerin bulunduğunu ifade ediyorsunuz. Nedir bu eserler?
Evet. 2006 yılında Kalamış Koyu’nda Kurbağalıdere’nin güneydoğusunda yer alan Fenerbahçe Yat Limanı’nda dip taraması çalışmaları yapıldı. Bu çalışmaların sonucunda da çok sayıda tarihi eserler bulundu. Bunlardan en önemlisi Erken Kaolitik dönem olarak belirtilebilecek ve günümüzden 6000 yıl öncesine ait çok sayıda kap kacaktır. Fikirtepe kültürü özelliğini taşıyan bu yapıtlar bölge insanlarının kıyı alanlarında da yaşam alanlarını sürdürdüklerini ortaya koyuyor.

MALZEME DEREDEN
Varlığını koruyamayan Seyyid Ahmed Deresi hakkında da araştırmalarınız var. Bu araştırmayla hangi bilgilere ulaştınız?
Seyid Ahmed Deresi’nin adını yaklaşık 5-6 sene önce Ayrılıkçeşmesi’ndeki bir alışveriş merkezine giderken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir panoya asmış olduğu ilandan öğrendim. Panoda “Seyid Ahmed Deresi’nin ıslahı nedeni ile çevreye vermiş olduğumuz rahatsızlıkta dolayı özür dileriz” yazılıydı. Bunu okuyunca demek ki Kadıköy’de bu isimde bir dere varmış diye düşündüm. Yaptığım bir araştırma sonucunda rahmetli hocam Prof. Dr. Malik Sayar’ın İstanbul Boğazı’nın doğu ve batı kesimini içine alan 1960 tarihli Jeoloji Haritası’na ulaştım. Bu haritada günümüz Haydarpaşa Garı’nın bulunduğu alanın doğusunda bir akarsuya ait bir bilgiler yer alıyordu. Eski bir İstanbul haritasında da Seyid Ahmed Deresi’nin varlığı ortaya konulmuştu. Derenin özelliği ise şu; Haydarpaşa Garı binası ile peronlarının bulunduğu alanın büyük bir bölümü Seyid Ahmed Deresi’nin taşıdığı malzemeden oluşmuştur.
Farklı şehirlerde ve bölgelerde araştırmalar yaptınız ve yapmaya devam ediyorsunuz. Özellikle araştırmak istediğiniz bir konu var mı?
Bugün için çok güç ama İstanbul Boğazı’nın ne zaman açıldığını araştırmak isterdim.


 


ARŞİV