Fikirtepeli hakkını arıyor

Fikirtepe'de kentsel dönüşüm tartışmaları bitmiyor. Fikirtepe ve çevresi, Kentsel Dönüşüm Derneği'nin düzenlediği toplantıda, hak sahiplerinin şikâyetleri konuşuldu, çözüm yolları arandı.

17 Temmuz 2014 - 16:28

Gökçe UYGUN

Fikirtepe’de yılan hikâyesine dönen “kentsel dönüşememe” sorunu nedeniyle Fikirtepeliler, farklı şekillerde seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bunun son örneği olarak yeni bir sivil toplum örgütü kuruldu; Fikirtepe ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği…  Kentsel dönüşümün yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesi ve bu konuda dayanışmak amacıyla faaliyete başlayan derneğin ilk toplantısı, 12 Temmuz Cumartesi günü Kadıköy Belediyesi Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.  Basın mensupları ve Fikirtepelilerin katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Dernek Genel Sekreteri Sabır Karakoçoğlu, “Biz aslında kentsel dönüşüme karşı değiliz. Ama öyleymişiz gibi gösteriliyoruz. Bu toplantıda konunun içyüzünü göstereceğiz, yaşanan haksızlıkları anlatacağız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Fikirtepeli hak sahiplerine firmalarla anlaşmaları için baskı yapıyor ama müteahhitlere baskı yapan yok! Oysa firmalara da sözleşme standartı getirilmeli” açıklamasını yaptı.


 ‘FİKİRTEPE’DE MÜLKSÜZLEŞTİRME UYGULANIYOR
Toplantıda ilk sözü dernek üyelerinden, Alaattin Demirel aldı. Kentsel dönüşüm sürecinde evini yıktırmayarak ‘Fikirtepe’nin sembolü’ haline gelen Demirel, “Firmalar hukuka uygun olmayan belgelere imza atmamızı istiyor. Biz daha sağlıklı bir çevre için, başkaları ise rant için kentsel dönüşüm istiyor. Basında ‘Fikirtepeliler çok para istiyor’ şeklinde haberler çıkıyor. Bu haberler evlerimizi daha ucuza ele geçirmek isteyen firmaların basit propagandaları. Biz uzlaşma talep ettik ama kamulaşma darbesi geldi. Bu acil kamulaştırma olayı arsa toplayan firmalar için piyango. Fikirtepe de ‘mülksüzleştirme’ uygulanıyor. Bu kentsel dönüşüm değil, ‘Fikirtepelileri yerinden etme’ programı” dedi.
 
 ‘FİKİRTEPE’DE MİMARİ YIKIM SÖZKONUSU’
Konunun yasal süreciyle ilgili bilgi veren avukat Hüseyin Karakaş da “Firmalar sözleşme yapmaya, arkalarında avukat ordusuyla geliyor. Bu bir baskı unsuru. Eğitim düzeni yeterli olmayan, konuyu teknik olarak bilmeyen Fikirtepe sakinleri çoğunlukla, kendilerine dayatılan sözleşmeleri anlayamıyor bile haklı olarak. Devlet bu konuda yasal bir organizasyon yapmalıydı. Fikirtepelilere sesleniyorum; Hukuk her şeyin temeli. Günümüzde hukukun olmaması sizi yanıltmasın, adalet bir gün elbet tecelli edecek” diye konuştu.
Mimar Cemal Kurtoğlu ise şu görüşleri ifade etti: “Fikirtepe’de ranta hücum başladı! 5 milyon metrekarelik bir alandan bahsediyoruz. Burada yaklaşık 9 milyar liralık kâr söz konusu. Buraya gelen firmaların büyük bir çoğunluğunun sermayesi zayıf. Yüzde 10 sermaye koyarak yüzde 90 para kazanmak istiyorlar. Firmaların çoğunun mali ve teknik yeterlilikleri yok, berbat bir tabloyla karşı karşıyayız. Fikirtepe zaten afet bölgesi değildi. Firmalara peşkeş çekilebilmesi için afet bölgesi ilan edildi. Siyasi bir kararla oldu bu! Bir mimar olarak baktığımda ise Fikirtepe’nin maalesef ki tam bir beton yığını olacağını ön görüyorum. Fikirtepe gibi konumu rant açısından yüksek bir bölge bu projelerle heba ediliyor. Mimari yıkım söz konusu. Yapılacak projelerde Fikirtepe’nin yaşam kültürü, sosyal yapısı dikkate alınmalı.”


FiKiRTEPE DERNEĞi NE DiYOR, NE iSTiYOR?
* Fikirtepe bazı başka mahalleler gibi hazine veya vakıf arazisi üstünde gecekondu değildir. İstanbul’a ilk göç eden vatandaşlar parası ile aldığı tapulu arsasının üstüne tuğla üstüne tuğla koyarak uzun yıllar içinde evlerini yapmışlardır.
* Burada acele kamulaştırmayı gerektirecek savaş, doğal afet gibi olağanüstü bir durum yok. Söz konusu acele kamulaştırma, vatandaşı bağlayıp, firmaya dayatmalarda bulunma imkânı sağladığından, firma yararı sağlamaktadır. Firma yararı temel hakların önüne geçmektedir.
* Israrlı sözleşme yapma talebimize rağmen taşınmazımıza, kamulaştırma veya acele kamulaştırma işlemi uygulanmamasını, haksız fiilden dolayı şahsi, hukuki ve cezai sorumluluklar doğurabilecek uygulamalar yapılmamasını, Anayasa ve yasalarla sağlanmış mülkiyet hakkımızın korunmasını istiyoruz.

 


ARŞİV